© Malatya Time

28 Şubat Süreci ve Malatya (5. Bölüm)

Medya Linçi: Malatya’daki Olayların Manşetlere Yansıması 28 Şubat yalnızca mahkemelerde, üniversitelerde, iş dünyasında yaşanmadı. En büyük savaş, gazetelerde, televizyon ekranlarında verildi. Manşetler atıldı, isimler ifşa edildi, yalan haberler yapıldı. Fişlemeler medya eliyle yürütüldü, insanların hayatları bir gazete kupürüyle karartıldı.

Haber değil, hüküm veriliyordu

28 Şubat süreci, Türkiye genelinde medyanın devletin yanında, halkın karşısında saf tuttuğu en sert dönemlerden biri oldu. Televizyon ekranlarında, gazetelerde, köşe yazılarında, haber bültenlerinde sistematik bir linç kampanyası başlatıldı.

Manşetler bir mahkeme kararı gibi atılıyordu. İnsanlar mahkemede yargılanmadan önce, gazetelerde suçlu ilan ediliyordu.

Malatya da bu medya operasyonunun en büyük hedeflerinden biri oldu.

Manşetler insan hayatlarını değiştirdi

Sabah uyanan Malatyalılar, gazetelerde tanıdıkları isimleri gördüler.

Öğretmenler, iş adamları, öğrenciler… Daha önce hiç suç işlemediği bilinen insanlar, bir anda Türkiye’nin en büyük tehdidi gibi gösterildi.

Gazeteler şöyle yazıyordu:
    •    “Malatya’da irticai yapılanma büyüyor!”
    •    “Şeriatçı hücre evleri tespit edildi!”
    •    “Cuma namazı sonrası örgütlenme!”

Ama bu haberlerin içinde hiçbir somut bilgi yoktu.

Haberler, polis raporlarına dayanmıyordu. Mahkeme kararlarına dayanmıyordu.

Ama en önemlisi, gerçeğe dayanmıyordu.

İsim isim fişleme listeleri yayımlandı

Gazeteler, televizyonlar haber yapmadı. Fişleme listelerini kamuoyuna sundu.

İsimler verildi. Kimin nerede yaşadığı, hangi iş yerinde çalıştığı, hangi camiye gittiği, kimlerle oturduğu detaylı bir şekilde yazıldı.

Bir gün bir öğretmen uyandı ve gazetesini açtığında adını gördü.

“İrticai faaliyetlerde bulunan eğitimciler tespit edildi!”

Öğretmen okula gitti. Müdür kapıda durdu.

“Senin hakkında haber var.”

Öğretmen içeri giremedi. Çünkü artık öğretmen değil, bir gazetede suçlu ilan edilen biriydi.

İş dünyası medya yoluyla susturuldu

Malatya’da gazeteler, iş adamlarını da hedef gösterdi.

Bir fabrikanın sahibi, gazetedeki haberini sabah çayını içerken gördü.

“İrticai çevrelerle işbirliği içinde olan firmalar!”

Öğlene kadar telefonları sustu. Bankası krediyi iptal etti. Bir gün önce anlaşmaya vardığı ihale, geri çekildi.

İş ortakları, “Bizimle artık çalışamazsın” dedi.

Adam fabrikasına gitti, ama o gün işçilerine maaşlarını veremeyeceğini anladı. Çünkü artık iş yapamazdı.

Televizyon programlarında hedef gösterilen insanlar

Sadece gazeteler değil, televizyon programları da Malatya’daki sürecin en büyük araçlarından biri oldu.

Ana haber bültenlerinde, Malatya’daki Cuma namazı sonrası yapılan yürüyüşler büyük bir tehdit olarak gösterildi.

Kimi zaman eski görüntülerle, kimi zaman hiç olmayan olaylar varmış gibi gösterilerek kamuoyunda bir korku algısı oluşturuldu.

Sokakta yürüyen birkaç genç, ekranlarda “örgüt mensubu” olarak tanıtıldı.

Haber sunucuları, hükümetin istediği mesajları topluma vermek için özel olarak seçilmişti.

Onlara göre, Cuma namazına gitmek tehlikeliydi.

Başörtüsüyle derslere girmek, devlete meydan okumaktı.

Hayır işleri yapan vakıflar, tehdit oluşturuyordu.

Manşetler atıldı, hayatlar mahvoldu

Bir haber, bir cümle, bir gazete kupürü, insanların tüm hayatlarını değiştirdi.

Kimse haberlerin doğru olup olmadığını sormadı.

Çünkü artık gerçeğin önemi yoktu. Önemli olan, kimin hedef gösterildiğiydi.

Gazetelerde adını görenler, evlerinden çıkamaz oldu.

Küçük çocuklar, okula gittiklerinde, babalarının isimlerinin gazetelerde “terörist” diye geçtiğini gördü.

Bir sabah evden çıkan bir adam, bakkala gittiğinde herkesin ona farklı baktığını fark etti.

Çünkü gazetedeki bir manşet, onu toplumdan koparmıştı.

Medyanın desteği olmadan 28 Şubat olmazdı

O günlerde televizyon izleyen, gazete okuyan herkes, sadece tek bir ses duyuyordu.

28 Şubat süreci, hükümetin istediği gibi ilerledi çünkü medya, bu sürecin en büyük destekçisi oldu.

Manşetler atılmasaydı, insanlar hedef gösterilmeseydi, yalan haberler yayımlanmasaydı…

Bugün 28 Şubat sürecinden bahsettiğimizde, yüzlerce insanın yaşadığı mağduriyet belki hiç yaşanmayacaktı.

Mahkemeler, baskılar, ekonomik yıkım ve medya linçleri yetmedi…

28 Şubat süreci, sadece yaşanan olaylarla bitmedi. Bu sürecin en acı izleri, Malatya’daki hapishanelerde kaldı.

Bir sonraki bölümde, 28 Şubat sürecinde cezaevine atılan insanları, hapishanede yaşanan insanlık dışı muameleleri, yıllarca süren mahkûmiyetleri ve içeride kalanların nasıl unutulduğunu anlatacağız.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER