Acaba Zekâtın Hikmeti Nedir?
FIKIHCenab-ı Hak, Kur’an’da zekâtın sekiz tayfeye mahsus olduğunu bildirmiştir:
1. Fakir → Nisap miktarı malı olmayan kişi.
2. Miskin → Geliri, giderine yetmeyen kişi.
3. Yolda kalmış (İbnü’s-sebil) → Elindeki mal kendisini evine ulaştırmaya yetmeyen kişi.
4. Âmil → Devlet tarafından maaşla çalıştırılan zekât memurları.
5. Mükâtep → Efendisiyle hürriyeti için anlaşan köle.
6. Fî sebîlillâh → Allah yolunda mücadele eden mücahitler.
7. Borçlu (Gârim) → Helal yoldan borçlanmış, ancak borcunu ödeyemeyen kişi.
8. Müellefe-i Kulûb → Kalpleri İslam’a ısındırılacak kimseler.
(Tevbe Suresi, 60. Ayet)
Cenab-ı Hak, zekâtı bu sekiz gruba tahsis etmekle büyük bir hikmeti gözler önüne sermektedir. Çünkü zekât, fakir ile zengin arasında bir köprüdür, bir kantardır. Allah her kulunun rızkını gönderir, ama fakirin malını zenginin malı içine saklar. Ta ki zengin, zekâtını fakire versin ve insaniyet hattı kurulsun.
Fakat zengin, eğer malını vermezse ve zekâtını fakire ulaştırmazsa, işte o zaman toplumda ihtilaller başlar, isyanlar başlar, ihtilaflar başlar. Ve bu ihtilaller neticesinde insanlık terakki edemez, maddi ve manevi olarak yükselemez.
Toplumu Mahveden İki Kelime
Toplumları çökerten iki kelime vardır:
1. “Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne?”
• Bu zihniyeti zekât ortadan kaldırır.
2. “Sen çalış, ben yiyeyim!”
• Bu zihniyeti ise faizin haram olması düzeltebilir.
Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir sistemdir. Fakirin emeğini sömüren bu anlayışı İslam reddetmiş ve faiz yoluyla zenginleşmeyi haram kılmıştır.
Oruç ve Toplumsal Dayanışma
Ramazan-ı Şerif’teki sav (oruç), toplum hayatı açısından çok büyük bir ehemmiyete sahiptir. Çünkü zengin, oruç vasıtasıyla fakirin halini bizzat yaşar. Oruç tutan zengin, kendi malı içinde fakirin hakkı olduğunu anlar ve ona muavenet eder. Fakir ise, zenginlerin yardımına muhtaç olduğunu idrak eder ve bunu içselleştirir.
Sonuç: Zekât Toplumun Ruhudur
Zekât, İslam’ın sadece bireysel değil, toplumsal bir ibadet olduğunu gösterir. Zenginin zekâtı fakire ulaştığında, toplumda adalet, merhamet ve denge sağlanır. Ancak zekât verilmezse, fakirin hakkı gasp edilmiş olur ve toplumsal huzur bozulur.
Cenab-ı Hak, zekâtı sadece bir sadaka değil, bir denge unsuru olarak emretmiştir. O yüzden zekâtı hakkıyla veren, yalnızca malını temizlemekle kalmaz, toplumu da adalet üzere ayakta tutmuş olur.
İlginizi Çekebilir