Alişan HAYIRLI / Kuzugölü Vadisi… Belki bir rüyaydı
ÖZEL HABERAlişan HAYIRLI yazdı.
Tadı damağımızda kalan, hiç bitmesini istemediğimiz bir geziydi Kuzugölü Vadisi… İki yüce dağın birleştiği, dere sesinin kulaklarımızı okşadığı noktada, derin bir vadinin başlangıcında yürüyüşe geçtik. Daha o dakikada sihirli bir atmosferin içine daldığımızı, esrarengiz bir tabiatın içinden başka bir aleme geçiş yapacağımızın farkına vardık. Hafif esen melteme kendini bırakmış dalgalanan yemyeşil kiraz yaprakları tabiat senfonisinin sihirli enstrümanları gibiydi…
Tabiatın bütün doğal çalgı aletleri, Kuzugölü Vadisi’nin bu üç aşık misafirini selamlamaya hazırdı. Yüce Allah biz aciz kullarına nasıl bir ziyafet hazırlamış, ne lezzetli ikramlar bahşetmişti acaba? İçim kıpır kıpır, yüreğim coşmaya hazır, kalbim pıt pıt atıyordu.
Önde rehberimiz Hasan Kaygusuz, ortada Selo (Selahattin Kürün), en sonda ben yavaş yavaş bu müthiş vadinin bitiş noktasından ileriye, başlangıç noktasına doğru heyecanla yürümeye başladık.
Aşk-ı hicranla yanıp tutuşan sevgilinin yıllar sonra sevdalısının kollarına bırakması gibi biz de vadinin kucağına kendimizi bıraktık. Artık bundan sonrası ne ayak işi ne de el işiydi. Ayakların mı yürür yoksa uçar mısın, gözlerin mi görür yoksa gönlün mü bakar, ellerin mi dokunur yoksa hislerin mi hiç belli olmaz. Gerçekle rüya arasında bir metafor yaşıyoruz sanki…
Kar sularının ta kilometrelerce öteden birleşerek dere boyunca akıp geldiği vadide bin bir çeşit bitkiler, birbirinden güzel öten rengârenk kuşlar, biraz daha yüksekte cıvıldaşan kınalı keklikler, her dönemeç başında bize başka bir senfoni sunan şelaleler, dere kenarında nazlanan kıpkırmızı dağ laleleri, sulak arazinin tadını çıkarırcasına bize göz kırpan iri iri bembeyaz papatyalar, her adım başı karşımıza çıkan adını sanını bilmediğimiz belki de ilk defa gördüğümüz endemik çiçekler, üç günlük ömrüne rağmen sanki binlerce yıl yaşayacakmış gibi etrafımızda pır pır dönen cicili bicili kelebekler, her adım başı bir kayanın dibinden kaynayan berrak pınarlar… daha ne güzellikler her yüz metrede sırı sıra dizilmiş sanki bir inci kolyesini andırıyor. Allah, yarattığı tabiatın kusursuz güzelliğini cömertte bize sunuyor, bu kadar çok canlının sesleri tabiatın içinde uyumlu bir armoni oluşturuyor. Kulaklar şimdiye kadar böyle bir doğal konseri ne duymuş, gözlerimiz böyle bir güzelliği ne görmüş, ne de gönlümüz böyle bir lezzeti tatmış.
...
İlginizi Çekebilir