© Malatya Time

Bir İsim, Bin Yıl: Malatya’nın Adının İzinde / 3. Bölüm: Melitene’den Malatiyye’ye — Roma’dan Abbâsî’ye Bir Geçiş

Roma’nın doğu karakolu, Bizans’ın sınır hattı, Abbâsî’nin ileri karakolu… Malatya, yalnızca bir şehir değil, medeniyetlerin birbirine göz diktiği jeopolitik bir kırılma noktasıydı.

 

MELİTENE: ROMA’NIN DOĞUDAKİ ZIRHI

Malatya, Roma İmparatorluğu döneminde artık yalnızca bir şehir değil, askerî bir merkezdi. M.S. 79–81 yıllarında, Roma İmparatoru Titus, 12. Fulminata Lejyonu’nu bu bölgeye konuşlandırarak, Malatya’yı doğu sınırlarının kalbi hâline getirdi. Bu hamleyle şehir, Melitene adıyla Roma’nın doğudaki en önemli askerî garnizonlarından biri oldu.

Roma, burayı yalnızca askeri üs olarak görmedi; surlarla çevirdi, yollar inşa etti, garnizon şehir yapısı kurdu. Çünkü Fırat’ın hemen batısında, Parthlar ve Persler gibi doğu imparatorluklarıyla burun buruna gelinen bir sınırdaydı. Malatya, artık bir gözetleme noktası değil, bir darbe yeriydi.

BİZANS DÖNEMİNDE STRATEJİK GEÇİŞ

Roma’nın ardından Bizans yönetimiyle birlikte Melitene, artık yalnızca askerî değil, siyasi ve ekonomik bakımdan da kritik bir şehir hâline geldi. Özellikle Bizans ile Araplar arasındaki mücadelenin merkezlerinden biri oldu.

Zamanla şehir, doğudan gelen saldırıların ilk hedefi olmaya başladı. Çünkü Melitene, Anadolu içlerine doğru uzanan yolların kilidiydi. Bu sebeple hem korunmalı hem de kontrol altında tutulmalıydı.

İSLAM ORDULARIYLA TANIŞMA: MALATIYYE’YE DOĞRU

M.S. 659 yılında, Malatya İslam ordularının eline geçti. Bu sadece bir fetih değil, bir dönüşümdü. Şehrin adı da bu dönemden itibaren kadim köküne sadık kalarak “Malatiyye” şeklinde Arapça’ya geçti.

Yeni dönemde Malatya, Sugūr el-Cezeriyye yani Cezîre sınır hattının en önemli kalelerinden biri hâline geldi. Sadece bir şehir değil, bir ileri karakol, bir harekât üssüydü. Araplar burayı yalnızca yönetmediler, imamlar, kadılar, askerler, tüccarlarla birlikte mamur bir şehir hâline getirdiler.

ABBÂSÎLER VE EL-AVÂSIM: SINIRIN AĞIRLIĞI

Malatya, Abbâsîler döneminde bambaşka bir statü kazandı. Harun Reşid’in (786–809) yönetiminde El-Avâsım adlı askerî-idari bölgenin önemli bir parçası oldu. El-Avâsım, Bizans ile İslam toprakları arasındaki tampon bölgeydi. Bu bölge, gaza seferlerinin kalkış noktası, İstanbul’un yol haritasıydı.

Malatya, işte bu çerçevede bir gaza şehri, bir serhat kapısı oldu. Türk akıncılarının, Horasan’dan gelen Türkmen derviş ve gazilerinin ilk duraklarından biriydi.

Burada sadece ordu konuşlanmadı; yerleşim başladı. Türkler, bu beldenin adını değiştirmedi. Araplardan aldıkları şekliyle “Malatya” diyerek bugüne taşıdılar.

ADI DEĞİŞMEDİ, RUHU DEĞİŞTİ

Malatya, bu dönemde adını değiştirmedi ama fonksiyonu her seferinde yeniden yazıldı.
    •    Roma için: doğunun suruydu.
    •    Bizans için: iç kaleydi.
    •    Abbâsîler için: ileri karakol.
    •    Türkler için: bir yurt kapısı.

Ve her değişimde adı yine “Melitene”nin gölgesinde, “Malatiyye”nin nefesinde yaşadı.

Bir Sonraki Bölümde:

Malatya’nın Türklerle Tanışması — Danişmentlilerden Selçuklulara Bir Türk Şehri
Türklerin bu topraklara ilk yerleşimi, Malatya’nın el değiştirdiği yıllar ve “Dârü’r-Rifâ” unvanıyla anılmaya başlanması…

***

İlgili Bölümler: 

Bir İsim, Bin Yıl: Malatya’nın Adının İzinde / 1. Bölüm: Melid’den Malatya’ya — İsmimizin Kökeni

 https://www.malatyatime.com/haber/bir-isim-bin-yil-malatyanin-adinin-izinde-1-bolum-melidden-malatyaya-ismimizin-kokeni-106848

*

Bir İsim, Bin Yıl: Malatya’nın Adının İzinde / 2. Bölüm: Arslantepe’den Medeniyet Doğar

 https://www.malatyatime.com/haber/bir-isim-bin-yil-malatyanin-adinin-izinde-2-bolum-arslantepeden-medeniyet-dogar-106868

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER