Bir Süpürgenin Hikayesi: Tozun ve Hatıranın İzinde
GÜNDEMEskiden evin köşesinde duran basit bir süpürge, yalnızca tozu değil, bir dönemin hatıralarını da süpürüyordu. Şimdi ise nostaljik bir eşya olarak kaldı; oysa her telinde bir anı saklıydı.
Vakti zamanında ev dediğimiz yer, bugünkü gibi elektrikli aletlerle donatılmış değildi. Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, elektrikli süpürgeler henüz icat edilmemiş yahut herkesin elinin altında bulunmuyordu. Elektrik kesilse bir mum yakılır, ocakta közlenmiş çaydanlıkla çay demletilirdi. Ama iş temizliğe geldi mi, işte o zaman evin en muteber köşesinde duran süpürge devreye girerdi. Hani, “daysın dik süpürge” dedikleri türden, sapı sıkı sıkı örülmüş, ince tellerle sarılmış o kıymetli hasır süpürgeler.
Evin hanımı, elinde bu süpürgeyle adeta bir sanat icra edercesine yerlere bir dokunur, tozları harmanlardı. O süpürgenin her bir çöpü, bir hikaye anlatır gibiydi. Kimi zaman annenizin sinirlenip bel hizasında bir iki sallayıp uyarıda bulunduğu, kimi zaman da kopan telleri kürdan niyetine kullandığımız o meşhur süpürge… Çocuk aklımızla, ne kadar basit görünürdü oysa. Fakat annenizin o süpürgeyi nasıl ustalıkla kullandığını gördükçe, anlardınız ki o yalnızca bir temizlik aleti değil, bir dönemin sessiz tanığıydı.
Bu süpürge yalnızca yerleri süpürmekle kalmazdı elbet. Tabanlardaki örümcek ağlarına meydan okur, köşelerde biriken tozları dağıtırdı. Kimi zaman pencereden süzülen gün ışığı, süpürgenin tellerine vurur, gözünüzün önünde bir ışık oyununa dönüşürdü. İşte o ışık, süpürgenin kıvrımlarında gizlenmiş nice hatırayı, nice toz zerresini de aydınlatırdı.
Kış günlerinde dışarıda yağan kar, evin içine bir serinlik getirir, anneler ellerinde süpürgeleriyle sobanın çevresinde temizlik yaparlardı. Çocuklar yaramazlık ettikçe, o süpürge bir tehdit gibi ortada durur, ama en nihayetinde görevini tamamlayınca usulca yerine bırakılırdı. Bazı çocuklar o süpürgeden bir çöp koparıp dişlerinin arasına alır, kendince bir kahraman gibi görünmeye çalışırdı. Ah, o çocuk aklı!
Yıllar geçti, evlere yeni aletler girdi. Süpürgeler değişti, kimisi elektrikli oldu, kimisi kendi kendine gezer oldu. Fakat o eski hasır süpürgelerin kokusu, bizlere çocukluk yıllarımızı hatırlatan bir hatıra olarak kaldı. Evin köşesinde dururdu; ne deseler dayanır, ne tür toz deryalarına girse de gücünü kaybetmezdi. Tozun, toprağın, mazinin izlerini siler gibi yaparken aslında her şeyi bize miras bırakıyordu.
Şimdi o süpürge, vitrinde, nostaljik bir eşyadan ibaret görünüyor. Fakat biz biliyoruz ki, onun her çöpünde bir hatıra gizli. Her bir telinde, anılarımızın izleri var.
Murat Çetin
İlginizi Çekebilir