Camiye Gitmekle İş Bitmiyor!
AKADEMİ
Ayet açık:
“لَوْ كَانَ ف۪يهِمَا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا”
(Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, ikisi de fesada uğrardı.)
Ne diyor Allah?
Bir tek ben varım!
İkincisi olsaydı, kâinat darmadağın olurdu.
İyi de…
Sormak lazım:
Allah’ın saltanatında şerik yok da, icraatında mı var?
Rububiyetinde mi ortaklık aranıyor?
Tasarrufunda mı müdahale bekleniyor?
Kâinat bir ayna!
Madde bir perde!
Ne ateş yakar, ne Azrail ruhu alır,
Ne doğa kendi başına çiçek açtırır.
Bütün fiiller, bütün esmalar, bütün sıfatlar sadece O’nundur!
İşte rububiyet dediğin budur:
Ef’al, Esma ve Sıfatın saf ve şeriksiz tecellisi!
Peki insanlar ne yapıyor?
Perdeye tapıyor!
Aynaya secde ediyor!
Maddeye kudret, sebebe tesir izafe ediyor!
Materyalizmin alnını secdeye değdirip,
Allah’ın icraatına şerik koşuyor.
İşte Bediüzzaman Hazretleri, Maddiyunluk Taun’u dediği zaman bunu kast ediyordu:
•Maddeye tesir ver,
•Sebebe kudret izafe et,
•Ef’âli, esmâ ve sıfatı inkâr et…Sonra da mü’min geçin!
Yok öyle yağma!
İslamiyet, tevhid dinidir!
Ne enfüste ene’ye mülk verir,
Ne afakta tabiata ve esbaba kudret izafe eder.
İcadı da, icraatı da, tasarrufu da sadece Allah’a verir!
Sahi…
Üstad’ın sırdaşı, Hacı Hulusi Bey’e sormuşlar:
“Bu zamanda kırk kişiden biri imanla kabre girer. Kimdir o kırk kişi?”
Ne demiş?
“Günde beş vakit camiye, cemaate gelen insan.”
Güzel de…
Bir dakika!
Camiye gelsen de,
Cemaate dursan da,
Eğer “La ilahe illallah”ı sadece ulûhiyette anlıyor,
Ama ef’alinde, esmâsında, sıfatında hâlâ şirke kapı aralıyorsan…
Titre!
Çünkü sadece Allah var demek yetmez!
O’ndan başka yaratıcı, icracı, tasarruf edici de yoktur diyebilmektir iman!
Öyle kuru kuruya camiye gitmekle,
Başörtüsü takmakla,
Cübbeyle gezmekle olmaz!
İmanın özüne dokunmadıysan,
Sen hâlâ şirkten uzak değilsin!
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Murat Çetin
İlginizi Çekebilir