© Malatya Time

Ehliyet ve Liyakât, Canımızı da Malımızı da Korur!

Asrın Felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler ve akabindeki Yeşilyurt depremiyle büyük bir enkaz yığını haline gelen Malatya’da ehliyet ve liyakatle ilgili sıkıntıların olduğunu defaatle yazdığımız haber ve makalelerle duyurmaya çalıştık...

Bugün de yine ehliyet ve liyakatin gözardı edildiğini öğrendiğimiz bir konuyu gündeme getirmek istedik. Hatırlanacağı gibi Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Çetin’in arka arkaya yazdığı yıkım ve enkaz kaldırmayla ilgili işin başında bulunan Bilgisayar Mühendisi meselesi vardı. Bildiğimiz kadarıyla, bahsettiğimiz kişi halen o görevin başında. Belki iyi bir yöneticidir. Kendisini şahsen tanımayız. İnsanlar, işin başındaki kişinin ünvanına bakarak ilk kanaatleriyle ya güven duyarlar, ya da güvensizlik… Deprem, bina, yıkım veya enkaz kaldırma gibi konuların bahsedildiği bir ortamda “Bilgisayar Mühendisi” sıfatı olan birinin düşünülmesi en son ihtimallerden biridir.  Eminim herkesin aklına ilk gelen sıfat “İnşaat Mühendisi”dir. 

İDDİALARI GÜNDEME GETİRDİK!.. MAALESEF CEVAP ALAMADIK!..

Afet şokunun atlatıldığı anlarda, hasar tesbit çalışmaları başlatılmıştı. Malatya Time olarak, bu çalışmalarla ilgili bazı iddiaları dile getirmiştik. “Hasar tesbiti için görevlendirilen kişiler, üniversitelerin ilgili bölümlerinde öğrenim görenler arasından seçilip görevlendirildiler” şeklinde bir iddia vardı. Bu iddiayı yalanlamak veya doğrulamakla ilgili herhangi bir yetkiliden, herhangi bir açıklama duymadık. Ya da bizim dikkatimizden kaçtı. Söz konusu iddianın doğrulanmasıyla alakalı bazı gelişmeler yaşandı bu arada. Mesela hasar tesbiti yapanlarla ilgili görüntüler vardı. O görüntülerde ellerine birer çekiç alan görevliler, evlere giriyor, duvar, kolon veya kirişlere çekiçle vuruyor, sıvanın altında beton çıkıyorsa “hafif hasarlı” betonun altındaki demir de ortaya çıkıyorsa “Ağır hasarlı” olarak rapor ediyorlardı.  

RAPORLAR; BİR ÖYLE OLDU, BİR BÖYLE!.. 

Yeşilyurt depreminin ardından hasar tesbit çalışmaları yeniden başlatıldı. Yine aynı görüntüleri izledik televizyonlardan. Ancak bu kez biraz da detaylı bir tarama yapılıyordu sanki… Görevlilerin ellerinde duvarı veya kolonu kırmadan görüntülemeye yarayan cihazlar vardı. Sanki bu kez daha bir profesyonelce bu iş yapılıyordu. Önceki raporlarda “Ağır hasarlı” olan bazı binalar bir anda “Hafif hasarlı” hale dönüşmüştü. 
Bazı bina sahiplerinin de itirazları neticesinde yapılan yeniden incelemelerde “Ağır hasarlılar” orta veya hafif hasarlı oluyor. Hafif hasarlı olanlar da ağır hasarlı olarak raporlanabiliyordu. Bu tip git-gellerin yaşandığı bir ortamda, vatandaşın devlete olan güveni de zedelenmiş oluyordu maalesef. 

MALIMIZI DA CANIMIZI DA KURTARMANIN YOLUNA BAKALIM

Malatyamızın bir bina stoğu var. Bunların ağır hasarlı olanlarının yıkılması elbette gerekli. Ancak hafif hasarlı olup da ağır hasarlı raporu verildiği için yıkılacaklar arasına konulması da Malatya’nın bina stoğunun boş yere heba edilmesi demektir. Sonuçta bu bir milli servet ve milli servetin bir hiç uğuruna yok edilmesi kabul edilemez. Hasarı hafifse yıkılmayıp onarılma yoluna gidilmesi gerekir. Ayrıca hafif hasar raporu verildiği için insanları ağır hasarlı binalarda yaşamaya mahkum etmek de cinayetle eşdeğerdir. Raporların bir öyle, bir böyle çıkmasının sebepleri arasında, devletinde bina stoğu ve milli servet konusundaki hassasiyetinin etkisi olmuştur. Bundan dolayı hasar tesbiti yapan arkadaşlara bu konuda bir uyarıda bulunulmuş olabilir. Burada da inisiyatif olmaktan kaçınanların da etkisi olabilir. Her ne olursa olsun, raporların bir öyle bir böyle çıkması, devlete olan güveni sarsmaktadır. Bu işin başında, işin uzmanı kişilerden destek alınmış olsaydı “Geç olacak, güç olmayacak”tı. 

İŞİ BİLENLE YAPMAK GEREKİR!..

Maalesef böyle bir yola gidildiği için artık ulusal medyada bile Malatya’nın durumunun konulduğunu görüyoruz. “İşi ehline ver. Bir ekmek de fazla ver” şeklindeki atasözünü unutmayalım. Hatta Ayet-i Kerime’de de “Eğer bilmiyorsan bir bilen sor” buyurulur. Böylesine büyük bir nasihati nasıl gözardı ederiz? Hangi iş olursa olsun, işi bilenlerle yapmalıyız. Yukarıdaki örneklerimde de belirttiğim gibi hem bina stoğumuzun heba olmasının önüne geçeriz, hem de olası can kaybının yaşanmasının engelleriz. 
Bu iki hususun temelinde; İşi, bilenle yürütmek ve bilene danışmak var.

HABER MERKEZİ-MALATYA TİME 


 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER