© Malatya Time

Ersoy BABA / Hapishanede Bol Bol Düşünürüz!

Ersoy Baba, berber macerasından göçmen sorununa, köfteci skandalından komşu kavgalarına kadar geniş bir yelpazede toplumsal meselelere dokunan yeni makalesiyle okurlarının karşısında! Biraz mizah, biraz eleştiri ve bolca düşündüren bir yazı... Kaçırmayın.

Merhaba değerli okurlarım. 

Geçen gün uzun bir aradan sonra saç tıraşı olmak üzere her zaman gittiğim ben yaşlardaki berberime gittim. Yaşlar yakın olunca hem tıraş istediğiniz gibi oluyor hem de sohbet muhabbet iyi oluyor. 

Gittiğimde ustayı göremeyince gençlere sordum. Biri:

-“Ragıp usta işi bana devretti. Kendisi bandırmaya yerleşti” dedi. Ben de “söğüt gölgesinde söğüt yetişir” sözüne dayanarak saçlarımı gençlerin el maharetine bıraktım.

Dedim ki:

-“Bak arkadaş, çok azcık alacaksın. Genelde düzeltme yapacaksın. Yani o kadar azcık al ki; 1 ay sonra tekrar geleyim. 3-4 ay sonra geleceğim kadar kısaltma. Arkalar uzun kalsın, sadece düzelt.”

Beni bilen, tanıyanlar saçımın, sakalımın ne kadar özel olduğunu da bilir. Bu tarzın kaybedilmesi Ersoy Baba imajını zedeler. Onun için de her seferinde berbere çok detaylı olarak nasıl keseceğini belirtirim. 

Sonra samimiyet kurabilmek ve muhabbet için nereli olduğunu sordum. “Irak Türkmen’iyiz” dedi. Göçmen olmalarına rağmen burada 3 kardeş dükkân sahibi olma başarısı göstermeleri hoşuma gitmişti. Demek ki çalışkan gençlerdi. Lakin saç tıraşım bittiğinde bana 3 numara asker tıraşına benzer bir kısaltma yapıp, isteğimin aksine arkaları da tamamen yok ettiğini gördüm. Ücretlerinin hakları olmadığını ve helal etmediğimi beyan ederek ödedim. Çıkarken bir de dalga geçti:

-“Amma saç çıktı haa. Yastık dolduralım”

-“ Sen o saçları al da…“  zor tuttum kendimi. Baştaki nazik kibar çocuk şımarık bir şirretmiş meğer. Ersoy Babayı Ersoy Baba’lıktan çıkardı.

Birçok Suriyeli çalışanla karşılaşıyor, muhabbet ediyor hatta bazen iş yapıyorum. Ancak göçmenler arasında böyle bir terbiyesizle karşılaşmamıştım. Suriyeli göçmenlere haksızlık yapıldığını, göçmen karşıtlığının yanlış olduğunu savunanlardanım. İlk defa Irak Türkmen’i ile karşılaşmıştım. İnsanları bir hareketleri sebebiyle genellemem. Ancak her aynaya baktığımda o berber aklıma geliyor ve kısacık bir küfürden sonra Irak Türkmenleri hakkında kötü düşünceler yerleşiyor beynime. Demek ki bir kişi yediği herze sebebiyle kendi toplumuna genel bir damga vurulmasını sağlayabiliyor. 

*** 

Bursa’dan bir arkadaşım göçmenlerle ilgili bir paylaşım yapmış. Ülkemizdeki göçmen sorununa dikkat çekerek, suça karışan yabancıların derhal sınır dışı edilmesi gerektiğini vurgulamış. İçişleri Bakanlığı verilerine de dayanarak, mevcut durumun güvenliği tehdit ettiğini ifade etmiş.

Kendisini aradım.

-“Bu fikir sadece Suriyeli, Iraklı göçmenleri mi kapsıyor? Tüm göçmenlere uygulansın deseydin sana katılırdım” dedim. Kastım önceki yazılarımda da bahsettiğim; Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’ye getirilip vatandaş yapılan bazı rakamlara göre 600 BİN civarında olan Yahudi, Ermeni ve Rumları da kapsasındı. Çevremde Suriyeli göçmen arkadaşlarım var. İyi aile babaları, İyi Müslümanlar. Suç işlerle de alakaları yok.  Bunlardaki suç oranları Köfteci Yusuf’un etlerinde bulunduğu varsayılarak yaygara yapılan bulaş domuz eti oranı gibi. Her gün onlarca operasyonda gözaltına alınan “yerli, mutlu ve suçlu” vatandaşlarımızın yanında gerçekten köfteci Yusuf’taki etlere binde bir miktarındaki bulaş kadar bir oranda.

Devlet yaptığı operasyonları, operasyonlar sırasında ele geçenleri, yakalanan suçluları ertesi gün televizyonlarda göstere göstere ilan ederken, köfteciden şahitsiz ve resmi standartlara uymadan alınan numunelerde bulunduğu söylenen domuz etini ilan etmek için neden 8 ay bekler? Kamera kayıtları sürecini doldurup silinsin de ondan sonra suçsuzluklarını belgeleyemesinler diye mi? 

Ankara’da sanayide de Bizim Köfte ismiyle nam salmış 30 yıllık bir mekân var. Buraya da kırmızı ete tavuk eti karışmış diye saldıracak oldular. Adam eti kendi üretmediğini, güvenli diye bilinen büyük et firmalarından aldığını faturalarıyla beyan etti. Etteki sahtekarlıktan eti satan değil de kullanan mağdur oldu. 

“Köfteci olaylarına bazı domuzların karışmış olduğu kesin.” Acaba işin arkasındakiler İsrail destekçisi Mcdomalts ve Burger Kist gibi aynı köfte sektöründe olan ve boykot dolayısıyla oldukça bunalan domuzlar mı? Yoksa devletin içinde kendilerini unutturup gerekli zamanda ortaya çıkarak boykotu başka yöne çevirmeyi başaran domuzlar mı?

Velhasıl Bursalı arkadaşıma kolay paylaşımları bırakıp “güçlü ve etkili ama her şeyden önce doğru, gerçek ve Müslümanlara faydası olacak paylaşımlar” yapmasını tavsiye ettim. Suç işleyen göçmenleri bir kenarda tutalım ve öncelikle Türkiye vatandaşı olup İsrail’de geri hizmette ya da cephede askerlik yapan bütün Yahudileri sınır dışı edelim, bu insanlık suçunu cezalandıralım dedim.

...

YAZININ DEVAMI BURADA 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER