© Malatya Time

Ersoy BABA / Rahat ol! Seni kimse tanımaz!

Ersoy BABA yazdı.

Merhaba değerli okurlarım. Yeni bir haftada tekrar burada karşılaştık. Karşılaşmamız da tevafuk oldu. Düğüne gidiyordum. Biraz erken çıksam denk gelemeyecektik.
Bu aralarda düğünler çoğaldı. Tatil ayları olduğundan olmalı. Normal zamanda hemen herkesin okulda çocuğu var. Çocukların okulda olması düğünlere katılımı engellediği gibi gelmek istemeyene, takı parasını denk getiremeyenlere, hele ki düğün taşrada ise yol masrafını gözünde büyütenlere harika bir mazeret oluyordu. Bu sebeple olsa gerek herkes tatile denk getiriyor.

Yakınlarımdan biri halasının kızının evine gidiyor ve davetiye veriyor. Diyor ki:

-“Ben senin düğününe gelmiştim ve sana altın takmıştım. Şimdi kızım evleniyor. Sen de gelip altınını takmalısın. Kesinlikle mazeret kabul etmiyorum!”

Hala kızı şaşkın. 

-“Abla benim düğünümde sen altın takmadın. Hem listem var. Hem de kamera görüntüleri. İstersen oturup seyredelim”

Oturup seyrederler. Gerçekten altın takmamış. Ama takmış gibi karşılık istiyor. Şimdi küsler.

-“Ne ölüme, ne dirime” olayına varmış iş.

Sahi bu takı olayı karşılıklı verilmek zorunda olan bir bedel mi?

O küçük altın taktıysa ben de küçük altın mı takmalıyım?

100 lira takıp geçsem olmaz mı?

Madem takılan altın onların düğününde geri takılacaksa niye takıyoruz altını?

Altın parasını altına çevirsek, dolara çevirip yastık altına koysak sonradan bu kavga çıkmaz. 

Evin 3 çocuğunun düğününde birer altın takıldıysa bunun da tek çocuğu varsa 3 altının bir çocuğa takılması da adaletsizlik, 3 altın takmış birinin tek çocuğu var diye tek altınla geçiştirmesi de bir başka adaletsizliktir.

Hele ki taşrada yapılan düğüne gitmek ve çeyrek altın takmak yol masrafları göz önüne alındığında yarım altın takmakla aynı sayılmalıdır. 

...

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ 

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER