© Malatya Time

Ersoy BABA / Sarı Domuzu Vermeyecektik!

Ersoy Baba'nın köşe yazısında, Türkiye’de büyük projelere karşı çıkan engelleyicilere değiniliyor. Savunma sanayi, enerji aramaları ve ulaşım gibi alanlarda gelişmelere karşı yapılan muhalefeti eleştiren yazar, geçmişte yaşanan örneklerle dikkat çekiyor.

Tekrar merhaba gazetemizin değerli okurları.

Kaplumbağaya sormuşlar:

-“Falan köye ne kadar zamanda gidersin?” diye. Kaplumbağa da mesafenin meşakkatlerini, yağmuru, soğuğu yoldaki vahşi hayvanları da hesap ederek normalde 3 günde varabileceği halde;

-“6 günde” demiş.

Yola çıkmış. Ancak söylediğinin çok üzerinde köye varabilmiş. Sormuşlar:

-“Sen tüm hesapları yapıp 6 günde ulaşabileceğini söylemiştin. Neden bu kadar geç kaldın?”

-“Ben her şeyi hesap etmiştim. Ancak köydeki şerefsizleri hesap edememişim. Onlar köye her yaklaştığımda beni tutup terse döndürdüler. Ondan çok geç kaldım.”

Evet. Türkiye’de ne zaman doğru ve güzel bir iş için kollar sıvansa, işe başlansa bu şerefsizler hep öne geçip engellemişler. Savunma Sanayi için, uçak fabrikaları için, otomobil fabrikaları için bu engellemeleri hep yapmışlar. Hatta en basitinden trafikte vatandaşın işine yarayacak endişesiyle birçok projeye karşı çıkmışlar. +Ankara’da trafiği rahatlatmak adına battı-çıktı ya da köprü yapılmaya kalkıldığında Başkan Melih Gökçek kendisini mahkemelerde bulmuş. Durdurma davaları, iptal davaları kırla gitmiş. Buna rağmen bazen oldubittilerle bazen büyük mücadelelerle bu yollar, geçitler bitirilmiş. Ankara trafiği müthiş bir şekilde rahatlamış. 

Tabi onun makamına “Ne kadar çok yol yapılırsa trafik o kadar sıkışır, sıkıntı olur” diyen bir gelene kadar. Son 3 yıldır Ankara trafiği berbat. Her gün trafiğe giren araç sayısına orantılı olarak yenilik yapılmazsa olacağı bu. Vizyonsuzluk. 

Çok şükür ki savunma sanayisinde, petrol ve doğalgaz aramalarında Ankara’daki CHP zihniyeti müdahil olamamış. İşler tam gaz ilerliyor. Ancak bu vizyonsuz camiadan biri de çıkmış:

-“Doğalgaz aramak için alınan bu gemilere yazık’ Gereksiz masraf. O masrafın çok azını yabancı şirketlere ödeyip arama yaptırabilirdik!”

Söylenecek çok şey var. Biraz “abes” olacak ama tam yerine denk gelince anlatmadan edemeyeceğim.

İhtiyarın biri otobüse binmiş. Oturacak yer yok. Bastonla da ayakta durmaya çalışıyor ancak baston zaman zaman kayıyor. Genç bir delikanlı oturduğu yerden sırıta sırıta ihtiyarla dalga geçmiş. 

-“Bey amca bastonun ucuna lastik tak. Bak düşüyorsun!”

İhtiyar:

-“Lastiği zamanında baban takaydı ben şimdi ayakta durmaya çalışmıyor, orada oturuyor olurdum!”

*** 

Geçen hafta Esenyurt Belediye Başkanının PKK ile iltisaklı, ilişkili olduğu gerekçesiyle tutuklanmasının ardından bir siyasi “Sarı Öküz’ün” meşhur hikayesini anlatıp:

-“Sarı öküzü vermemeliyiz” demeye getirmiş. PKK destekçisi birini öküz gibi mübarek, faydalı ve bereketli bir hayvana benzetmesini yadırgadım. “SARI DOMUZU VERMEYECEKTİK” dese anlarım. Ne eti yenir, ne mübarek, ne de faydalı. Bildiğimiz domuz. Domuzunuz sizde kalsın. Arada dağa gönderin. Oradakilerin temel besin zincirinden biri. Onlar yer.

Şimdi Esenyurt Belediye başkanı üzerinden başlatılan laklakın sebebi adamın adam olmasından, o camianın da muhterem olmasından dolayı değil. Bu CHP’liler gayri Müslümleri çok severler. Onlar nerede çoksa orada olmak, yanlarında olmak, destek olmak vazifeleridir. CHP’li Şişli Belediyesi Sinagog, kilise ve cemevi temsilcilerini çağırdığı 2025-2029 Stratejik Planı toplantısına müftülüğü davet etmedi. “Müftü Ermeni veya Rum olmaması sebebiyle bu daveti hak etmedi!”

Yusuf Halaçoğlu’nun PKK’nın Kürt sorunu ile alakasının olmaması konusunu net özetleyen bir araştırmasını aynen aktarıyorum:

...

YAZININ DEVAMI BURADA 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER