Hititler, Romalılar, Osmanlılar… Peki, Malatya’yı Bu Kadar Özel Kılan Ne?
YAZI DİZİSİHüccetullah Hakder yazdı.
MALATYA: GEÇİT VEREN ŞEHİR
Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri…
Tarih boyunca medeniyetlerin geçiş noktası, ticaretin merkezi ve savaşların stratejik bölgesi oldu.
Malatya, yalnızca bir şehir değil, binlerce yıl boyunca şekillenen bir kavşak noktasıdır.
Doğu ile Batı’nın, Kuzey ile Güney’in birleştiği bu kadim şehir, Hititlerden Romalılara, Araplardan Selçuklulara kadar pek çok uygarlığın yollarını kesiştirmiştir.
Ve tarih burada sadece yaşanmadı, aynı zamanda yazıldı.
⸻
MALATYA VE KADİM YOLLAR
Malatya, Anadolu ile Mezopotamya arasında doğal bir geçiş noktası olarak tarihin her döneminde büyük önem taşıdı.
Doğu Anadolu’dan gelen Malatya – Sivas – Erzurum yolu, buradan Kafkasya’ya kadar uzanıyordu.
Güneyde, Malatya ve Diyarbakır üzerinden Mezopotamya’nın büyük şehirlerine açılan yol, ticaretin en yoğun güzergahlarından biri oldu.
Batıya uzanan Malatya – Kayseri – Konya yolu, Anadolu’nun Ege kıyılarına açılan kapısıydı.
Torosların zorlu geçitlerinden biri olan Malatya – Kahramanmaraş hattı, Anadolu’nun iç bölgeleriyle Güney arasında bir köprü görevi gördü.
Bu yollar, yalnızca tüccarların, seyyahların ve orduların geçişi için kullanılmadı.
Bu yollar, tarihin yönünü belirledi.
⸻
TARİHİN TANIKLARI: KRALLAR VE ORDULAR
Malatya’dan geçen yollar, sadece ticaret yolları değil, aynı zamanda orduların yürüdüğü savaş güzergahlarıydı.
Akad İmparatoru Sargon’un orduları bu yolları aşarak Anadolu’nun içlerine ilerledi.
Hititler, Malatya üzerinden büyük seferler düzenledi. Hitit Kralı Şuppililiuma, Fırat Nehri’ni Malatya civarında geçerek Anadolu’daki devletlere meydan okudu.
Roma İmparatorluğu, Malatya’nın askeri önemini fark etti ve yolları güçlendirdi. Yol kenarlarına dikilen mil taşları, Malatya’nın Roma dönemindeki stratejik yerini kanıtlıyor.
Bizans, Roma’nın izinden giderek bu yolları hem ticaret hem de savunma amacıyla kullandı.
Arap akınları başladığında, Malatya yine savaşların merkezlerinden biri oldu. Arap orduları Bizans’a karşı yürüyüşlerinde Malatya’nın geçitlerinden faydalandı.
Selçuklular, Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya ilerlerken Malatya, Türklerin ilk yerleşim bölgelerinden biri haline geldi.
Ve Osmanlılar geldiğinde Malatya artık bir geçiş noktası değil, Anadolu’nun kalıcı merkezlerinden biri haline gelmişti.
⸻
MALATYA’NIN ÖN TARİHİ: PALEOLİTİKTEN TUNÇ ÇAĞINA
Malatya’nın tarihi yalnızca Hititler veya Romalılarla başlamadı.
Bu topraklar ilk insan topluluklarının yerleştiği en eski merkezlerden biri olarak biliniyor.
Paleolitik Çağ’a kadar uzanan Malatya tarihinin en eski izleri, Yazıhan’daki Ansır (Buzluk) ve İnderesi mağaralarında bulunmuştur.
İlk yerleşik hayatın başladığına dair en önemli kanıtlardan biri, Karakaya Barajı kurtarma kazıları sırasında İzollu Cafer Höyük’te ortaya çıkarılmıştır.
M.Ö. 7000 yılına tarihlenen bu bölge, insanların göçebe hayattan tarım ve hayvancılığa geçtiği ilk yerleşim yerlerinden biri olmuştur.
Cafer Höyük kazılarında dünyanın en eski heykel örneklerinden biri olarak kabul edilen, beyaz kireç taşından yapılmış küçük figürler bulunmuştur. Bu eserler bugün Malatya Müzesi’nde sergilenmektedir.
Aslantepe, Değirmentepe ve diğer höyüklerde yapılan kazılar, Malatya’nın Kalkolitik Çağ’dan itibaren önemli bir ticaret merkezi olduğunu göstermektedir.
Fırat Nehri sayesinde Kuzey Mezopotamya ve Suriye ile yoğun ticaret yapılmış, bölge hem kültürel hem ekonomik bir merkez haline gelmiştir.
M.Ö. 3000’li yıllarda Malatya’da seramik üretimi başlamış, tarım gelişmiş ve ilk büyük yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır.
Aslantepe’de ortaya çıkarılan tapınak yapıları, bölgenin dini ve idari bir merkez olduğunu gösteriyor.
Bugün bile devam eden kazılar, Malatya’nın tarihini her geçen gün biraz daha aydınlatıyor.
⸻
MALATYA: TARİHİN VE KÜLTÜRÜN MERKEZİ
Malatya’nın yolları, medeniyetleri birbirine bağlayan damarlar gibi şehri şekillendirdi.
Bir zamanlar Hitit ordularının geçtiği yollar, bugün modern caddelere dönüşmüş olabilir.
Ancak tarih, hiçbir zaman tamamen silinmez.
Bugün Malatya’nın üzerinde yürüyen herkes, binlerce yıllık geçmişin izlerini taşıyan topraklara basıyor.
Aslantepe’nin taşları, hala binlerce yıl öncesinin seslerini fısıldıyor.
Ve Malatya, sadece bir şehir değil, tarihin kendisi olmaya devam ediyor.
⸻
Son
İlginizi Çekebilir