© Malatya Time

İsra ve Miraç

Dünya ve ahiretin efendisi, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (sav), hayatının en sıkıntılı ve hüzünlü günlerini yaşıyordu. Zira çok sevdiği amcası Ebu Talib ve muhterem eşi Hazret-i Hatice validemiz vefat etmişti. Hem Resulullah (sav) Efendimiz, İslam’ı anlatmak için gittiği Tâif’ten üzgün dönmüştü. Müslümanlara yapılan baskılar, zulümler ve işkenceler dayanılmaz hale gelmişti. İşte böyle bir zamanda Cenab-ı Hak, Habîbine İsra ve Mirac mu’cizelerini ihsan buyurdu.

İsra Mucizesi; Resul-i Ekrem (sav)’in gecenin az bir vaktinde Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alınıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesini ifade eder. Mirac Mu’cizesi ise; O Zat-ı Ekrem (asm)’ın aynı gece Mescid-i Aksa’dan semalara, ulvi âlemlere, Sidretü’l-Münteha’ya ta Kab-ı Kavseyn Makamı’na yükselişini ve lâ zamânî, lâ mekânî ve lâ keyfî bir surette Allah’ın manevi huzuruna kabul edilişini ifade eder. Hicretten yaklaşık bir buçuk yıl evvel vukua gelen İsra ve Mirac mu’cizeleri, İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre ruh ve cesed ile beraber ve Hazret-i Peygamber (sav) uyanık iken gerçekleşmiştir.

İsra Mucizesi, Kur’an-ı Kerim’de İsra Sûresi’nin 1. âyet-i kerîmesinde sarâhaten; Mirac Mu’cizesi de Necm Sûresi’nin 1-18. âyet-i kerîmelerinde işâreten bildirilmiştir. Keza Resul-i Ekrem (sav)’in pek çok hadîs-i şerîfinde İsra ve Mirac mu’cizeleri beyan buyrulmuştur. Bu iki mu’cize kısaca şöyle gerçekleşmiştir:

Cebrail (as), izn-i İlahi ile Resul-i Ekrem (asm)’ı Kâbe-i Muazzama'nın Hatim denilen mevkiinden veya Ümm-ü Hânî (ra)’nın Kabe'nin çevresinde bulunan evinden alarak Burak denilen bir bineğe bindirip Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya getirdi. Cenab-ı Hak, o gecede bütün peygamberlerin, velilerin ve bütün geçmiş ve gelecek mü’minlerin ruhlarını Kuds-i Şerif’te topladı. Resul-i Ekrem (asm), onlara imam olup iki rekât namaz kıldırdı. Daha sonra Burak’a binerek o cemaat-i azime ile beraber mi’rac yolculuğuna çıktı. Semavat âleminde peygamberlerle görüştü. Resul-i Ekrem (sav), Hazret-i Cebrail (as) ile miraca çıkarken, Sidretü’l-Münteha’ya geldiklerinde Cebrail (as), O Zat-ı Ekrem (asm)’a dedi ki: “Benim çıkacağım yer buraya kadardır. Daha ileri gidemem.” Bundan sonra O Zat-ı Ekrem (asm), Refref’e bindi, yalnız başına yola devam etti. La mekânî, lâ zamânî ve lâ keyfî bir surette Cenab-ı Hakk’ın cemaliyle müşerref oldu. Selam yerinde اَلتَّحِيَّاتُ الْمُبَارَكَاتُ الصَّلَوَاتُ الطَّيِّبَاتُ لِلّٰهِ deyip bütün mevcudatın ibadet ve tesbihlerini Allah’a takdim etti. Cenab-ı Hak da اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ وَرَحْمَةِ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ  diyerek, Hazret-i Peygamber (sav)’in selamına mukabelede bulundu. Resulullah (sav) Efendimiz yine, اَلسَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللّٰهِ الصَّالِحِينَ diyerek Cenab-ı Hakk’ın selamını aldı. Bu manzarayı uzaktan seyreden Cebrail (as), اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ dedi. O gece Allahu Teala mü’minlere üç ihsanda bulunmuştur. Beş vakit namaz, Bakara Suresi’nin son ayetleri ve Allah’a şerik koşmayanların, günahlarının affedileceği müjdesidir.

Resulullah (sav), miraç gecesinin sabahında miracını Kureyş’e haber verdi. Mekke müşrikleri O’nu yalanladılar. Büyük bir şaşkınlıkla çeşitli sorular sormaya başladılar. “Vallahi, bu şaşılacak ve inanılmayacak bir şey!” diyerek Hazret-i Ebu Bekir’e geldiler ve  “Ya Eba Bekir! Senin arkadaşın bu gece Kudüs’deki Beytü’l-Makdis’e gittiğini, orada namaz kılıp göklere yükseldiğini daha sonra Mekke’ye döndüğünü söylüyor. Bu işe sen ne dersin?” diye sorduklarında Hazret-i Ebu Bekir (ra) onlara şu cevabı verir: “Vallahi, eğer bunu O söylüyorsa mutlaka doğrudur, inanırım ve tasdik ederim. Zira O, hak olandan başka bir şey söylemez.”

Evet, her Müslüman inanır ve tasdik eder ki; Allah (cc), Habib-i Edib’ine, pek çok mu’cizeler ihsan ettiği gibi; İsra ve Mirac mu’cizelerini de ihsan etmiştir. Bu mucizeleri kabul etmek, imanın bir gereğidir.

Bu vesile ile Mirac gecenizi tebrik eder, Alem-i İslam hakkında hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

 

(Semendel Yayınlarından Telvihat-ı Tis’a ve Şerhi adlı eserden alınmıştır.)
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER