Keşke Rüya Olmasaydı – 2. BÖLÜM
YAZI DİZİSİ(Atilla Kantarcı’nın yazısından ilhamla…) Hüccetullah Hakder
GEÇMİŞTEN GELECEĞE MALATYA: KÜLTÜR VE KİMLİK KORUNARAK YENİDEN İNŞA EDİLDİ!
Malatya’nın sokaklarında yürüyorum… Ama bu, bildiğim Malatya değil.
Şehrin her köşesi tarihle iç içe, kültürel miras özenle korunmuş. Akpınar’da, 1730’da inşa edilen Kapalı Çarşı’nın küçük bir örneği yapılmış. Dükkanlar, ince taş işçiliğiyle süslenmiş. Esnaf, dedelerinden kalan geleneği yaşatıyor, içeri giren her müşteriye “Hoş geldiniz” derken gözleri gülüyor.
Ve en şaşırtıcı olanı ne biliyor musunuz?
Yeni Malatya inşa edilirken şehrin ruhu yok olmamış!
Geçmişimiz silinmemiş, beton kuleler arasında kaybolmamış. Şehrin kalbinde, eski Malatya’nın izleri hâlâ yaşıyor. Sadece binalar değil, hafızamız da ayakta kalmış.
Eski Çınarlı Camii, tıpkı 1627’de Darüssade Ağası İsmail Ağa tarafından yaptırıldığı gibi, aslına uygun şekilde inşa edilmiş. Camiyi gölgede bırakan, siluetini bozan o devasa iş merkezleri mi? Onlar artık yok! Caminin tüm ihtişamı ortaya çıkmış, avlusunda insanlar huzurla oturuyor.
Yetkililer, tarihe saygı göstermiş, şehir kimliğini yaşatacak projeler geliştirmiş.
1900’lü yılların başında yaptırılan Şirket Hanı’nın küçük bir replikası bile inşa edilmiş. Eskiden olduğu gibi, burada tacirler, tüccarlar buluşuyor. Malatya, bir alışveriş merkezi şehri değil, kültürün ve ticaretin iç içe geçtiği bir medeniyet merkezi olmuş.
İşte böyle bir Malatya hayal etmişiz…
Bizi biz yapan değerleri koruyan, sadece “yeniden inşa eden” değil, şehrin ruhunu yaşatan bir anlayış…
Ama bir an duruyorum…
Gözlerimi kısarak etrafa bakıyorum…
Tarihi caminin önünde yükselen, onu gölgeleyen çirkin beton blokları görüyorum.
Kapalı Çarşı’nın yerinde koca bir enkaz, taş işçiliğinden eser kalmamış.
Şirket Hanı’nın replikası mı? Hâlâ proje aşamasında, kağıt üzerinde…
Keşke rüya olmasaydı.
(Devam edecek…)
İlginizi Çekebilir