© Malatya Time

Lâ İlâhe İllallah’ın Sırrı: Bediüzzaman Neden Doksan Dokuz Kere Okurdu?

Bir kelime… Lâ İlâhe İllallah.

Ama sadece bir kelime mi?

Bediüzzaman Said Nursi’ye göre değil. Ona göre bu, sadece bir zikir değil, âlemler arası bir yolculuğun kapısıydı.

Üstad, sabah namazından sonra doksan dokuz kere “Lâ İlâhe İllallah” zikrederdi. Ancak bunu bir tekrar gibi düşünmeyin. Bu, bir hâlin ifadesiydi.

Peki neden doksan dokuz?

Çünkü doksan dokuz esma-i hüsnanın tecellisine açılan bir anahtardı bu. Her bir “Lâ İlâhe İllallah” ile insan, Allah’ın bin bir ismini seyrediyor, kalbinin derinliklerinde bir hakikat yolculuğuna çıkıyordu.

İmam-ı Rabbânî ve Gavs-ı Geylânî de aynı yolu takip ediyordu. Bir dakika içinde yerden göğe, gökten yere kadar bütün ilahi isimlerin sırrına mazhar oluyorlardı.

Burada sorulması gereken asıl soru şu:
Biz de bunu hissedebiliyor muyuz?

Namazdan sonra çekilen tesbihat, sıradan bir tekrar mı bizim için? Yoksa, o hakikati yaşamanın bir vesilesi mi?

Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi, namaz kılmak başka bir şeydir; namazın sırrına ermek ise bambaşka…

Bu zikri sadece dilimizle mi söylüyoruz, yoksa kalbimizde mi yaşıyoruz?

Kalp ehli mi olacağız, yoksa sadece bir kalıp taşıyıcısı mı?

İşte gerçek mesele bu…

Allah, bu sırra erişenlerden eylesin. Âmin.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER