Malatya'da çok büyük bir cinayet işlendi!..
ÖZEL HABERMalatya’da müteahhitlik yapan mimardan çarpıcı sözler işittik. İşte o sözlerden bir kaçı: “Beton firmalarının çimentodan kısarak kimyasallarla beton mukavemetini artırmaya çalıştıklarını düşünüyorum.” “Gölcük’teki 1999 depremine kadar Malatya, ikinci derece deprem bölgesiydi. Gölcük depreminden sonra Malatya’nın da birinci derece deprem bölgesinde olduğu ortaya çıktı.” “Deprem bölgesinde 10 katın üzerine izin vermek bir cinayettir. Maalesef bu cinayet Malatya’da işlendi. 18-20 katlı binaların tamamı yıkıldı.”
Malatya’da müteahhitlik yapan aynı zaman mimar da olan bir haber kaynağımız, birinci derece deprem bölgesi statüsüne alındıktan sonra bölgedeki herkesin 8-9 şiddetinde depreme dayanıklı bina yapmaya başladığını söyledi. Yaşanan depremlerin ise hiç kimsenin beklemediği bir şiddette olduğunu belirten haber kaynağımız, “Ben de müteahhitlik yapıyorum. Aynı zamanda mimarım. Yaptığımız binaları 8-9 şiddetine dayanacak şekilde yaptık. Yaşadığımız depremin ölçüsü 7,7’dir. Şiddeti ise 11’dir. Haliyle burada devletin de beklentilerinin üzerindeki yıkım gücüne sahip bir deprem yaşandı. Beklenilenin çok çok üzerinde bir depremden bahsediyoruz. Hesap edilenin 3-4 katı büyüklüğünde depremler bunlar. Müteahhitleri, yapı denetimcileri ve belediye görevlilerini tutuklamanın şu an için yanlış olduğunu düşünüyorum. Yıkımların sebeplerini tespit etmeden, delillendirmeden tutuklamayı doğru bulmuyorum. Ayrıca, 2010’dan sonra yapılan binaların tamamı yapı denetim sistemiyle yapılıyor. Bu sistemde müteahhit istese de yanlış bir şey yapması mümkün değil. Özellikle Malatya’daki yapı denetim sistemi de çok iyi çalışıyor. Projedeki en küçük bir değişiklik bile kabul edilmiyor. Mesela projede 16’lık demir varsa, müteahhit o demiri 14’lük olarak kullanamaz. Yapı denetiminden geçmez o proje.” ifadelerini kullandı.
İKİNCİ DERECE DEPREM BÖLGESİNE GÖRE İZİNLER VERİLMİŞTİ...
Malatya’nın Gölcük depreminden önce ikinci derece deprem bölgesi olduğunun altını çizen mimar, “Gölcük’teki 1999 depremine kadar Malatya, ikinci derece deprem bölgesiydi. Gölcük depreminden sonra Malatya’nın da birinci derece deprem bölgesinde olduğu ortaya çıktı. Haliyle o tarihten önce yapılan binaların depreme dayanaklılık hesaplamaları da ikinci derece deprem bölgesine göre yapılmıştı. Ona göre izinler verilmişti. Size hesaplamayla ilgili bir örnek vereyim, ikinci derece deprem bölgesinde bir metrekareye kullanılan demir miktarı 20 kiloysa, birinci derece deprem bölgesinde metrekareye 35-40 kilo demir döşenir. Geçtiğimiz günlerde, mühendis olan bir arkadaşım, gözaltına alındı. Kendisi, Malatya’nın ikinci derece deprem bölgesi olarak bilindiği dönemde bir projeye imza atmış. O projedeki bina, bu depremde yıkıldı. Kendisini gözaltına aldılar. Bu arkadaşım devlet tarafından belirlenen kriterlere göre hazırlanmış projeye imza atmıştı. Devletin dahi bilmediği bir şeyi, mühendis nereden bilsin? Bütün deliller ortaya konulsun. Her şey ortaya çıksın ondan sonra sorumluluğuna göre kim ne ceza alacaksa yine alsın.” şeklinde konuştu.
SIKINTI BETONDA OLABİLİR…
Haber kaynağımıza, “Yan yana ve aynı zamanda yapılmış binaların biri yıkılıp diğeri yıkılmıyor. Bunun sebebi nedir?” diye sorduğumuzda “Benim şahsi fikrim, beton mukavemetlerinin sıkıntılı olduğu yönündedir. Bakın son 1 yılda çimento fiyatı 20 liradan, 100 liraya çıktı. Beton firmalarının çimentodan kısarak kimyasallarla beton mukavemetini artırmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Sorun olduğunu düşündüğüm yer betondur. Tabii bu da laboratuvarlar tarafından ortaya çıkarılacak bir şeydir. Alınan numunelerde yapılacak analizlerle çözümlenebilecek bir durum.dan bahsediyorum. Numuneler incelenir, yıkımın sorumlusu bulunur” şeklinde bir cevap aldık.
CEMAL AKIN’A HAKSIZLIK YAPILIYOR!..
“Malatya’daki yıkımın hayli fazla olduğunu, bunun çıkılan katların çokluğundan da kaynaklandığını söyleyenler var. Sizin görüşünüz nedir?” şeklindeki sorumuza, “Deprem bölgesinde 10 katın üzerine izin vermek bir cinayettir. Maalesef bu cinayet Malatya’da işlendi. 18-20 katlı binaların tamamı yıkıldı. Bostanbaşı bölgesi en çok eleştirinin olduğu bir bölge. Cemal Akın’ı suçlayanları görüyorum. Cemal Akın’ı tanımam. Kendisini sevdiğim de pek söylenemez. Ancak burada Cemal Akın’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla Boştanbaşı’nın imar planı Kenan Aydoğan döneminde villa olarak planlanmıştı. Yahya Okan zamanında imar planı çalışması başlatıldı. O çalışma bitmeden Hasan Aydoğan seçimi kazanarak göreve geldi. O plan Hasan Aydoğan döneminde çok katlı hale getirildi. O zaman Malatya Büyükşehir statüsünde değildi. Belde belediyelerinin kendileri imarı planlıyordu. Dolayısıyla İl Belediye Başkanı Cemal Akın olsa da, onun bir dahli yoktu. Tamam kendisinin orada yeri vardır ama imar planının hazırlanmasına bir dahlinin olduğunu düşünmüyorum. Bununla ilgili, hukuki olarak Cemal Akın’ın hiçbir alakası yoktur.” diyerek cevap verdi.
İlginizi Çekebilir