Murat ÇETİN / Dönen Masa, Geri Çağrılanlar
ÖZEL HABERMurat ÇETİN yazdı.
Malatya siyasetinde masa dönüyor, oturanlar değişiyor gibi görünüyor. Ama perde arkasına bakıyorsunuz: Aynı isimlere dönmek için yalvarılıyor. Namık Gören yerinde. Ama gitmesini isteyenler, “Nuh Boyraz’dan ümit kesildi” diyerek Ahmet Çakır ve Hakan Kahtalı’ya çağrıda bulunuyor.
“Ne olur masaya geri dönün!” diye sesleniyorlar. Sanki onlar yoksa bu masa dağılacak. Ama işin tuhafı şu: Bu isimler masadan hiç kalkmadı ki! Sadece sandalyeleri biraz geri çektiler.
Ahmet Çakır… İl Başkanıydı, belediye başkanı oldu, milletvekili oldu.
Hakan Kahtalı… İl Başkanıydı, milletvekili oldu.
Şimdi dönüp dolaşıp yine bu isimlere umut bağlanıyor. Peki, yeni bir yüz nerede? Farklı bir fikir? O da yok. Masa dönüyor, ama aynı sandalyeler dolduruluyor.
Hani Malatya İl Teşkilatı bir okuldu?
Hani buradan yeni siyasetçiler çıkardı?
Ama gerçek şu: Değişen sadece sıralama. Masanın nimetlerini paylaşanlar hep aynı. Afiyet olsun, Malatya siyaseti!
Sergerdan Malatya: Haritasızlık Sanatı
Malatya… Haritasız bir şehir. Mukaddemi tasavvuri! Bizde yok. Yani bir şeyi yapmadan önce düşünmek. Malatya’da onun yerine ne var? “Yap gitsin, sonra düşünürüz” modeli. Yol yapıyoruz, nereye bağlanacağını sonra düşünüyoruz. Sanayi kuruyoruz, yatırımcıyı sonra arıyoruz. Pusula mı? Yok. Harita mı? Hiç yok. Ama bolca sergerdanlık var.
Hüccetullah Hakder’in dediği gibi: “Sergerdan mıyız?” Evet. Malatya tam bir sergerdanlık başkenti. Şehri yönetenlerin bir planı yok. Millet zaten rüzgarın insafına kalmış. Rüzgar sanayiden yana esse sanayi konuşuyoruz, karmaşaya dönse karmaşayı.
Peki bu işin sonu? Belki sanayisiyle parlayan bir yıldız oluruz. Ama büyük ihtimalle yönsüzlüğün haritasını çizen bir şehirde kayboluruz. Haritamız yok ama umut fakirin ekmeği. Yiyin gari!
Churchill’in Kaşığı ve Malatya’nın Karavanası
Churchill bir gün askerlerin karavanasına gider, kaşığı daldırır ve bir yudum alır. Yüzünü buruşturarak sorar: “Bu çorba mı?” Meğer bulaşık suyuna denk gelmiştir. Churchill kaşığı bırakır, bir daha da karavanaya dönüp bakmaz. Sami Bey ise başka bir yol seçti. Karavanaya razı oldu. Üstelik bulaşık suyuna “çorba” deyip bize de ikram etti.
Borçlar mı? Büyük.
Ödendi mi? Söyleniyor.
Ama biz hâlâ tadına bakıyoruz: Çorba mı, yoksa bulaşık suyu mu?
Malatya halkı, deprem yıkıntılarının kalkmasını, borçların çözülmesini beklerken karavananın başında hikâye dinliyor. Churchill, bulaşık suyuna “çorba” demedi. Ama Sami Bey, o suyu çorba gibi sunmaya devam ediyor.
Biz Malatyalılar hâlâ o karavananın başında bekliyoruz. Çorba mı çıkacak, yoksa başka bir hikâye mi? Tadına bakmadan anlamak zor. Şifa olsun, Malatya!
...
İlginizi Çekebilir