© Malatya Time

Murat ÇETİN / Mücadele arenaları: Tartışma meclislerinde doğru neden kayboldu?

Murat Çetin yazdı: Tartışma meclislerinde doğru neden kayboldu? Alimlerin çekişmeleri ümmetin birliğini nasıl zayıflattı? Ders çıkarılması gereken tarihi bir gerçek…

 

(“Mezhepler, Kitaplar ve Ümmetin Kırılma Noktaları: 5 Asırda 5 Büyük İhmal” yazı dizisinin ikinci bölümü)

Tarih sayfaları bize ne söylüyor? Müslümanların ilim meclisleri, İslam’ın yükselmesi için mi kuruldu yoksa birbirlerini alt etmeye çalışanların arenasına mı dönüştü? İşte bu soruya cevap aramak gerekiyor. Çünkü o meclislerde kaybeden sadece alimlerin fikir birliği değildi; ümmetin ortak değerleri de bu çatışmaların gölgesinde unutuldu.

Tartışma meclislerine baktığınızda, sadece Müslüman alimleri görmezsiniz. Yahudi hahamlar, Hristiyan papazlar, Hindu bilginler… Müslüman alimlerle aynı masaya oturmuşlar; hatta kimi zaman onları köşeye sıkıştırmışlardır. Peki neden? Çünkü Müslümanlar, birbiriyle uğraşırken onların oyunlarını görememiştir. Birbirlerine üstün gelmek isteyen alimler, ortak bir hedef belirlemek yerine farklılıkları derinleştirmiştir. Bunun sonucu mu? İnanç zayıflamış, ümmet yara almıştır.

Tartışmalar ilmin yükselişi mi, düşüşü mü?

Bu tartışma meclisleri, adı tartışma olsa da gerçekte bir fikir arenasıydı. Ancak fikir alışverişi değil, fikir kavgaları yapıldı. Alimlerin birbirini alt etmeye çalıştığı bu ortamda, doğruyu savunmak yerine güç mücadelesi ön plana çıktı. Doğrular tartışılırken birlik unutuldu. Bu arenalarda bir Yahudi hahamının ya da bir Hristiyan papazının galip gelmesi, sadece bir tartışma galibiyeti değildi; ümmetin kaybıydı.

Bugün dönüp baktığımızda, bu meclislerde kaybedilenin ne olduğunu daha iyi görebiliriz. Müslümanların fikir birliğini korumak yerine, birbirlerini eleştirdiği her tartışma düşmanlara cesaret verdi. Yahudi ve Hristiyan bilginler, Müslümanların zayıf noktalarını öğrendi ve kullandı.

Devlet adamları ne yaptı?

Peki ya idareciler? O dönemlerde devlet adamlarının bu duruma müdahale etmesi gerekmez miydi? Bir lider çıkıp “Ey alimler! Aranızdaki ayrılıkları bırakın ve Kur’an’ın ışığında birleşin” diyebilirdi. Ama ne yazık ki böyle bir çağrı yapılmadı. Devlet adamları bu çatışmalardan fayda sağlamayı tercih etti. Alimlerin parçalanmışlığı siyasetçilerin işine geldi.

Bugün ne öğreniyoruz?

Bu tartışmaların bizlere bıraktığı ders açık; doğru, çatışmanın değil; iş birliğinin meyvesidir. Eğer alimler farklılıklarını zenginlik olarak görmüş olsaydı, bugün çok farklı bir İslam medeniyetinden bahsediyor olurduk. Ama geçmişi suçlamak yetmez. Bugün aynı hataları tekrarlıyor muyuz? Fikir ayrılıklarını, ümmeti bölmek için mi kullanıyoruz yoksa farklılıklarımızı zenginleştirici bir unsur olarak mı görüyoruz?

Bir sonraki bölümde İslam yönetim anlayışını derinden etkileyen saray cariyelerinin Müslüman ümmeti nasıl zayıflattığını konuşacağız. Adalet, cariyelerin gölgesinde nasıl kayboldu; bu konuyu ele alacağız.

KAYNAK: DİRİLİŞ POSTASI GAZETESİ 

LİNK: https://www.dirilispostasi.com/mucadele-arenalari-tartisma-meclislerinde-dogru-neden-kayboldu

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER