© Malatya Time

Prof.Dr. Fikret BİRDİŞLİ / Doğal felaketle değil, sosyal felaket sonucu ortada kalan orta hasar yaşamlar!

Prof.Dr. Fikret Birdişli yazdı.

6 Şubat'tan bu yana nizamımız, düzenimiz bozuldu, huzurumuz kalmadı. Basında umutsuzluk nedeniyle hayatına kıyanların haberleri yer alıyor. Acaba bütün bunların müsebbibi deprem mi? Ünlü bir âlim ve düşünür olan Bediüzzaman Fatiha suresini tefsir ederken şöyle bir cümle kurmuş: “Kâinattaki nizam ancak hakaik-i nisbiyeden doğmuştur”. Bunun bugün ki sorunumuzla bir ilgisi var mı? Var. Şöyle ki:

Hakaiki-i hakikiye temel nitelikler, hakaik-i nisbiye ise göreceli yani karşılaştırmalı özellikler demektir. “Bir zatın hakaik-i hakikiyesi 7 ise, hakaik-i nisbiyesi 700’dür” diyor aynı eserinde. Yani insan olmanın ortak nitelikleri el, ayak, göz, kulak, kol bacak gibi herkesi tarif eden özelliklerdir. Bu genel ve ortak özellikleri taşımakla diğer canlılardan ayrılarak insan grubuna dâhil oluruz. Fakat insanları birbirinden ayıran yani Ahmet’i Mehmet’ten ayıran, başka bir ifade ile Ahmet’i Ahmet, Mehmet’i Mehmet yapan özellikler ise ortak özelliklerden değil, bir birine kıyasla ortaya çıkan göreceli özelliklerden kaynaklanır. Uzun olmak, yakışıklı olmak, şişman ya da zayıf olmak, bilgili-cahil olmak, sanatkâr veya uzman olmak gibi nitelikler hakaik-i nisbiyedir. Tüm insanların ortak özellikleri kategorik olarak mesela yedi olsa, bireyi ortaya çıkartan özellikler yedi yüzdür. Şimdi buna göre kâinat her insanı birbirinden ayır eden özel niteliklerin hayata yansımasıyla ayakta duruyor, yani yaşam bu sayede bir işbirliği, vazife taksimi halinde ilerliyor. Bu öz niteliklerin kazanılmasında ve gelişmesinde ise eğitimin büyük bir yeri ve önemi var. 

Mesela üniversitenin kapısına gelen eğitilmeye hazır bireylerin dört sene içinde mühendis, doktor, fizikçi, kimyacı, felsefeci olarak diğerlerinden ayrılmalarını eğitim sağlıyor. Fakat yönlendikleri alana liyakati olmayanların başarısız olarak gruptan çıkartılması ve başka bir alana yönlendirmeleri gerekirken, eğitim sistemimiz sayesinde örneğin tıbbı kazanan herkesi eninde sonunda doktor, mühendisliği kazanan herkesi de nihayetinde mühendis olarak mezun ediyorsanız işte kıyamet burada kopmaya başlayacak demektir. 

Biraz daha açalım. Mühendislik Fakültesinde dördüncü sınıfta yer alan 50 öğrencinin hemen hepsini mezun ettiniz. İçinde mühendisliğin tüm gereklerini öğrenen de var, iteleye kakalaya kapıya gelen de var. Fakat diploma verince herkesi eşitlemiş oldunuz. Hepsi piyasaya mühendisim, doktorum diye çıktı. Derdim var diye on uzmana başvursanız hepsinden de farklı şeyler dinliyorsunuz. Deprem bölgesindesiniz eviniz defalarca kontrol edildi, her gelen başka bir şey söyledi. Şaşırdınız değil mi? Şaşırmayın bunu biz sağladık. Hastasınız, doktora gittiniz, birinin verdiği tedavi sizi daha kötü etti, diğerine gittiniz bambaşka şey söyledi. Kızmayın müsebbibi kendimiziz. Bir gün gelip öyle veya böyle mezun ettiğimiz bu kişilerin önüne geleceğimizi hesap etmedik değil mi?

...

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ. 


 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER