© Malatya Time

Sessiz Kahraman – Recai Kutan’ın İzinde

Belgesel Yazısı – 4. Bölüm: Milli Görüş’ün Liderlerinden Biri Olarak Recai Kutan Recai Kutan, Milli Görüş hareketinin en önemli liderlerinden biri olarak Türkiye siyasetinde iz bıraktı. Bu bölümde, Erbakan Hoca ile birlikte verdiği mücadeleler, hükümette yaşadığı zorluklar ve Türkiye’deki siyasi değişimlere karşı duruşunu detaylarıyla ele alıyoruz.

 

Milli Görüş Hareketi’nde Recai Kutan’ın Yeri

Recai Kutan, Türkiye siyaset sahnesine adım attığında, Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Görüş hareketinin önemli isimlerinden biri olarak öne çıktı. Mühendislik alanındaki başarıları ve DSİ’de edindiği tecrübeler, Kutan’a teknik bilginin ötesinde bir vizyon kazandırmıştı. Ancak onu asıl öne çıkaran, Milli Görüş hareketinin köklü ideallerine olan sadakati ve liderlik kabiliyetiydi.

Milli Görüş, Türkiye’de manevi değerlere dayalı bir toplum ve adalet anlayışını savunan bir hareket olarak, Erbakan Hoca’nın önderliğinde, siyasetin içinde kendine sağlam bir yer edindi. Kutan, bu hareketin stratejik adımlarını planlayan, projelendiren ve saha uygulamalarında yer alan bir isim olarak, Milli Görüş’ün teknik ve ideolojik temellerinin güçlenmesine katkı sağladı.

Necmettin Erbakan ile Siyasi Yolculuk

Kutan, Erbakan’ın yanında hem bir yol arkadaşı hem de güvenilir bir danışmandı. Erbakan’ın liderliğinde kurulan Milli Selamet Partisi (MSP) ve ardından Refah Partisi’nin (RP) ideallerini benimseyerek, Türkiye’nin kalkınması ve toplumun refahı için ortak mücadele verdi. Kutan, birçok kritik dönemde Erbakan Hoca’nın yanında yer alarak, Milli Görüş’ün halk arasında kök salmasına büyük katkı sağladı.

Refah Partisi’nin yükselişinde, Kutan’ın mühendislikten gelen somut çözüm önerileri önemli bir rol oynadı. Toplumsal kalkınma için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, tarımsal projelerin desteklenmesi ve bölgesel kalkınma projeleri gibi konularda Kutan, partinin en önemli stratejistlerinden biriydi. Siyasetin yalnızca söylemlerden ibaret olmadığını, somut projelerle halkın refahına doğrudan dokunmak gerektiğini savunuyordu.

28 Şubat Sonrası Mücadele: Fazilet Partisi ve Saadet Partisi

1997 yılındaki 28 Şubat süreci, Refah Partisi’nin kapanmasına ve Erbakan Hoca’nın siyasi yasaklı hale gelmesine neden olmuştu. Bu dönemde, Milli Görüş hareketi en büyük sınavlarından birini verdi. Erbakan Hoca’ya getirilen yasak sonrası, hareketin yeni lideri olarak Recai Kutan öne çıktı. O, Milli Görüş’ün davasını ve inançlarını savunmak için Fazilet Partisi’ni kurdu.

Fazilet Partisi, Recai Kutan’ın liderliğinde, 28 Şubat’ın baskıcı atmosferine rağmen Türkiye’nin dört bir yanında teşkilatlanmayı başardı. Kutan, Fazilet Partisi’nin genel başkanı olarak, hem partinin ideallerini korumaya hem de Türkiye’nin demokratik değerlerini savunmaya devam etti. Bu süreçte yaşadığı en büyük zorluk, Milli Görüş’ün içindeki ayrışmalar ve partinin kapatılması oldu.

Fazilet Partisi’nin kapatılmasının ardından, Saadet Partisi’ni kurarak, Milli Görüş bayrağını taşımaya devam eden Kutan, yine hareketin ideallerinden taviz vermeden, inançla yoluna devam etti. O, Saadet Partisi’nin genel başkanı olarak, parti içindeki bölünmelere ve yeni oluşumlara karşı Milli Görüş çizgisini korumaya özen gösterdi. Recai Kutan, her ne olursa olsun, “Hakkın ve adaletin yanında olmak, bir liderin en temel görevidir” diyerek duruşunu sürdürdü.

Siyasi Yasaklar ve Halkla Bütünleşen Bir Lider

Recai Kutan’ın siyasi yasaklarla karşılaştığı dönemler, onun halkla daha da bütünleşmesine vesile oldu. Halkın içine giren, onların sorunlarını dinleyen ve dertlerine çözüm arayan bir lider olarak Kutan, Anadolu’nun her köşesinde sevgi ve saygıyla karşılandı. Bu süreçte, hem Türkiye’nin demokratik değerlerini savunmaya devam etti hem de Milli Görüş davasının geleceği için mücadele etti.

Siyasi yasaklar ve baskılar, onu yıldıramadı. Aksine, Kutan, bu zorlukları birer meydan okuma olarak kabul etti. O, bir lider olarak halkıyla aynı sofrayı paylaşmanın, onların sorunlarına ortak olmanın, gerçek bir liderin en büyük görevi olduğunu savunuyordu. Her mitingde, her toplantıda halkına “Adaletin ve hakkın savunucusu olmak için buradayız” diyerek seslendi.

Milli Görüş İlkelerine Sadakat

Kutan, hayatının her döneminde Milli Görüş’ün temel ilkelerine bağlı kaldı. Onun için, bu hareket sadece bir siyasi organizasyon değil, aynı zamanda toplumun manevi değerlerini koruma ve adaletin tesis edilmesi için bir dava idi. Kutan, Erbakan Hoca’nın kendisine emanet ettiği bu davayı, her zorluğa karşı savunmaya devam etti.

Saadet Partisi’nin başında olduğu dönemde, Türkiye’nin siyasi atmosferi büyük değişimler yaşarken, Kutan, Milli Görüş’ün köklerinden sapmadan, bu değişime ayak uydurma çabasındaydı. Hem gençlere hem de tecrübeli siyasetçilere örnek olacak bir liderlik sergileyerek, Milli Görüş’ün ilkelerini yaşatmayı başardı.

Bir Sonraki Bölümde
Beşinci ve son bölümde, Recai Kutan’ın emeklilik yıllarındaki çalışmaları, Malatya’ya olan sevgisini ve Türkiye’ye dair geleceğe yönelik vizyonunu ele alacağız. Kutan’ın bıraktığı mirasın ve Türkiye siyasetine kattığı değerlerin nasıl hatırlandığını inceleyeceğiz.

Yazan: Murat Çetin

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER