Suat GÜLŞEN / Bizim Berber
ÖZEL HABERSuat GÜLŞEN yazdı...
Geçenlerde berbere gittim. Saç tıraşı olurken beyaz saçlarım dökülünce örtüye, bir zamanlar sim siyah olan saçlarım geldi aklıma. Yaşlanınca insan hep çocukluğunu, gençliğini mi anıyor ne! Sonra, o zamanın berber dükkânları canlandı gözümün önünde. Tecde berberinde hayal ettim kendimi.
Küçüktük. Berber koltuğuna oturduğumuzda boyumuz kısa kaldığı için, berber hemen bir tahta parçası uzatırdı koltuğun kolçakları üzerine. Oturunca bu tahtaya, kendimizi aynada görebilirdik. O zamanlar elektrikli makinalar yoktu. El makinası kullanılıyordu. Kaç numaraya vurduracaksak söylerdik. Yaz sıcaklarında sıfır veya bir numaraya kestirdiğimiz saçları, kışın üç numaraya vurdururduk.
El makinalarının ucuna takılan kesici tarakları numaralarına göre değiştirilirdi. Avucunda tuttuğu makine saplarını hızlı hızlı açıp kapayınca taraklar çalışır, saçlar dibinden kesilirdi. Bazen körelmiş makine uçları keserken saçımızı çeker, acıtırdı. Makine kafamızda dolaşır, çabucak biterdi tıraş. Pudraya batırdığı pamuğu ensemize vurdukça pudranın tozu burnumuza dolar, biraz da kolonya sürülünce kafamıza evin yolunu tutardık.
Seyyar berberler de vardı bir zamanlar. Elinde siyah, körüklü çantası ile köy köy, sokak sokak dolaşırdı. Nerede müşteri bulursa tezgâhı oraya açardı. Evde, eyvanda, bahçede, sokakta, cami duvarı önünde hiç fark etmez, hemen beyaz örtüyü geçirirdi boyuna. Tecde ilkokulunda okurken seyyar berber okula da gelir, öğrencileri toptan tıraş ederdi.
...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ.
İlginizi Çekebilir