© Malatya Time

Sümeyye ALAGÖZ / Şehrin Ruh Sağlığı Sorunlarını Uzmanlardan Dinliyoruz

6 Şubat depremlerinin ardından Malatya’daki ruh sağlığı sorunları uzmanlarca ele alındı. Deprem sonrası artan intihar vakaları, kayıplar ve belirsizlikle başa çıkmaya çalışan bireylerin yaşadığı psikolojik zorluklar üzerine yapılan değerlendirmede, psikoterapi desteğinin önemi vurgulandı. Psiko-eğitim, sosyal destek ve psikolojik yardımların iyileştirici etkileri üzerinde duruldu.


  6 Şubat depremlerinin şehirlerdeki izleri; zarar gören yapıları yıkmak ve yeni binalar yapmak marifetiyle silinmeye çalışılırken, insanların ruhlarında açılan yaralar ve oluşan derin izler, yaşanan toplumsal ve sosyal olaylardan anlaşıldığı üzere silinmemiş ve tazeliğini çok ciddi bir şekilde koruyor.

Biz bugün 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen birkaç ilden biri olan Malatya’yı ele alacağız. Depremin ikinci sene-i devriyesi yaklaşırken son dönemde sıklıkla karşılaştığımız intihar vakaları toplumun her kesiminde endişeye sebep olmuştur. Önceleri çok nadir karşılaştığımız öz kıyım vakaları son dönemde özellikle genç nüfusu tehdit etmektedir.
Artan sosyal ve toplumsal olaylar neticesinde sahaya iniyoruz ve şehrimizde deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunları ruh sağlığı uzmanlarıyla birlikte ele alıyoruz. 

Malatya’da ruh sağlığı alanında hizmet veren Mai Psikoloji, alanında uzman psikolojik danışmanların hizmet verdiği bir kurum. Şehrimizin sorunlarını birlikte ele alacağımız bu çalışmaya verdikleri destek için Sayın Betül Canpolat Doğan’a ve Zehra Canpolat Toksöz’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Öncelikle şunu sorarak başlamak istiyorum; 6 Şubat depremlerinden sonraki süreçte terapi odasında yoğun şekilde karşılaştığınız sorunlar/durumlar neler oldu?

Deprem bölgelerinde yetişkinler ve ergenlerle çalışırken sıkça gözlemlediğimiz psikolojik sorunlar, hem travmanın ani etkileri hem de uzun vadeli süreçlerden kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar, insanların bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi zorluklarla mücadele etmesine neden olmuştur. Depremden sonraki 1-1.5 yıllık süreçte, danışanlarımızda yoğun korku ve kaygı durumlarına sıkça rastladık. Birçok kişi deprem anını yeniden yaşıyor gibi hissetmekte, sürekli yeni bir deprem olacağına dair tedirginlik içinde yaşamaktadır. Öyle ki, binamızın sağlam ve yeni olmasına rağmen çevredeki binalardan endişe duyduğu için kapıdan dönen danışanlarımız oldu. Bu durum, ofisimizi taşımamıza neden olacak kadar etkiliydi.
Deprem sonrası güvende hissetmeme, uyku problemlerini de beraberinde getirdi. Kâbuslar, sık sık uyanma ve uykuya dalamama gibi şikayetler, danışanlarımız arasında oldukça yaygındı. Ayrıca birçok kişi, tüm fizyolojik tetkiklerini yaptırmasına rağmen bir neden bulunamayan çarpıntı, mide bulantısı, kas ağrıları ve baş ağrıları gibi somatik belirtilerle başvurdu.

En çok karşılaştığımız durumlardan biride deprem sonrasında ayrı yaşamak durumunda kalan çiftler veya kök ailesiyle bir arada yaşamak durumunda kalan çiftlerin yaşadığı ilişki sorunlarıydı.
Deprem, insanlara yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda maddi ve manevi anlamda da büyük kayıplar yaşattı. Yakınlarını, evlerini ve yaşam standartlarını kaybeden bireylerde yoğun yas sürecine tanık olduk. 

İnsanlar için en zorlayıcı duygular sizce nelerdi?

Kayıpların aniden ve travmatik bir şekilde gerçekleşmesi, yas sürecini daha karmaşık hale getirdi. “Neden ben kurtuldum?” ya da “Daha fazlasını yapabilir miydim?” gibi suçluluk duyguları, hayatta kalan birçok kişide derin bir etkide bulundu.
Deprem sonrası ortaya çıkan büyük belirsizlik, bireylerin tahammül sınırlarını ciddi anlamda zorladı. Gelecek planı yapamama ve yaşamın ne zaman normalleşeceğini bilememe duygusu, insanlar için zorlayıcı oldu. Bu süreçte, çaresizlik, umutsuzluk ve motivasyon kaybı gibi durumlarla sıkça karşılaştık.

Kayıp yaşayan bireylerle çalışırken sizin dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir?

Kayıplar yaşayan bireylerle çalışırken, duygularını ifade edebilecekleri güvenli bir alan sağlamak oldukça önemlidir. Yas sürecindeki bireylerin hissettikleri suçluluk, çaresizlik ya da öfke gibi duygularla baş edebilmeleri için, bu duygularını yargılanmadan ifade etmelerine imkân tanınmalıdır. Eğer bireyler kayıp sonrası günlük işlevlerini sürdüremiyor veya normal hayata dönmekte zorlanıyorsa, mutlaka psikoterapi desteği almaları önerilir.

...

YAZININ DEVAMI BURADA

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER