ZİRVE YAYINEVİÂ'NDE 85Â'NCİ DURUŞMA
ASAYİŞZirve YayıneviÂ'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesine ilişkin davanın 85Â'nci duruşması görüldü.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 85'nci duruşmaya davada azmettirici sıfatıyla yargılanan tutuklu sanık Hüseyin Yelki'nin Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadeler damgasını vurdu. Duruşma nedeniyle Malatya adliyesi önünde çevik kuvvet polisleri tarafından yoğun güvenlik önlemi alındı. Tutuklu sanıklar adliyeye cezaevi araçlarıyla getirildi. Zirve Yayınevi'nde öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanna Geske duruşmayı izlemek üzere koruma eşliğinde adliyeye geldi.
Duruşmaya, ikinci iddianameyle "terör örgütü yöneticisi" suçlamasıyla dahil edilen sanıklardan emekli orgeneral Hurşit Tolon ile tutuksuz sanıklar İlker Çınar ile Aykut Saka gelmedi. Diğer sanıklar Malatya eski Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Abdullah Atılgan, Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik, Adil Akçay, Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Hüseyin Yelki ise duruşmada hazır bulundu. Elbistan Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Varol Bülent Aral da video konferans sistemiyle duruşmaya katıldı.
EMRE GÜNAYDIN'A GÖRÜŞ İZNİ
Duruşma öncesi söz alan sanıklardan Emre Günaydın, cezaevinde kapalı görüş günü ve ziyaretçilerinin olması nedeniyle izin istedi. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, mahkeme heyeti ile bir görüşme yaparak, Günaydın'ın duruşmadan bağışık tutulma talebini kabul etti.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Musa Anter'in öldürülmesiyle ilgili dava dosyalarındaki, yayınevi cinayetlerine ilişkin istenen belgelerin mahkemeye ulaştığını ve dosyaya eklendiğini kaydetti.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Yelki'nin 3 Ekim'de mahkemeye cezaevinde ölümle tehdit edildiğine ilişkin dilekçe gönderdiğini, 4 Ekim'de cumhuriyet savcısına ifade verdiğini söyledi.
Duruşmaya verilen 10 dakikalık aranın ardından Mahkeme Başkanı Kısa, Yelki'nin savcıya etkin pişmanlık yasası çerçevesinde tanık olarak verdiği ifadeyi kendisine onaylatarak okudu.
“KORKUTMA AMAÇLI MİZANSEL YAPMIŞLAR”
Cezaevinde revir koğuşunda kaldığını kaydeden Yelki, “Revir koğuşunun kapısı 24 saat kapalı. Yan koğuşta kalan kişilerin, ‘Hüseyin Yelki Ermeni yanlısı. Bölücü ve öldürülmesi lazım. Komutanla görüştük' dediklerini duyduğunu ileri sürdü. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Yelki'ye “Komutan kim?” diye sordu. YelKi de Malatya İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger olduğunu iddia etti. İfade verme işleminin ardından tehdit eden kişilerden H.S'nin kendisine olayı şaka amaçlı mizansen olduğunu söylediğini kaydeden Yelki, psikolojik olarak etkilendiğini belirtti.
“BANYOYA GİTMEDİM”
Yaşadığı durum sonrası davayla ilgili bildiklerini tanık sıfatıyla anlatmaya karar verdiğini ifade eden Yelki, “Bu dilekçeyi verme nedenim kalmakta olduğum Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda can güvenliğimin bulunmaması nedeniyledir. Çünkü kalmakta olduğum revir koğuşunun 3'ncü odasında ben yalnız olarak bulunmaktayım. Yine bu odanın hemen yanındaki ikinci odada da S.Ş ve H.S isimli kişiler kalmaktadır. 29.09.2013 günü öğleden sonra bu kişilerin koridorda benim adımı zikrederek konuşmalarına şahit oldum. Bu konuşmaya göre S.Ş'nin H.S'ye, “Ben komutan ile görüştüm, Hüseyin Yelki'nin ölmesi lazım” dedi. Bunun üzerine H.S'de S.Ş'ye, “Kapısı 24 saat kapalı, nasıl olacak?” dedi. Bunun üzerine S.Ş, “Cezaevinde düşüp ölen yok mu? Zaten ayağı sakat, ayağı kaydı düştü deriz” dedi. Bu konuşmaları ben net bir şekilde duydum. S.Ş'nin beyanında geçen komutan aynı cezaevinde kalan Mehmet Ülger'dir. Bu konuşmalardan dolayı can güvenliğimin kalmadığını anladım. Hatta bu nedenle 30.09.2013 günü banyo günü olmasına rağmen özellikle banyoya gitmedim” iddiasında bulundu.
“DAVA SÜRECİNDE TEHDİDE MARUZ KALDIM”
Yelki, dilekçeyi vermesindeki bir başka amacın da yaşadığı pişmanlık olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Bu dilekçeyi dava kapsamında görüşmek istememin bir diğer nedeni de dava ile ilgili olarak bildiklerimi tanık sıfatıyla samimi olarak anlatmak istememdir. Ben yargılanmakta olduğum Zirve Yayınevi cinayetiyle ilgili olarak bildiklerini anlatmak istiyorum. Anlatmama nedenim dava sürecinde tehdide maruz kalmamdır. Bu zaman kadar bildiklerimi anlatmadığım için, olayın açıklığa kavuşmaması ve gerçek faillerin ortaya çıkmaması nedeniyle çok pişmanım. Duymuş olduğum bu pişmanlıktan dolayı bildiklerimi samimi olarak anlatmaya karar verdim.”
“FAZLASINI ANLATIRIM”
Elbistan Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Varol Bülent Aral, sanık Hüseyin Yelki'nin tanık sıfatıyla verdiği ifadeyle ilgili video konferans yoluyla açıklamalarda bulundu. Aral, “Hüseyin az söyledi, az konuştu, çok hafif geçti. Uygun imkanlar üretilir, güvenliğim sağlanırsa daha fazlasını anlatırım. Hüseyin Yelki kendini kurtarmak için es geçiyor. Benim kendimi kurtarmak gibi bir derdim yok” dedi.
“İNTİKAM ALACAKLAR”
Aral, davayla ilgili silahlı bir hesaplaşma olacağını öne sürerek, “Bu davayla ilgili silahlı bir hesaplaşma olacak. Savcı, hakim ve polislerden intikam alacaklar. İbrahim Tatlıses'e suikastın olacağını olaydan 3 gün önce söylemiştim. Bu davanın Ergenekon davasına bağlanacağını da önceden söylemiştim. Devlet, devletliğini gösterirse biz de vatandaşlığımızı yaparız. Ama söz konusu Bülent Varol Aral olunca bütün diller kesiliyor, kulaklar sağır oluyor. Benim bütün sülalem işkence görerek öldürüldü. Öldürülmek kanımız da var. Tanık koruma programından neden faydalanmıyoruz? İşin aydınlanmasını istiyorsa savcı ile görüşürüz. Yoksa benim bu dava ile benim bir ilgim kalmadı” iddiasında bulundu.
85'nci duruşmada daha sonra sanık Haydar Yeşil, ek savunma yapmaya başladı.
Duruşma sonrası Müdahil Avukat Erdal Doğan, gazetecilerin sorularını cevapladı. Doğan, sanık Hüseyin Yelki'nin verdiği ifadeyle ilgili olarak, “Etkinlik pişmanlıktan yararlanmaya çalışıyor. Dava için önemli bulduğumuz hususlar var. Tabi nihayetinde bizim çok ciddi bulduğumuz delillerde var. Ama Hüseyin Yelki'nin vermiş olduğu bu hususlar, bizim müdahil tarafı olarak ve iddia makamının aynı şekilde somut ve inandırıcı olarak bulduğu delilleri daha da inandırıcı ve somutlaşmış oldu. Yani davanın somut gerçeğe, maddi gerçeğe ulaşması için Hüseyin Yelki'nin verdiği ifadeler değerli olmuştur” dedi.
Elbistan Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Varol Bülent Aral'ın video konferans sistemiyle yaptığı açıklamaları da değerlendiren Doğan, “Yasa açık. Davaya etkili olabilecek ve maddi gerçeği ortaya koyabilecek delilleri sunması halinde herkesin hem tanık korumadan hem de etkin pişmanlıktan yararlanma olasılığı açık. Bu konuyla ilgili çeşitli ipuçları vererek, “ben biliyorum” havasına girmekten öte bu konudaki yasanın açıklığı veya amacına uygun olarak davranması, gerekirse bence oda yaralanır. Müdahil taraftan tanığın korunması konusunda da mahkemeden bir talepte oldu. Ama bu konuda diğer sanıklarında, tanık korumadan yararlanıp, yeniden bu delilleri pekiştirebilecek hususlar verirlerse, tabi ki yararlanabilirler” diye konuştu.
Dava'nın 86'ncı duruşmasına yarın 09.30'da başlayacak.
İlginizi Çekebilir