Bölüm 3: “Amerikan Rüyası ve Aşkın Zaferi”

Tayfun Selen, Amerika’ya adım attığında birçok zorlukla karşılaştı, ancak hiçbir zaman pes etmedi. Çalışkanlığı ve azmi sayesinde kısa sürede mimarlık ofisinde en alt seviyede de olsa bir iş bulmayı başarmıştı. Bu iş, Tayfun için sadece bir başlangıçtı. Bu süreçte, Türkiye’de bıraktığı nişanlısını Amerika’ya getirme hayali de onun için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Bu zorlu dönemde Tayfun, bir yandan Amerika’daki yeni hayatına uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan da Türkiye’deki nişanlısıyla olan ilişkisini canlı tutmaya çalışıyordu. Aralarındaki mesafe, birbirlerine olan bağlılıklarını sınarken, Tayfun her fırsatta nişanlısına kavuşmanın hayalini kuruyordu. Onu Amerika’ya getirmek için büyük bir çaba sarf etti. Nihayetinde, tüm engelleri aşıp nişanlısını Amerika’ya getirdiğinde, Tayfun’un hayatında yeni bir sayfa açıldı.

Amerika’da artık yalnız değildi. Eşiyle birlikte yeni bir hayat kurmuşlardı. İlk zamanlar zorluklarla doluydu; iki kişi olarak Amerika’da ayakta kalmak, zorluklarla mücadele etmek ve aynı zamanda geleceğe dair umutlarını canlı tutmak, onları her gün biraz daha birbirine kenetliyordu. Tayfun’un bu süreçteki en büyük destekçisi artık yanındaydı ve birlikte Amerika’da kök salmaya başladılar.

Bu dönemde Tayfun’un kariyerinde de önemli gelişmeler oldu. Mimar olarak çalışmaya devam ederken, yetenekleri ve çalışkanlığı sayesinde işinde hızla yükselmeye başladı. Amerika’da bir göçmen olarak başladığı hayatı, yavaş yavaş başarılarla dolu bir kariyere dönüşüyordu. 2008 yılında Amerikan vatandaşı olduğunda, bu, onun için sadece yasal bir statü değişikliği değil, aynı zamanda Amerika’daki başarısının bir sembolüydü. Bu süreç, 12 yıl süren bir mücadelenin ardından kazanılmış bir zaferdi.

Vatandaşlık sonrası Tayfun, Bank of America’da büyük bir sorumluluk üstlenerek, Amerika genelindeki tüm şubelerin yapımından sorumlu bir pozisyona getirildi. Bu pozisyon, onun yeteneklerini ve liderlik becerilerini göstermesi için büyük bir fırsattı. Ekibinde 178 kişi çalışıyordu ve her gün yeni bir şubenin yapımını denetliyordu. Tayfun, 1996 yılında benzin istasyonunda pompa görevlisi olarak başladığı Amerika’daki kariyerini, 2008 yılında Bank of America’da üst düzey bir yönetici olarak sürdürüyordu.

Bu dönemde Tayfun, sadece kariyerinde değil, kişisel hayatında da büyük bir mutluluğu yaşıyordu. Eşiyle birlikte Amerika’da kurdukları hayat, onlara mutluluk ve huzur getiriyordu. Kızları Defne’nin doğumu, Tayfun’un hayatına yeni bir anlam kattı. Artık sadece kendisi ve eşi için değil, aynı zamanda kızı için de bu yeni ülkede kök salmak istiyordu.

Tayfun Selen, Amerika’da kendini kanıtlarken bir yandan da Türk kültürünü ve değerlerini yaşatmayı başardı. Onun için Amerikan vatandaşı olmak, kendi kimliğinden vazgeçmek değil, tam tersine, bu yeni toplumda kendi kimliğiyle var olabilmekti. Bank of America’da kazandığı başarılar, Amerika’daki Türk toplumu için bir gurur kaynağı olurken, Tayfun’un hikayesi de adım adım bir Amerikan rüyasına dönüştü.

Kapanış Notu:
Bu, Tayfun Selen’in köyden zirveye uzanan başarı hikayesini anlatan beş bölümlük yazı dizisinin üçüncü bölümüydü. Bir sonraki bölümde, Tayfun’un Amerika’da nasıl politikaya atıldığı ve Chatham Belediye Başkanı olarak seçildiği süreci anlatacağız. Tayfun Selen’in bu olağanüstü başarı öyküsüne tanık olmaya devam edin!

BÖLÜM 1: https://www.malatyatime.com/haber/bir-koyden-zirveye-tayfun-selenin-efsanevi-basari-yolculugu-101171

BÖLÜM 2: https://www.malatyatime.com/haber/bolum-2-kirik-hayaller-yeni-umutlar-101206