PERDEYİ SEYREDİYORUZ, PROJEKTÖRÜ UNUTUYORUZ!


1998 yılıydı.
Cep telefonu yoktu, internet yoktu…
Ama cebimizde Ayetü’l-Kübra vardı!
Risale-i Nur, gönlümüzde taşıdığımız pusulaydı.
Malatya İnderesi’nde Müslüm Usta’ya gittim.
Kendisi çamaşır makinesi, buzdolabı tamiriyle uğraşırdı.
Esselamü aleyküm…
Aleyküm selam…
Hoşbeşten sonra cebimden küçük risaleyi çıkardım.
Başladım Ayetü’l-Kübra okumaya…
Şiddetle Allah’ın varlığını, birliğini ispat etmeye çalışıyorum.
Müslüm başını kaldırdı, ağır ağır baktı:
“Murat, burada kimse Allah’ın varlığını inkâr etmiyor ki!”
Donup kaldım.
Kitabı kapattım.
Yedi yıl…
Evet, tam yedi yıl Müslüm’le bir daha konuşmadım.
(Allah affetsin.)
Şimdi daha iyi anlıyorum:
Mesele sadece Allah’ın zatını kabul etmek değilmiş!
Mesele Allah’ın rububiyetinde de şeriksiz teslimiyetmiş!
Herkes “Allah var” diyor.
Ama gel gör ki:
•Ateşe yakıcı güç veriyor,
•Bıçağa kesici kudret izafe ediyor,
•“Ben başardım!” diye enaniyetine secde ediyor.
Diller “Allah” diyor,
Kalpler hâlâ maddeye, tabiata, sebeplere kul oluyor!
Üstad Bediüzzaman boşuna mı söylüyor?
“Maddiyyunluk taunuyla kalpler çürümüş!”
Maddeye, tabiata, sebeplere kudret vermek…
İşte manevî vebanın ta kendisi!
Bir sinema düşünün:
Arkada projektör var.
Işık kaynağı projektör, perde sadece bir yansıtıcı.
Ama sen kalkmış perdenin kendisini alkışlıyorsun!
“Ne güzel film yaptı bu perde!” diyorsun.
Oysa perde nedir ki?
Bir bez parçası!
Görüntüyü var eden, projektörün ışığıdır.
İşte kâinat da böyledir:
•Ateş yakmaz.
•Bıçak kesmez.
•Su boğmaz.
•İlaç şifa vermez.
Yakan da, kesen de, şifa veren de, hayat veren de yalnız Allah’tır!
Tevhid, sadece “Allah var” demek değildir.
Tevhid, her fiilin, her esmanın, her sıfatın doğrudan Allah’a ait olduğunu bilmektir.
Başarı Allah’tandır!
Rızık Allah’tandır!
Hayat Allah’tandır!
Ne bıçakta kesme kuvveti var,
Ne ateşte yakma kudreti,
Ne de hekimde şifa verme gücü!
Hepsi, sadece Allah’ın kudretinin tecellisidir.
Ey mü’min kardeşim!
Unutma:
Perdeye değil, projektöre bak!
Eşyaya değil, kudrete bak!
Sebebe değil, Müsebbib’e (sebeblerin yaratıcısına) bak!
Yoksa…
İmanla perdelenmiş,
Projektörsüz bir seyirci gibi karanlıkta kalırsın!
Son Cümle:
Allah’ın varlığına inanmak yetmez;
Rububiyetinde de şeriksiz teslim olmak şarttır!
Not:
Bu hatıra, Ayetü’l-Kübra Risalesi’nin nuruyla, Malatya İnderesi’nde yaşandı.
Ve Müslüm Usta’nın bir cümlesi, bir ömürlük ders oldu.
Selam ve dua ile
Fiemanillah

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 1ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.