Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı'nda bozulan insicamın intikamı böyle alındı!

Vakıflar, toplumun olmazsa olmaz yardımlaşma kanallarından biridir. Vakıflarda, hiyerarşiden ziyade, birlik ve beraberlik içinde bir görev dağılımı vardır. Muhtaç ile ganiyi buluşturan en müessir kurumlardır vakıflar.  

Bizim de Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma isminde bir Vakfı’mız var. Vakfımızın önceki yönetimi, Av. Nami Korkmaz mihmandarlığındaydı.

Kendisi, hakikaten mümtaz bir beyefendi, nezaketten taviz vermeyen ve insanları ötekileştirmeyen biridir. Birlik ve beraberliğimizi sağlama noktasında, üstün gayreti olan bir isimdir Nami Korkmaz.

 Vakfımızın yapılan son genel kurul toplantısında, Dr. Hasan Hüseyin Şener başkanlık koltuğuna layık görüldü. Mustafa Karakaş’ın bir oyla seçilemediği genel kurulu, Hasan Hüseyin Şener, bir oy farkla kazanmıştı. İşte o bir oyun “şahsıma ait” olduğunu düşünüyorum. Mustafa Karataş arkadaşım olduğu halde, gönlüm ondan yana olduğu halde, rahmetli Mehmet Kılıçaslan, Recep Okyay ve Abdullah Işık abinin talebi üzerine, reyimi Şener’e  vermiştim.

Sonuç olarak, Hasan Hüseyin Şener seçilmişti. Bundan önce yapılan mali kongreyle ilgili yazdığım yazıda “İnsicam bozuldu” şeklinde bir başlık atmıştım. Şu an ise, bozulan “insicamın intikamı” mahiyetinde işlerin yapıldığını görüyorum.

Şahsımın da dahil olduğu 57 kişi, çeşitli bahaneler gösterilerek, vakıf üyeliğinden çıkarılmak isteniyor. 17 Aralık’ta yapılacak genel kurulu etkileyebilecek bir değişiklikten bahsediyorum. Vakfın kaderinin, çeşitli illüzyonlarla, Hasan Hüseyin Şener lehine değişeceğine dair bir çapa ve gayret görüyorum.

Pütürge Eğitim Vakfı, Hürses isimli bir gazeteye, genel kurul ilanını vermiş. O ilanın 12. maddesinde ise “Teftiş süreci Vakıf senedinin 11. maddesi gereği üyelikten düşenlerin onaylanması” şeklinde bir tane madde koymuş. Dolayısıyla yukarıda bahsettiğim 57 kişi, üyelikten henüz düşmemiş ve  genel kurulda üyelikten düşürülmeleri oylamaya sunulacak. Mamafih, genel kurula bir ay bile kalmamışken, böyle bir kararın alınması “Etik kurallarla bağdaşıyor mu?” sormamız gerekiyor.

Biz üyelere “Vakfın kuruluş amacına uygun herhangi bir reaksiyon sergilemediğiniz için…” şeklinde bir itham da söz konusu. Sözün burasında sormak isterim: Yapılan hiçbir organizasyondan, toplantıdan haberdar edilmeyen bizler, hangi organizasyona, hangi toplantıya iştirak edelim? Haberimizin olmadığı toplantılarda ne konuşuluyor ki? Biz de fikrimizi veya maddiyatımızı ortak edelim.  

Ötekileştirilmiş, ayrıştırılmış bizlerden, ne gibi bir katkı beklediklerini anlayabilmiş değilim. İnsanları ötekileştiren ve ayrıştıran yönetimin keyfi uygulamalarının müsebbibi olarak, bu 57 kişinin gösteriliyor olması; Hangi etik kurala uyuyor?

 Yukarıda da belirttiğim gibi, 57 kişinin üyeliği henüz düşmemiştir. 17 Aralık’taki genel kurulda, bu 57 kişinin tekmili birden orada olacaktır. “Bu neyin nesi?..” diyerek, nezaket çerçevesinde genel kurula iştirakini sağlayacaktır.

Malatya adına, Pütürge adına ve geleceğimiz olan gençler adına, bu kongrenin hayırlara vesile olmasını diliyorum.  

Nezaketten ve nezafetten taviz verilmeden, genel kurulumuzu gerçekleştirmek dileğiyle…

Konuyla ilgili Kasım Özkan imzalı karikatür de şöyle: 

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ