Ramazan Risalesi Okumaları: Bediüzzaman Said Nursî’den


İnsan…
Acizdir, çaresizdir, fakirdir, muhtaçtır, zayıftır. En ufak bir şeyden müteessir olur, üzülür, incinir, hastalanır ve nihayet ölümü tadar. Ancak gaflet insanı öyle bir sarar ki mahiyetindeki bu acziyeti, fakrı ve kusuru unutur. Kendini polattan bir vücuda sahip zanneder, sanki ebediyete mahkûm gibi yaşar.
Ne var ki insanın bedeninde yerleşik üç kuvvet vardır: Kuvve-i Şeheviye, Kuvve-i Gadabiye ve Kuvve-i Akliye.
Bu kuvvetler, şeriatın belirlediği denge içinde olursa insan, kemale erer. Ancak bunlardan biri ifrata kaydığında insan zulmün, haksızlığın ve isyanın içine sürüklenir.
Kuvve-i Gadabiye sınırı aşarsa insan, öfkesine yenik düşer, zulüm yapar.
Kuvve-i Şeheviye haddini aşarsa insan, nefsini esas alıp günaha saplanır.
Kuvve-i Akliye ifrata giderse insan, yaptığı zulmü ve günahı alkışlayarak kendini temize çıkarır.
İşte oruç, insana mahiyetini, yani ne olduğunu ve ne olmadığını hatırlatan bir rahmettir. Oruç, insana acziyetini bildirir, fakrını gösterir, kusurunu idrak ettirir.
Oruç, açlık vesilesiyle insanın ne kadar muhtaç olduğunu, midesi boş kalan birinin ne denli zayıf olduğunu ve nimetlere ne kadar mahkum olduğunu ona öğretir. İnsanı gaflet uykusundan uyandırır, kendisini ilahî nimetlerin hakiki sahibi zannetmekten alıkoyar.
Bu yüzden Allah, Kur’an’da insanlara “Yiyin, için fakat israf etmeyin” (A’raf, 31) buyurarak israfı yasakladığı gibi, yılda bir ay oruç tutmayı farz kılarak insana mahiyetini hatırlatmıştır.
Ancak burada bir denge meselesi vardır. Allah insanın nefsini ezmesini değil, onu terbiye etmesini emretmiştir. Kur’an bu hakikati şöyle açıklar:
“Onlar ruhbanlığı icat ettiler, ama gereğini yerine getiremediler.”
( Hadîd, 27)
Bu ayet, yememek ve içmemek suretiyle kendini zayıf düşüren kişinin, aklını körelttiğini, kuvve-i şeheviyesini tamamen öldürdüğünü ve kuvve-i gadabiyesiyle cesaretini yitirdiğini bildirir.
Bu yüzden Hz. Peygamber (sav), ashabına “Her ay üç gün oruç tutun” buyurmuştur. Zira bir gün oruç tutana, on gün oruç sevabı verildiği için bu, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap kazandırır.
Ashab-ı kiramdan bazıları daha fazla oruç tutmak istediklerinde ise Peygamberimiz onlara, Hz. Davud’un orucunu tavsiye etmiştir.
Hz. Davud’un orucu Allah katında en makbul oruçtur. O, bir gün yer, bir gün oruç tutardı.
Demek ki oruç, sadece aç kalmak değildir. Oruç, insanın mahiyetini anlamasıdır. Acizliğini, fakirliğini, muhtaçlığını idrak etmesidir. En önemlisi de, nefsinin sahte ilahlığını reddedip gerçek Rabbi olan Allah’a yönelmesidir.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.