Türkiye Aile Meclisi: Toplumsal Cinsiyet Projelerinin önüne geçilmeli
Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı, Ortak Akıl Derneği Başkanı Fehmi Kaynar: "TCE/GENDER Fitnesi Toplumsal Cinsiyet Projelerinin önüne geçilmeli" dedi.
Ocak 2016'dan bu yana nüfus cüzdanlarında, pasaportlarda kadın ve erkek cinsiyeti yerine "Gender" sözcüğünün kullanılmasının yıl dönümü münasebetiyle basın açıklaması düzenleyen Türkiye Aile Meclisi, uygulamadan vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Türkiye Aile Meclisi, "Batıda Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları Nereye Eviriliyor?" başlığıyla Ortak Akıl ve Dayanışma Derneği'nde bir basın açıklaması düzenledi.
Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı ve OrtakAKIL Derneği Başkanı Fehmi Kaynar tarafından okunan basın metninde "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' ve "Toplumsal Cinsiyet Adaleti" adı altında yürütülen ifsat çalışmalarının son bulması çağrısında bulundu.
ABD'de yeni normal döneme giden süreçte yeni bir yasal düzenleme yapılarak anne, baba, erkek çocuk, kız çocuk, karı, koca ve buna benzer cinsiyet belirten kelimelerin kullanılmasına son verildiğini ve bunun yerine veli, çocuk, eş gibi ifadeleri kullanıldığını belirten Kaynar, "Bu düzenlemeler, AB tarafından da kabul görüyor. Bu yılbaşından itibaren Vatikan'da Papa da cinsiyetsiz toplum projesine dolaylı bir şekilde destek verdi. Bunun anlamı anne babadan sonra, kız-erkek ayırımı kalkınca dede, nine, amca, dayı, hala, teyze, kayınpeder, kayınvalide de yok demektir." dedi.
"İnsan fıtratına yönelik komploların ardı arkası gelmiyor"
Kaynar, "Bir yandan aileyi hedef alan yasalar, öte yandan pandemi, ilaç, aşı ve gıda yoluyla kısırlaştırma faaliyetleri var. Bunlar yetmiyormuş gibi, GDO’lu, hormonlu ürünlerin ardından, mRNA (mesajcı RNA)’nın gıdalarda da kullanılmasına yönelik çalışmalar ve sentetik et ve yeni probiotik bazlı gıda üretimi ile insan fıtratına yönelik komploların ardı arkası gelmiyor. Böyle bir zamanda hayvan hakları ile ilgili bir yasa tasarısının gündeme getirilmesini manidar olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz." diye konuştu.
"İfsat çalışmaları durdurulsun"
İstanbul Sözleşmesi çerçevesinde, dindar bilinen çevrelerin bile toplumsal cinsiyeti içselleştirerek eşitlik yerine adalet kavramını kullandığını ve bunun fıtrattan sapma anlamına geldiğini vurgulayan Kaynar, "Doğuştan gelen cinsiyet tanımı yerine zaman içerisinde kazanılan cinsiyeti esas alan bir anlayışa evirildi. Bugün sözleşme ve yasa çerçevesinde cinsel deneyim, yönelim ve tercihi ve pozitif ayrımcılığı öngören düzenlemelerle ilişkili değişik taleplerin sürecinde kalması en azından sirayet ve gelişmelerinin durdurulması için çağrı yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanından, Sayın TBMM Başkanından, Sayın Adalet Bakanından, Sayın Aile Bakanından, Sayın Diyanet Reisinden ve TBMM’de gurubu bulunan partilerin sayın genel başkanlarından, grup başkanvekillerinden ve mecliste vekili bulunan siyasi partilerden acilen bu konunun açığa kavuşturularak konuya bir çerçeve çizilmesini bekliyoruz." dedi.
Ocak 2016’dan beri nüfus cüzdanımız ve pasaportlarımızda, artık Ä°ngilizce olarak 'Gender' yazıldığını hatırlatan Kaynar, son olarak ÅŸu ifadeleri kullandı: Yani bir vatandaÅŸ 'Gender' olarak  tanımlandığına göre, toplumsal cinsiyet tercihini sınırsız bir ÅŸekilde tanımlayabilir mi? Bu tercihinden geri dönmek, baÅŸka bir deneyim için tanım deÄŸiÅŸikliÄŸine gidebilir mi? Yasada bu anlamda boÅŸluk olup, bu boÅŸluÄŸun giderilmesi gerekir. Türkiye Müslüman bir ülkedir ama bizim inanç ve geleneÄŸimizde 'fuhÅŸiyat' olarak tanımlanan bu iÅŸlerin bu ÅŸekilde yasal himaye altına alınma gayretlerini anlayamıyoruz. Laiklik adına geçmiÅŸten bugüne yapılan bazı uygulamaları anlamakta da güçlük çekiyor ve bu iÅŸlerin sorumlularını da bu haksızlığın sürdürülmesi için lobi yapanları, bu komplodan yana taraf olanları Allah’a havale ediyoruz. Siyasileri ise verdikleri sözde durmaya davet ediyoruz.Â
İlk kez 1968 yılında ABD'li psikanalist Robert Stoller 'Sex and Gender' (Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet) isimli kitabında,  kadınlık-erkeklik ile cinselliği birbirinden ayırarak "gender" (Toplumsal Cinsiyet) kavramını kullandı. Bunun anlamı arzulardan/eğilimlerden çok biyolojik "Erkek" ya da "Kız" olarak dünyaya gelenlerin "toplumsal cinsiyet" (gender) olarak başka bir cinsiyet taşıyabilecekleriydi. Yani bir kız bedenine sıkışmış erkekler, ya da erkek beynine sıkışmış kızlardı söz konusu olan.
Toplumsal Cinsiyetler ancak Heteronormativiteyi inşa eden (namus, şeref, ırz talebinde bulunan, Eşcinselliği reddeden ahlak erkeği-Resûlleri kastediyorlar) erkeğin diğer cinsiyetleri hapsettiği ikili cinsiyet (kadın erkek) rejiminin yıkılması ile özgürleşebilecek cinsiyetlerdir. Bu manada Toplumsal cinsiyetlerin içinde "Erkek" de "Kadın" da yoktur.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.