AK PARTİLİLERİN AĞBABA KORKUSU NEDEN?
18 Mayıs 2020, Pazartesi 09:38Murat Çetin yazdı...
-SESLİ MAKALE-
Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz haftaki yazımızda, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın iddialarını, bununla birlikte Selçuk Bayraktar'ın da cevaplarını konu alan bir yazı kaleme almıştım. Yazımız bir hayli ses getirdi. Olumlu tepkilerin bir hayli fazla olduğu yazımıza olumsuz tepkiler de gelmedi değil. Yorumları da yazımızın altında yayınlamaya gayret gösteriyoruz. Gelen yorumların büyük bir çoğunluğuna baktığımız zaman, yazımızın isabetli görüşleri barındırdığını görerek sevindik. İşin ilginç tarafı ise; sözkonusu yazıya Malatyamızın siyasilerinin olumlu veya olumsuz herhangi bir tepki vermemesi. Tepkiler açısından CHP kanadına bakarsak, “Verecek herhangi bir cevap bulamamışlar” deyip geçelim. Ancak bir de hükümet yani Ak Parti tarafından bakınca da “Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş” diyen siyasiler var. Ama onlar da yazmamamız kaydıyla bu sözü ediyorlar.
Müddei ve muhatabına konuyu tekrar getirecek olursak ve bunu da Malatya özelinde yorumlarsak; Türkiye'nin gündemine oturan Veli Ağbaba'nın, Selçuk Bayraktar'a attığı iftiralar konusunda maalesef Malatya sınıfta kalmıştır. Bahusus AK Parti Malatya İl Teşkilatı'nın üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş gibi.
Malatya milletvekillerinin dahi teşkilattan geri kalır yanı yok. Bu konuyla ilgili AK Partili Malatya milletvekillerinden de, her hangi bir tepki görmek isterdim. Sadece ben mi, hayır! Onlara oy veren-vermeyen herkes aynı tepkiyi bekledi. Varsa yapılan tepki gündem olmadı, ses çıkmadı veya yankı bulmadı. Bir tek Öznur Çalık sosyal medyada Veli Ağbaba'ya “Had” bildirmeye çalıştı. Hepsi bu kadar.
Bu ne hal veya bu ne ahval?
Adamın biri Malatyalı olacak ve Malatyalılar adına sözde(!) siyaset yapacak. Ülkemizin yerli ve milli duruşuna gölge düşürecek bir icraata imza atacak, siz de buna sessiz kalacaksınız. En azından AK Parti Malatya İl Gençlik Kolları bir protesto gösterisi yapsaydı bari. Hani iftiraya muhatap olan kişi genç ya. Belki o açıdan bir ses çıkarsalardı. Vallahi yazık. Hem de çok yazık!
Not: AK Parti Malatya il teşkilatını harekete geçirecek, bir lider aranıyor!
RAHMETLİ ASLANOĞLU İLE MUKAYESE EDEMEM…
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım bana “Rahmetli Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile Veli Ağbaba'yı mukayese et” demişti. Ben de kendisine “Kıyas aynı şeyler arasında yapılır.” demiştim. Şöyle ki; farklı şeyler arasında asla ve asla kıyas yapılmaz. Mesela altın ile altın kıyas edilir. Altın ile gümüşü veya bakırı kıyas etmek büyük bir hata olsa gerek. O sebepten ben Malatyalıların gönlünde markalaşmış ve toplumun her kesiminin sevgisini kazanmış merhum Ferit Mevlüt Aslanoğlu'yla; CHP MYK üyesi ve Malatya milletvekil Veli Ağbaba'yı asla kıyas edemem. Çünkü bu kıyas, merhuma karşı büyük bir haksızlık olur. Rahmetlinin Malatya'ya kazandırdıklarına da nankörlüktür bu. Ağbaba ne kazandırdı ki Malatya'ya? “Mezhepçilik”ten başka…
KENDİNİZİ BIRAKIN, ACIH DA MALATYA'YI TANITIN!..
Koronavirüs sebebiyle vaktimizin büyük bir kısmını hanemizde geçiriyoruz. Hal böyle olunca, “Şu virüs meselesi biterse ne yenir, nereye gidilir, nereler gezilir, nereler görülür?” şeklinde konulara bakmak istedim. İnternet üzerinde araştırmaya başladım. İnternette arama motoruna “Nemrut Dağı” diye yazınca karşıma çıkan yazılar bir hayli fazlaydı. Nemrut'a gidecekleri nelerin beklediğinden tutun da hangi yolu kullanacağınıza, o yollarda nerelerde hangi yemekleri yieceğinize varana kadar bir çok açıklama vardı. İşte Nemrut'la ilgili gözüme çarpan ilk bilgi: “UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan ve Kommagene Krallığı'na ait harabeleri, heykelleri ve yazıtlarıyla büyüleyici bir görünüme sahip olan Nemrut Dağı, bugün hem yerli hem de yabancı çok sayıda turistin uğrak noktası. Dağın zirvesinde yer alan ve tarihe ışık tutan eserler ise günümüzde gizemini korumaya devam ediyor.”
Arama motoruna bu kez de “Göbeklitepe''yi yazdım. Onda da benzer bilgiler veriliyordu. İşte Göbeklitepe'yle ilgili gözüme ilk çarpan bilgi: “Göbeklitepe, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer almasıyla birlikte dünya çapında adını duyurdu. İnsanlık tarihine yön veren bir kazı olarak gösterilen Göbeklitepe günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede yer alıyor. Peki, Göbeklitepe nerede? İşte Göbeklitepe'nin tarihi ve merak edilenleri...”
Her iki yazı da bir kaç gün öncesine ait. Yani çok yeni, çok taze bilgiler.
Bir de bizim Malatya'nın “Aslantepe''sine bakalım istedim. Aslantepe'yle ilgili bulabildiğim en yeni bilgi 2015 yılının eylül ayında Anadolu Ajansı'nın bir haberiydi. Metnin girişi aynen şöyleydi: “Aslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane, AA'ya yaptığı açıklamada, “Sürpriz şekilde ortaya çıkan tapınak çok büyük ...”
Hani nerede bizim Aslantepe'nin özellikleri. Hani nerede nasıl gidileceği, hani nerede yolda neler yenileceği, hani nerede o eşsiz tarihi eserleri öven yazılar?..
Hiçbiri yok.
Kusura bakmayın, burada derdim kavmiyetçilik veya milliyetçilik değil ama bir Adıyamanlı kadar, bir Urfalı kadar olamamışız maalesef. Onların siyasetçileri memleketlerinin hemen herşeyini en ince detayına kadar tanıtmanın gayretindeler. Kimisi dizi filmini yapıyor. Kimisi sinema filmine imza atıyor. Kimisi de açıklamalarını, tanıtımlarını gidip oralarda yapıyor.
Bizim siyasetçiler ise “Kim kimin adamı?” “Kim kiminle iş tutuyor?” “Seçim zamanı kimi öne çıkarıp, kimi arkaya bırakalım?” derdinde.
Malatyalılar ya da kendini Malatyalı diye tanıtanlar, sözüm size: Arada Malatya'yı da tanıtmanın yollarına bakın…
O GÜN BENİM “GÜNÜM!” OLACAK!
Bir yandan Ramazan ayı bir yandan da aldığım diyetisyen desteği sebebiyle, “Yemek yemek özlemim oldu” desem yeridir. Tabii buna şu koronavirüs meselisini de katarsak, canımızın çektiği lezzetleri artık sadece “hayal” etmekle yetinir olduk. Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirler kalktığında ve hayat normalleşmeye başladığında yapacağım ilk ama ilk şey, özlemini çektiğim Malatya'nın lezzetlerini “Yeniden keşfetmek” olacak…
Malatya'da bulunduğum bir günü kendim için “Mükafat günü” kabul edip, sabah, öğle ve akşam yemeklerini şu şekilde yemeyi planlıyorum:
Sabah kahvaltısını, çorbanın tek adresi olan ve Akpınar'da bulunan “Uğra Lokantası”nda yapacağım. Tabi isteyen “Cici” veya “Medine” lokantalarını da tercih edebilir. Yalnız çocukluk yıllarımda çorbanın üzerine yanmış tereyağı koyarlardı. Emsalsiz bir tat katardı çorbaya. Maalesef şimdilerde böyle yapmıyorlar.
Öğle yemeğini, Kasap Pazarı'nın hemen altında bulunan (Karakolun karşısındaki) “Çağrı lokantası”nda döner veya “Çakı”, “Güngör” ve “Çobanoğlu” kebap salonlarının her hangi birinde “Zırh kebabı” yiyerek geçireceğim. Lezzetli bir Adana Kebabı yemek isteyen yine Akpınar'da pasaj içinde bulunan “Altın şiş kebap salonu”nu tercih edebilir.
Akşam ise “Hacıbaba Sinan Et Lokantası”nda, o enfes fırın yemeklerini tadacağım. Bu arada isteyen “Tavacı Seydo”yu veya “Tavacı Talip”i de tercih edebilir.
Künefe faslında ise, kendimi tek tercih yerim olan “Nar Künefe”de, Yücel Usta'nın o eşsiz lezzetinin hazzına bırakacağım.
BU VİRÜS NE MENEM BİR ŞEY Kİ? ONA BAŞKA, BUNA BAŞKA BULAŞIYOR!..
Koranavirüs meselesinin gündemimizin neredeyse tamamını kapsadığı şu günlerde, benim de yakınlarımda bulunan iki arkadaşım bu hastalıktan nasibini almış durumda. Kendilerini evde izole ettikleri günlerde, sürekli kendilerini arayarak durumlarını takip ettim. Allah'a hamdolsun ki, şu an durumları gayet iyi. Yalnız o süreçte kafamda oluşan bazı soruların cevabını, henüz bulabilmiş değilim.
Şöyle ki;
Arkadaşlarımdan biri Covit-19 şüphesiyle müracatta bulunuyor. Kendisini izole etmesini söylüyorlar. Bu arada ilaç tedavisine başlanıyor. Arkadaşım süreci gayet hafif geçirdiği halde, yapılan testin sonucu günler sonra “pozitif” çıkıyor.
Diğer arkadaşım da Covit-19 şüphesiyle müracaatta bulunuyor. Yalnız bu arkadaşımızın durumu biraz daha ileri seviyede olduğundan dolayı, tedirgin bir bekleyiş hem onda hem de bizde hakimdi. Bu arkadaşıma da kendisini evde izole etmesini söylüyorlar. Test yapılıyor ve günler sonra gelen testin sonucu “negative” oluyor.
Hayret!
Test sonucu pozitif çıkan arkadaşıma sordum, “O süreçte aile bireyleriyle sosyal mesafeyi muhafaza ettiniz mi?” diye. Aldığım cevap “Hayır” oldu.
Merak ettiğim konu şu: Test sonucu pozitif çıkan arkadaşımın hanımı her ihtimale karşın test yaptırıyor ve sonuç “negatif” çıkıyor. Arkadaşımın sosyal mesafeyi korumadığı halde, hanımının sonucu neden negatif çıktı? Halbuki uzmanların dediğine bakılırsa, en ufak bir temasta covit-19'un bulaşmama ihtimali, neredeyse imkansız …
Diğer arkadaşım ise süreci çok ağır atlattığı halde, test sonucu neden negatif çıkıyor? Kaldı ki, Covit-19'un bütün belirtileri, bu arkadaşımızda olduğu halde sonucun negatif çıkması, cevabını bulamadığım bir diğer soru oldu.
GÜRKAN, TEBRİKLERİ HAK EDİYOR…
“Pandemi süreci henüz başlamıştı ki, istem dışı söylemiş olduğu “talihsiz” sözlerle bir anda tepki toplayan Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, sonraki olumlu icraatlarıyla durumu iyi toparladı…” şeklinde bir durum tespiti yapsam, isabet etmiş olurum. Gürkan'ın salgın süreciyle birlikte planladığı maske üretimi projesinin hayata geçirilmesi, halktan olumlu tepkiler almasına sebep oldu.
Projesini geçtiğimiz ay sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arz ederek, onun tensip ve talimatları doğrultusunda, vakit geçirmeden harekete geçen Selahattin Gürkan, Malatya'daki 15 tekstil fabrikası yöneticileriyle görüşmüş ve üretime başlanmasını sağlamıştı…
İlk etapta üretilen 600 bin maske, geçtiğimiz hafta düzenlenen törenle Malatya Büyükşehir Belediyesi'ne teslim edilmişti. Daha önce peyder-pey üretilerek teslim edilenlerle birlikte bir milyon adede ulaşan maskeler, kaymakamlıklar, kamu kurum-kuruluşları, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri vasıtasıyla lojistik bir ağ oluşturularak, hızlı bir şekilde vatandaşa dağıtıldı. MASKİ Genel Müdürlüğü personeli tarafından tüm evlere beşer adetlik poşetler halinde dağıtımı yapıldı. Sanırım böylece maskesiz ev kalmadı. Kendi çapımda, hısım-akraba ve baba evimden de teyidini aldım. Muhalif kanattan, “Maskeyi dağıtmayı bile beceremediniz.” şeklinde sitemler duyuyorduk. O sesler kısılıp aksine “Malatya bu işi iyi becermiş” şeklinde yorumlar duymaya başladık. Hal böyle olunca; Selahattin Gürkan ve ekibi tebriki hak etmiş oldu.
DİKKAT ZEKATINIZDA KIZILHAÇ'IN “GÖZÜ” VAR!
Zekat nedir?
Kimlere verilir?
Zekatta nisab miktarı nedir?
Vakıf ve derneklere zekat düşer mi?
Yahudi Haham'ları ve Hristiyan Papazları zekat paralarını nasıl kullanıyorlar?
Öğrencilere verilen burs, zekat yerine geçer mi?
Kızılhaç zekat parasıyla misyonerlik yapıyor!
Zekatta Allah'ın rızasını gözetmek lazım!
Gibi soru ve konu başlıklarını Youtube'de cevaplamaya çalıştım. Özet bilgileri ihtiva eden bu videoyu izlemenizi hasseten istirham ediyorum. Detayları aşagıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz:
https://youtu.be/ItkUyJCitYY
Selam ve dua ile
Fiemanillah