Ali Bakan ve GBT Gerekliliği!

Malatya siyaseti yine bildiğimiz gibi… AK Parti’nin yeni İl Başkanı Ali Bakan, şehre adım attı, klasik karşılamalar yapıldı, tokalaşmalar tamamlandı, mini toplantılarla iş bitirildi. Yani büyük bir heyecan mı var? Hayır. Kalabalık mı? O da pek sayılmaz. Ama ne var? “Kadro tamam, roller belli, perde açılıyor” havası.

Ali Bakan siyasetin kurt satranç ustalarından biri. Ama işte yanında biri var ki, bütün hesapları baştan yaptırıyor. Sürekli onunla, her karede birlikte, adeta gölge gibi… Malatya siyasetini bilenler hemen anladı. O fotoğraf karesi var ya, işte orada asıl senaryo yazılıyor.

Tam da o meşhur atasözü akla geliyor: “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir!”

Eğer Ali Bakan siyasette bu isimle yürümeye niyetliyse, kimse boşuna umutlanmasın. “AK Parti kuruluş kodlarına dönüyor” gibi sloganlara gerek yok, çünkü ortada yepyeni bir ‘kodlama’ var.”

Zira bu zat-ı muhteremin sicili pek parlak değil. Kimlerle nasıl iş tuttuğu, kimleri neyin karşılığında nerelere yerleştirdiği, kimlerden neler beklediği… Bunlar sır değil, küçük bir araştırmayla öğrenilebilir. Hatta hiç yorulmaya gerek yok, Akçadağlı hemşehrilere bir sorsa yeter!

Bana kalırsa siyasiler “yakın çalışma arkadaşları” için GBT belgesi alsın. Zira siyasette bazen bir fotoğraf karesi bile insanın geleceğini bitirebilir. Ali Bakan bu kareyi iyi analiz etmeli. Yoksa bu filmde son sahne, başladığı gibi hızlı biter.

MALATYA’DA SİYASET: HAMLEYİ YAPAN BELLİ, KAZANAN DA!

Malatya’da siyaset haftalardır tek bir soruya kilitlenmişti: Nuh Boyraz mı, Namık Gören mi? Taraftarlar hesap yaptı, destekler verildi, kulisler döndü. Herkes sonucun bu iki isimden biri olacağını sandı. Ama ne oldu? Recep Tayyip Erdoğan, düğümü kimsenin beklemediği yerden çözdü.

Ne Boyraz geldi, ne Gören kaldı. AK Parti Genel Merkezi son dakikada devreye girip, tüm hesapları çöpe attı: Ali Bakan başkan!

Bu, Erdoğan siyasetinin klasik taktiği: “Siz kendi aranızda çekişin, biz zaten karar verdik.” Hem Malatya teşkilatına hem de vekillere net mesaj verildi. Kim kimi destekliyordu, kim kazanacaktı derken, kazanan yine Erdoğan oldu.

Şimdi sıra Ali Bakan’da. Teşkilatı nasıl yönetecek, Malatya’daki dengeleri nasıl şekillendirecek? Bekleyip göreceğiz. Ama şu kesin: Bu hamleyle Malatya’da yeni bir dönem başladı. Ve siyasette hamleyi yapan belliyse, kazanan da bellidir.

ALİ BAKAN’IN İLK HAMLESİ: KAYBEDECEK ZAMAN YOK

Malatya AK Parti’de yeni dönem başladı. Ali Bakan il başkanı oldu. Ama siyasette koltuğa oturmak, lider olmak anlamına gelmez. Önemli olan oturduğun yeri değil, yönettiğin ekibi kontrol edebilmektir.

Önünde iki seçenek var: Ya teşkilatı toparlayıp Malatya AK Parti’yi yeniden ayağa kaldıracak ya da iç çekişmelerin içinde kaybolup gidecek.

İlk adım ne olmalı? Teşkilat bölünmüş durumda. Nuh Boyraz’ı destekleyenler ayrı, Namık Gören’i isteyenler ayrı. Eğer bir tarafa fazla yaslanırsa, diğer tarafı tamamen kaybeder. O yüzden tarafsız ve kucaklayıcı bir duruş sergilemek zorunda.

İlçeleri unutmamak şart. Malatya siyaseti sadece il merkezinden ibaret değil. Akçadağ, Doğanşehir, Yeşilyurt… Eğer bu ilçelerle doğrudan temas kuramazsa, şehir merkezinde ne kadar güçlü olursa olsun, teşkilat sahada zayıf kalır.

Gençleşme şart. Malatya AK Parti teşkilatı uzun süredir aynı yüzlerle yönetiliyor. Eğer yeni isimlere fırsat verilmezse, taban giderek daha da kopacak. Yenilenme, sadece lafta kalırsa, motivasyon kaybı hızlanır.

Ve en kritik konu: Genel Merkez ile bağ. Ali Bakan, doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın atadığı bir isim. Bu büyük bir avantaj ama aynı zamanda büyük bir sorumluluk. Eğer Malatya’daki teşkilatı toparlayamazsa, Genel Merkez’in gözünde hızla eriyebilir.

Siyasette hamle yapmak için zaman yoktur. Hamleyi yapmazsanız, sizin yerinize başkası yapar. Ali Bakan ya sahaya inerek teşkilatı yeniden inşa edecek, ya da iç çekişmelerin içinde kaybolacak.

Şimdi soru şu: Malatya’da yeni bir dönem mi başlıyor, yoksa eski hikâyenin yeni bölümü mü çekiliyor?

MALATYA’NIN SUÇU NE? ÇOK ÖZGÜVENLİ OLMAK MI, ÇOK KÖTÜ YÖNETİLMEK Mİ?

AK Parti Milletvekili Abdurrahman Babacan, Malatya’nın en büyük sorununun aşırı özgüven olduğunu söylemiş. Yani Malatyalılar kendine fazla güvenmiş de o yüzden geri kalmışız!

Vay be… Meğer bütün mesele özgüven fazlalığıymış!

Yani biz, “Malatya’ya yatırım gelmiyor” dediğimizde…
Meğer kendimize fazla güveniyormuşuz!

“Yollar çukur, altyapı dökülüyor” dediğimizde…
Meğerbizim suçumuzmuş!

“Deprem sonrası Malatya sahipsiz kaldı” dediğimizde…
Meğer asıl problem, Malatyalıların fazla güvenmesiymiş!

Demek ki Malatya’nın sorunu halkın kendine güvenmesi, şehri yönetenlerin hiçbir şeye güvenmemesi!

Peki, Malatya özgüven fazlalığından mı yatırımcılarını kaybetti?
Özgüven yüzünden mi sanayi geriledi?
Özgüven mi bürokrat yetiştiremez hale getirdi?

O zaman soralım… Şehir özgüven yüzünden mi kötü yönetildi, yoksa kötü yönetim yüzünden mi özgüvensizleşti?

Hadi Malatyalılar suçlu diyelim… Peki, Malatya’yı yönetenlerin hiç mi suçu yok?

Sorun fazla güvenmek değil, kime güvendiğimiz!

O yüzden mesele Malatyalıların özgüveni değil, bu şehri yönetecek vizyonun olmaması.

Şimdi soralım: Malatya’nın sorunu gerçekten özgüven mi, yoksa özgüvenle hiçbir şey yapmadan koltuk işgal edenler mi?

GİDENLER VE KALANLAR

Malatya’da bir gelenek var… Makama oturan kalır, makam bitince giden gider. Akademik dünyada da böyle, bürokraside de, siyasette de. Görev bitti mi? Ardına bakmadan büyükşehirlere, daha iyi maaşlara, daha rahat hayatlara kaçanlar çok.

Ama bir de Ahmet Kızılay gibi isimler var.

İki dönem rektörlük yaptı, koltuğunu devretti ama valizini toplamadı. Malatya’yı basamak olarak görmedi, burayı terk etmedi. Akademik kariyerine burada devam etmeyi seçti. Neden? Çünkü Malatya’nın sadece makam sahiplerine değil, Malatya’yı gerçekten sahiplenen insanlara ihtiyacı var.

Depremden sonra doktorlar gitti, akademisyenler gitti, yatırımcılar gitti. Şehir sadece binalarını değil, nitelikli insanlarını da kaybetti. Ama Ahmet Kızılay gidenlerden değil, kalanlardan oldu.

Bu sadece bir akademik tercih değil, bir duruş meselesi. Çünkü makama bağlı kalmayıp, şehre bağlı kalanların kıymeti başka. Günü gelince arkasına bile bakmadan gidenlerle, “Burada işim bitmedi” diyenlerin farkı burada.

Şimdi soralım: Malatya’ya hizmet eden mi kıymetli, yoksa Malatya’yı terk eden mi?

İşte bu yüzden, Ahmet Kızılay’ı sadece eski bir rektör olarak değil, Malatya’nın zor zamanlarında istikrarı temsil eden bir isim olarak görmek lazım.

Çünkü gerçek vefa, makamdayken değil, makam bittikten sonra belli olur.

KALEM HAKKI: 

11 Ay Oyalama, 1 Günde Karar!

Soru: “Sami Er, Şire Pazarı esnafını neden 11 ay oyaladı?”

Cevap: “Çünkü siyaset bazen ‘Önce umut sat, sonra mecbur bırak’ oyunudur. Önce ‘Burada kalabilirsiniz’ dediler, sonra ‘Toplanın, gidiyoruz’ dediler. Madem böyle olacaktı, neden bu kadar beklediniz?”

Soru: “Ama en başından doğru olan Dünya Kayısı Ticaret Merkezi değil miydi?”

Cevap: “Evet, ama Malatya’da karar almak böyle işler. Önce yanlışta ısrar edilir, sonra doğruya mecbur bırakılır. Gerçekler değişmez ama siyasetçilerin dili değişir!”

Soru: “Esnaf şimdi ne yapacak?”

Cevap: “Önce tepki gösterecek, sonra çaresiz taşınacak. Çünkü Malatya’da önce ‘Bekleyin’ denir, sonra ‘Hadi gidiyoruz’!”

Not: Eski Şire Pazarı kapanacak, Dünya Kayısı Ticaret Merkezi kullanılacak. Ama asıl soru şu: “Bu karar zaten belliydi, neden 11 ay insanlarla oynandı?”

LAF EBESİ:

 Malatya’nın Geleceği, Umut mu? Yoksa Bekleyiş mi?

Herkes kendi açısından bakıyor…
Biri “yeniden ayağa kalkacağız” diyor, diğeri “her şey bitti” diyor.
Ama ortada ne ayağa kalkan var, ne de ayağa kaldıran!

Deprem geçti, enkaz kalktı, ama şehir hâlâ yerle bir.
Esnaf işsiz, akademisyen yok, beyin göçü tamamlandı.
Geriye ne kaldı? Sadece “sabredin” diyenler.

Rezerv dediler, umut sattılar, borç bindirdiler.
18 yıl taksitle hayal satıp, gerçeğe gözlerini kapattılar.

Bazıları diyor ki: “Malatya küllerinden doğacak.”
Ama o küllerin üstüne tek bir taş bile konmadı!

Gerçek toparlanma, enkazı kaldırmakla değil, enkazdan ders çıkarmakla başlar.
Ama Malatya’nın kaderi, “kendiliğinden düzelir” diyenlerin insafına bırakılmış gibi…

FİSKOS MASASI

-Milli Eğitim Müdürü’ne Ulaşmak Mümkün Değil: Malatya İl Milli Eğitim Müdürü ve özel kalemine vatandaşlar ulaşmakta büyük zorluk çekiyor. Telefonlar açılmıyor, randevu almak imkânsız hale gelmiş durumda. Eğitim camiasında iletişim krizi büyüyor.

-Memurlar Depremi Bahane Ederek Kaçıyor: Malatya’da birçok kamu görevlisi, depremi gerekçe göstererek farklı illere tayin istiyor. Bürokrasi boşalıyor, kamu hizmetlerinde aksama yaşanıyor. Malatya’dan kaçış dalgası sürüyor.

-Adil Gevrek’ten Şahin Altunok’a Sert Sözler: Yeni Malatyaspor’un eski başkanlarından Adil Gevrek, istifa eden Şahin Altunok için “Kaçtı” şeklinde eleştirilerde bulunuyor. Üstelik kulübün borcunu iki katına çıkardığını belirterek sert bir dille kınıyor.

-Malatya’da İntihar Vakaları Artıyor: Son günlerde Malatya’da intihar olaylarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Uzmanlar, bunun başlıca sebebini ekonomik kriz ve psikolojik çöküntü olarak değerlendiriyor.

-Battalgazi Belediyesi Sosyal Tesisi Açmayı Unuttu: Osman Güder döneminde yapımı tamamlanan Derme Deresi Sosyal Tesisi, dört yıl geçmesine rağmen hala faaliyete geçirilmedi. Belediye binası var, tesis var, ama hizmet yok!

Not: Bu konular, Malatya’da konuşulan dedikodulardan ibarettir. Vatandaş ne konuşuyorsa, Fiskos Masası’na taşıyoruz.

Selam ve dua ile
Fiemanillah