Anne sütünü artıran besinler!...
23 Mayıs 2020, Cumartesi 19:36
-SESLİ MAKALE-
Değerli takipçilerim bu hafta sizlere çok önem verdiğim bir konudan bahsedeceğim. Bu hafta hayattaki en kutsal vazifelerden biri olan anneliğin ilk adımından, bu süreçte anneleri bekleyen bazı zorluklardan ve nasıl baş edebileceklerinden bahsetmek istiyorum.
Her insan biriciktir. Vücudu, hormonları, vücudunun olaylara karşı vermiş olduğu tepkiler ve daha birçok şey diğer insanlardan çok farklıdır. Bu kadar farklılık varken, yaşamdaki bazı süreçlerde kişi daha fazla değişir, aslında sürece adapte olur diyebiliriz. Bu süreçlerden bazıları gebelik, doğum ve lohusalık. Bu dönemlerde kadınların vücudunda kendilerinin de anlamlandıramadığı bir sürü değişim meydana gelir. Tüm bu değişimler hem anne için hem de bebek için gerekli olan, hatta ikisi için de hayati olan şeylerdir. Ve doğal olarak bu değişimlerin sonucunda ikisinin de ihtiyaçları artar ve değişir.
Ancak biliyoruz ki bebek için annesinin sütü ihtiyacı olan bütün besin ögelerini karşılar. Özellikle ilk süt olan kolostrumun bebeğin bağışıklık sistemi için önemli savunma hücrelerine sahip olduğunu belirtmiştim. Bu ilk sütün bir damlasının bile ziyan edilmeden bebeğe verilmesi hem sarılığı önler, hem kan şekerini düzenler hem de bebeği korur.
Normal şartlar altında her annenin sütü bebek emdiği sürece sürekli üretilir. Ancak buna rağmen hemen hemen her anne bebeği için sütünün yeterli olup olmayacağı endişesi yaşar. Lohusa bir kadın için yaşadığı psikolojik değişimlerin yanısıra ‘sütüm bebeğime yeter mi', ‘aç kalır mı', ‘sarılık olur mu' gibi endişeler ciddi manada yıpratıcı olmaktadır. Ancak her konuda olduğu gibi stres, bu konuda da işleri iyice çıkmaza sokmaktadır. ‘Sütüm yok, sütüm bebeğim için yetersiz' diyen annelerin sütü gerçekten de azalabilmektedir. Yetersiz Süt Sendromu olarak adlandırılan bu durumu çözmek annelerin elinde olan bir şey aslında. İlk önerim; kesinlikle olabildiği kadar rahat olun. Unutmamanız gereken şey şu; bebeğiniz emdikçe vücudunuzda süt üretilecektir. Bu yüzden endişeye kapılmaya gerek yok. Ancak ebelerden doğru emzirme şeklini öğrenmeniz gerekmekte. Eğer bebek doğru pozisyonda değilse doğru emme refleksi gerçekleşmez ve bunun sonucunda tüm kehanetleriniz gerçekleşir. Bebek tam olarak ememez, bundan dolayı süt üretimi sıkıntıya girer. Aç kalan bebek huzursuz olur, sonra sizi huzursuz eder. Ve kısır döngü böyle sürer gider. Tabii umarım gitmez ama belirttiğim gibi doğru emzirmek çok önemli. Ve lütfen doymuyor sürekli ağlıyor hissi ile bebeğinize hemen mama vermeyin. Mamaya ve biberona alışan bebeklerin süt emmesi çok zorlaşıyor. Hatta bazen tamamen sütü reddedebiliyorlar. Unutmayın fazla emme, fazla süt yapar!
Süt üretiminde ikinci önemli nokta oksitosin salınımı. Size oksitosinden daha evvel bahsetmiştim. Bağlılığı artıran insanı mutlu eden güzel bir hormon kendisi. Sarılmayla, dokunmayla, bazen güzel bir bakışla, bazen bir çift sözle vücudumuzda oksitosin salgılanır. Oksitosin emziren annelerde süt üretiminden sorumlu hormonlardan biridir ayrıca. Bu yüzden annenin bebeğe dokunması, bebeğin anne kokusunu alması, hatta annenin bebeğin ağlama sesini duyması bile oksitosin üretimini artırır. Ve süt üretimine olumlu katkıda bulunur. Ey sevgili anneler ve babalar! Bebeğinizle sürekli ten teması kurun. Onu göğsünüzde uyutun. Bu, bebek için de sizler için de aslında büyük mucizelere kapı aralayan bir güzellik. Ve tabii sevgili babalar bebeğiniz kadar eşinizin de sizin maddi manevi desteğinize ihtiyacı olduğunu unutmayın lütfen. Bu süreçte annenin rahatlaması, özgüven kazanabilmesi için eşinin ve evdeki diğer bireylerin desteği çok önemli lütfen bu noktayı atlamayalım.
Üçüncü önemli nokta annenin beslenmesi elbette. Anne sütü üretimi ve içeriği doğrudan annenin tükettiği besinlerle ilişkilidir. İlk olarak şunu belirtmeliyim ki; anne sütü üretimi için yaklaşık 700 – 800 kalori harcanıyor. Yani anne ekstra hiçbir şey yapmasa bile vücudunda sadece süt üretildiği için günde 700 kalori harcıyor. Bu yüzden bu dönemdeki annelere zayıflama diyeti yapmalarını önermiyoruz. Hatta diyetlerini planlarken artan besin ihtiyacını karşılamak gerekiyor. Bu yüzden aldıkları kalori miktarı da artmış oluyor. Bu süreçte annenin fırsat buldukça orta şiddette aktiviteler yapması da süt üretimini olumlu etkileyebilmektedir. Ancak zayıflamak amaçlı yoğun sporları bu aşamada tavsiye etmiyoruz. ‘Doğum yaptım nasıl zayıflayabilirim' diye çırpınan anneler! Bebeğiniz en azından ek gıdaya başlayana kadar kesinlikle zayıflamaya çalışmanızı tavsiye etmiyorum. Demişken, yavrunuzu ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemenizin onun için en iyi seçenek olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
Bir grup daha var ki, ‘zayıflamaya gerek yok istediğim her şeyi yiyebilirim' diyen yada ‘ye ki sütün olsun' diyerek çevredeki bireyler tarafından sürekli bir şeyler yedirilen anneler. Bu annelere yedirilen bol şekerli bol kalorili besinler, sonraki süreçte vücutlarına yerleşen yağlardan, verilemeyen inatçı kilolardan başka bir işe yaramaz. Unutmayın yediğiniz ekstra şeker sütünüzü artırmaz!
Sevgili anneler ve anne adayları bu süreçte süt üretiminin artması ve dengeli bir diyet için sizlere önerilerimi sıralıyorum:
- Birinci önceliğimiz her daim olmazsa olmazımız; Su, süt üretimini doğrudan artırır ve sütün yapısını da oluşturduğu için tüketilen sıvı miktarı artırılmalıdır.
- Tam tersine siyah çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır. Ancak rezene gibi, papatya çayı gibi rahatlatıcı çaylar yada süt artırıcı çaylar tüketilebilir. Bu süreçte uzak durmanız gereken çay; adaçayı.
- Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran tüketimi de sütünüzü artırır. Üretilen anne sütü kalsiyumu çektiği için süt, yoğurt, yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyumdan zengin besinlerin tüketimini artırmanız gerekir.
- Ekstra şeker katmadan yapacağınız hoşaflar yada kompostolar da işe yarayacaktır.
- Öğünlerde yeterli protein tüketimi çok önemli mutlaka her gün 1 yumurta tüketmenizi tavsiye ederim.
- Özellikle yeşil yapraklı sebzeler vehavuç, ıspanak, dereotu gibi sebzelerin süt üretimini artırdığı biliniyor.
- Taze ve kuru meyveler de süt üretimini artırır.
- Her anneye tavsiye ettiğim güzel bir besin hurma. Hurma içerdiği 14 çeşit aminoasit ve bol lif dolayısıyla günlük diyetimizden eksik etmememiz gereken bir besin aslında.
- Yağlı tohumlar da içerdikleri zengin vitamin ve minerallerden dolayı etkilidir. Özellikle keten tohumu, badem, ceviz mutlaka ara öğünlerde tükettiğiniz besinler arasında olmalı. Ceviz ayrıca bebeğin beyin gelişimi için önemlidir. Ancak yer fıstığı gibi bebek için alerjen olabilecek besinleri tüketmenizi önermem.
- Yulaf, bulgur, tam buğday unu gibi tam tahıllar da süt üretimine katkı sağlar.
- Her gün yarım saat balkonda güneş ışınlarına temas ederek D vitamini sentezlemeyi de ihmal etmeyin : )
Sevgili anneler, bu sürecin bebeğiniz için de sizin için de çok önemli olduğunu unutmayın lütfen. Ne kadar hassas yaklaştığınızı, ne korkular taşıdığınızı biliyorum. Özellikle bu süreçte bir uzmandan destek almak çok daha önem arz ediyor. Bebeğinize de kendinize de iyi bakın.
Yazıma son verirken Ramazan bayramınızı tebrik ediyorum. Nice güzel bayramlara ulaşmamızı Rabbimden niyaz ediyorum.
Sağlıklı haftalar, iyi bayramlar diliyorum.
Diyetisyen İrem ERCAN