“ARANIZDAKİ NAMUSLU KİM?”
10 Mayıs 2021, Pazartesi 08:06
AK Parti Malatya il başkanı İhsan Koca, Kale ilçesinde meydana geldiği iddia edilen tecavüz olayında, CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba'nın da ismini gündeme taşımıştı. Veli Ağbaba “Hiç alakasız yere benim adımı olaya karıştırmak isteyenler de namussuzdur, şerefsizdir, alçaktır.” dedikten sonra, “Kim hayatının herhangi bir zamanında tecavüzcülere, tacizcilere sahip çıkmışsa o da alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir.” diyerek, Malatya AK Parti İl Gençlik Kolları yöneticisinin, erkek çocuklara “tecavüz” ederken “basıldığını” iddia etmişti. Bu iddia karşısında İhsan Koca'nın twitter hesabına baktım. Ağbaba'nın bu iddiası/ithamına karşın, bir cevap verdiğine denk gelmedim. Eğer Ağbaba'ya “Bunu ispat edemeyen de namussuzdur, şerefsizdir” şeklinde misliyle cevap verseydi, bu mide bulandıran sözler için “Aranızdaki namuslu kim?” diye sorardım.
*
ÖYLESİNE BİR NOT: Veli Ağbaba'nın “Bunu ispat edemeyen namussuzdur, şerefsizdir” sözü, bana 14 Mayıs 2019'da, AK Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca'nın, seçim bürosu açılışında yaptığı konuşma sırasında kendisine, "çaldınız" diye seslenen seçmene, "Bir kuruş çaldığımızı ispat edemezseniz namussuzsunuz, şerefsizsiniz" sözünü hatırlattı.
DERTLERİ KAMU MENFAATİ DEĞİL, İDEOLOJİ!..
Hepimiz, “Malatyamız olumsuzluklarla anılır oldu” diyoruz ya!..
İşte o olumsuzluklardan biri de, “Gri Pasaport Skandalı”ydı. Konuyu etraflıca biliyorsunuz zaten. Bu illegal mesele, sanki sadece Yeşilyurt ilçesinde olmuş gibi, bir “algı” oluşturulmuştu. Başta CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba olmak üzere, ulusal medyada köşe yazarlığı yapan bazı gazeteciler, sanki ganimet bulmuşçasına, Malatya'nın adını böylesine “nahoş” bir işle gündemde tutarak, bence doğdukları memleketlerine, ihanetin daniskasını yapmışlardı.
Son günlerde ise, Malatya yeni bir tecavüz skandalıyla sarsıldı. Bu kez olayın merkezinde CHP vardı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba tarafından göreve getirilen, Kale İlçe Başkanı Süleyman Karabulut'un, 16 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edip, hamile bıraktığı iddia edildi.
*
Gri Pasaport Skandalı”nı çarşaf çarşaf köşelerine taşıyan bizim solak eller, neden şimdi sus-pus?
*
Demek ki bunların derditoplum menfaati değil, ideolojik yaklaşımdır. Kaldı ki benim de ulusal medyada bir köşem var. Memleketimi siyasi ideolojime kurban etmeyişim, aramızdaki farktır!..
*
Malatyamızın menfaati, hepimizin ortak paydası olmalıdır!
KOCA, AĞBABA'NIN HATASINI TEKRARLADI
Organize bir şekilde Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'a karşı, “Gri Pasaport” olayını gündeme getirerek “saldıranlara”, sessiz ve asam kalan Malatya İl Başkanı İhsan Koca, son tecavüz olayı iddiasında elinden geleni, ardına koymadı.
*
CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba'ya karşı adeta “intikam yemini” etmişçesine, konuyu sosyal medyaya taşıyarak, trend topic oldu.
*
İhsan Koca yaptığı basın açıklamasında, “Siyasi sıfatları bir tarafa bırakarak, bir hukukçu, bir baba ve Malatya'nın bir evladı olarak söylüyorum; bu ahlaksızlığın, bu alçaklığın kimsenin yanına kâr kalmasına izin vermeyeceğiz, peşini bırakmayacağız ve takipçisi olacağız.” demişti. Bana göre İhsan Koca'da Veli Ağbaba'nın “Gri Pasaport Skandalı”ndaki hatasının aynısını-belki de daha fazlasını yaptı.
1- Çünkü, “bir baba ruhundan uzak kalarak”, geçmişte “yetiştirme yurdunda” kalan bir çocuğu, siyasetine alet ederek gündeminde tutmuştur.
*
2- Çünkü, elinde “adli bir delil olmaksızın”, “yargısız infaz yaparak”, hukuksuz bir şekilde hareket etmiştir.
*
3- Çünkü, Malatya'nın adını “tecavüzcülerle” anarak, “memleket evladı” gibi doğduğu topraklara vefalı davranmamıştır.
TÜKENMİŞLİK SENDROMUNDAN ÖNCEKİ SON NOKTA!..
Sosyal medyada yeni bir akım başladı. Bu akıma hemen hemen bütün siyasetçilerimiz de katılmış durumda. “20'li yaşlar” adıyla bir fotoğraf paylaşma modasına, AKParti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılıp katılmayacağı ise merakla beklenirken, “yaranma” mantığıyla hareket eden Malatya İl Başkanlığı, bir fotoğraf paylaştı. İl Başkanlığı, "Recep Tayyip Erdoğan Lise Yıllarında Erdoğan / Liseler arası Münazara Yarışması" notunu ve #20liyaslarchallenge etiketini ekledi.20 yaşındaki bir insanın lisede olması, sosyal medyada kısa sürede alay konusu haline gelince, İl Başkanlığı o paylaşımı hemen sildi.
Ama nafile!..
Bu olayı görünce, “Bunun adı, tükenmişlik sendromuna yakalanmış bir il başkanının, kurumsal bir ruhtan uzak teşkilatının, acemice hareket eden neferlerinin tezahürüdür” şeklinde yorumladım. Ak Parti Malatya İl Teşkilatı ve başkanının bu durumuna siz ne dersiniz?
AZGIN SİYONİST, GÜÇTEN ANLAR!
Dost meclisinde, “Ne olacak bu Filistin'in hali” veya “Siyonist İsrail, yine Ramazan-ı Şerif'te Filistin'e saldırdı. Müslümanlar olarak ne yapmamız lazım?” şeklinde, konuşmalara şahitlik ediyorum. Bu tip sözleri duyunca; Osman Yüksel Serdengeçti'den şu misali anlatıyorum.
Şöyle ki:
Bir defasında Osman Yüksel Serdengeçti'nin, “boş işler dediği” bir oturumda, “gübre” meselesi konuşuluyormuş. Demirel meselenin çözümünü milletvekillerine sormuş. Herkes bir şeyler söylemiş. En son Osman Yüksel Serdengeçti söz isteyince, herkes pür dikkat kesilerek ona dönmüş.
İşte Serdengeçti'nin çözümü:
“Sayın Genel Başkan, bu işin çözümü çok kolay. Şu ön sıralarda oturan, yiyip de çıkarmayan vekilleri, tarlalarda şöyle bir dolandırıp, sonrasında da enselerine vurarak, def-i hacet yaptırın, gübre meselesi hallolur.”
Diyeceğim o ki; Dünyada on dört milyon Yahudi yaşamaktadır. İsrail'de yaşayan Yahudilerin nüfusu ise, altı milyon beş yüz bin. Yani İsrail'in nüfusu, dünyadaki Yahudilerin yüzde 44'üne tekabül ediyor.
Aynı zamanda, Dünyadaki her dört kişiden biri Müslüman. Yaklaşık Müslüman nüfusu, 1 milyar 600 bin civarında. Bu da Dünya nüfusunun yüzde 23'ü demek. Yani Dünyada yaşayan Yahudilerden, 115 kat daha fazla. Demek bu işin çözümü çok kolay.
SÖZÜN ÖZÜ:
Evvela Müslümanlar “kocakarı” gibi ağlamayı bırakıp, “ittihat” edecekler.
*
Akabinde Müslümanların toprağında “hayvan” gibi gezen Yahudilerin enselerine “şiddetle” vuracaklar.
*
Sonrasında ise midelerinde biriktirdiklerini; ağızlarından, burunlarından getirerek, “dünyanın, kaç bucak olduğunu gösterecekler”.
HAMİYYETSİZ OLDUK!..
Anadolu'nun herhangi bir ili için, ülke gündeminde olmak iyi bir şeydir. İş ile, siyaset ile, sanat ve ürün ile ülke gündeminde anılıyor olmak, elbette güzel bir şey . Lakin Malatyamız, haftalardır, maalesef skandallarla ülke gündemine geliyor. İlimizi skandallarla anılır hale getirenlerin, kul nezdinde adalete teslim edileceğinden şüphem olsa da, Hakk Teala'nın şaşmaz terazisinde mahkum olacaklarını biliyor ve teselli buluyorum.
Korkarım ki bu durum Bayram sonrasında da devam edecektir. Medyada kötü bir şekilde yer bulan, fakat aslında hiçte öyle olmayan bir konu vardı.
Geçtiğimiz hafta Ak Parti Battalgazi Belediye Meclis Üyesi Avukat Leyla Keleş'in, sosyal medya hesabından paylaştığı bir mesaj, ülkemizde en çok konuşulan konulardan biri oldu. Yaygın medyada bir hayli yazı yazıldı-yorum yapıldı. Avukat Hanım, intihar eden komşusunun videosunu çeken kişi/kişiler için; "Komşusu intihar edene kadar haberi olmayan Müslüman, intihar ederken videosunu çekip paylaşıyor. Bunun üzerinden de hükümete havlıyor! Peki, sen durumu yetkililere bildirdin mi önceden? Ya da bir gün 100 TL borç verdin mi? Video paylaşıp vicdanını rahatlamak ne kolay değil mi?” ifadelerini kullanmıştı. İşte buradaki "havlama" kelimesi sebebiyle, belli bir kesim tarafından resmen linç edildi.
*
Avukat Hanımı tanımıyorum. Gündeme geldikten sonra twitter adresinden biraz inceledim. Etkileşim oranı oldukça yüksek ve paylaşımları da gayet düzgün bir Türkçe'yle yazılmış, cesur paylaşımlardı. Birçok kişinin cesaret edemediği konularda açık ve net bir üslubu var. Daha iyi bir yerde değerlendirilme potansiyeli olduğunu da gözlemledim.
*
Aslına bakarsanız benimde bu konudaki görüşüm, aynı doğrultuda. Her ne kadar "havlama" kelimesi yanlış olsa da, burada asıl vurgulanan konu; toplumsal olarak duyarsızlaştığımız, en yakınımızdaki insanların durumundan bihaber olduğumuz veya görmezlikten geldiğimiz, çevremizdeki insanların derdiyle dertlenmediğimiz ve her şeyi hükümet veya başka kişilerden beklediğimiz şeklindeydi.
*
Geçtiğimiz gün ajanslardan servis edilen bir haber vardı, Malatya'da tek başına yaşayan bir adamın, evinde koku geldikten sonra, yapılan incelemede bir ay önce evinde öldüğü tespit edilmişti. İşte bu haber bizim toplum olarak geldiğimiz duyarsızlaşmanın en büyük örneği gibiydi. İnsanın tek başına yaşayan komşusu bir ay önce ölecek, bir ay sonra evinden koku gelince hatırlanacak. O da insani amaçla değil, kendi konforuyla ilgili olacak.
Yazık çok yazık!
Bir ay boyunca hiç mi kimse merak etmez, hiç mi kimse bir tas çorba, yarım ekmek ikram etmez? Bu sebeple ben Leyla Keleş'in paylaşımında, "havlama" haricinde bir yanlış görmedim. Tam tersine, toplumsal olarak kendimize gelmemiz gerektiğine dair bir uyarı hissettim.
*
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, "Seyfi Baba" isimli manzumesi geldi aklıma. Şu salgın günlerinde mutlaka okunması gereken bir şiir. Koronavirüs salgınının sebep olduğu ekonomik sıkıntılar ortada. Bunun bütün cezasını hükümete kesmek doğru değil. Hepimizin en yakınında cidden muhtaç duruma düşen insanlar var. Birçoğu sıkıntısını söylemeyi kendine zul sayıyor. Zaman infak vakti ve bize düşen çevremizde ihtiyacı olanları tespit ederek, onlara elimizden geldiğince destek vermek veya destek almasına aracı olmaktır. İntihar eden kişinin videosunu çekip paylaşmak ve hükümete saldırmak, gerçekten çözüm değil!
Selam ve dua ile
Fiemanillah