Arslantepe Höyüğü’nü de çalıyorlar!
29 Temmuz 2021, Perşembe 08:49- Arslantepe Höyüğü’nün Dünya Miras Listesi’ne alınması başarısında, işin mimarı olmayan “zafer babaları” nasıl çoğaldı?
- Malatya’nın Enveri’leri de var!
- Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO listesine alınmasında en büyük “emek sahibi” kim?
- UNESCO benim neyime?
- Malatya neden fıkralara konu olacaktı?
- Yeşilyurt Belediyesi’nin hizmetteki başarı sırrı nedir?
-Malatya Milli Eğitim Müdürlüğünde neler oluyor?
- Pütürge Lobisini arkasına alan Battal Kanbay’ın yol haritası nasıl olmalı?
- Malatya Valisi ve Emniyet Müdürü kentteki tehlikenin farkında mı?
- Haftanın karikatüründe kimler var?
Amerika Birleşik Devletleri’nin 35’inci başkanı John Fitzgerald Kennedy’nin hayli manidar bir sözüyle bugünkü yazıma başlamak isterim. Kennedy diyor ki; “Zaferin bin tane babası vardır; ancak mağlubiyet yetimdir.”
Yukarıdaki söz, günümüz siyasetini, filhakika ne kadar da güzel özetlemiş!
Malum olduğu üzere, Arslantepe Höyüğü, UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne alındı. Hal böyle olunca, Malatyalı siyasetçilerimizden (hiç zaman kaybetmeden) reaksiyon gelmeye başladı. Ömrü billah Arslantepe’ye dahli olmamış kişiler, var güçleriyle kendilerini bu işin mimarıymış gibi gösterme gayretine girişti. Bu ahval bana, geçmişte bu köşede kaleme aldığım şu hikâyeyi (Şairin çalındığını da gördük / 30 Eylül 2020) hatırlattı:
Afganistan'ın Belh şehrinde, meşhur şair Enveri'nin şiirlerini kendi şiirleri gibi okuyan ve üstelik kendisini Enveri olarak tanıtan bir adamın yanına, gerçek Enveri giderek sorar, “Enveri'yi tanır mısın?”. Adam da, “Enveri benim” diyerek cevap verir. Şairde karşılık hazırdır: “Tuhaf şey, şiirlerin çalındığını bilirdim, ama şairlerin çalındığını ilk defa görüyorum.”
ARSLANTEPE’NİN HER AŞAMASINA ŞAHİDİM
Geçtiğimiz yıllarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı sponsorluğunda Göbeklitepe ile ilgili bir katalog çalışmamız olmuştu. Sonrasında ise Arslantepe ile ilgili bir çalışma içerisine girdim. Bu çalışmam muvacehesinde, yine bakanlık ile bazı görüşmelerim oldu ki; bunu Battalgazi̇ Belediye Başkanı Osman Güder’le de paylaşmıştım.
Mamafih, geçtiğimiz yıllarda UNESCO heyetiyle çok sıkı diyalogları bulunan Beste Dürüst Gürsu ve beraberindeki heyet ile birlikte Malatya’ya gelerek bir dizi ziyaretlerde bulunmuştuk. O zamanlar Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Hacı Uğur Polat ve Battalgazi̇ Belediye Başkanlığı koltuğundaki Selahattin Gürkan’la da görüşmüştük.
Bütün bunları burada yazmamın sebebi, bu işi yakından takip ettiğimin bilinmesi içindir. Bu kadar yakından takip ettiğime göre Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO listesine alınmasında en büyük emek sahibinin kim olduğunu da biliyorum demektir. “Kim?” diye soracak olanlara gönül rahatlığıyla “Bu işte en büyük emek sahibi Sayın Selahattin Gürkan’dır!” diyebilirim.
UNESCO’NUN LİSTESİNE GİDEN YOL
Bu işin kronolojisine bakınca:
- 2012’de, Arslantepe Geliştirme ve Destekleme Derneği kuruldu.
- 2014’te, Arslantepe UNESCO geçici listesine alındı.
- 2015’te, Arslantepe’nin UNESCO kalıcı listesine alınması için çalışma başlatıldı.
-2016’da, Kültür Bakanlığı ile protokol yapılarak, Arslantepe alan yönetim planı yapma yetkisi alındı.
-2016’da, Arslantepe koruma amaçlı imar planı çalışmaları başlatıldı.
-2018’de, Arslantepe koruma amaçlı imar planı çalışmaları ve alan yönetimi planı tamamlanıp, Temmuz ayında bakanlığa sunuldu.
-2018 yılı Aralık ve 2019 yılı Ocak aylarında UNESCO temsilcileri ile alanda toplantı ve değerlendirme süreçleri tamamladı.
-2019 yılı Mart ayında, hazırlanan dosya diplomatik kuryeyle UNESCO’ya teslim edildi.
UNESCO BENİM NEYİME?
İlimizde bulunan binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip Arslantepe Höyüğü, geçtiğimiz gün Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesine alındı. Karar UNESCO'nun 44. toplantısında alındı ki, buda Malatya'nın il plaka kodu ile aynı olması hasebiyle iyi bir tevafuk oldu.
Karar sonrası herkes, karardan duyduğu memnuniyeti ifade eden paylaşımlarda bulundu. Bir kısım ekâbir ise, kararın alınması hususunda ne kadar çaba gösterdiklerine dair demeçler verdiler. Emeği geçen herkese teşekkür etmek boynumuzun borcu.
Ben kim ne yaptı kısmından ziyade "UNESCO'nun bu listesine girmek ne işe yarar?" sorusunun cevabını merak ettim. Kimse bu konu ile ilgili doğru dürüst bilgi paylaşmadı. İşin uzmanları konuşturulsa, belki öğrenirdik ama siyasilerden onlara sıra gelmedi maalesef.
Dünya Kültür Mirası demek, bütün insanlığın ortak malı demek oluyor. Yani Arslantepe artık dünyada yaşayan her ferdin ortak mirası. Ülkemizde bu listeye giren 19 yer var (Arslantepe dahil). Dünyada ise bu listede 1121 yer var. Yani her tarihi eser, kolay kolay bu listeye alınmıyor. O sebeple Arslantepe'nin kalıcı listeye alınması, öyle sıradan bir olay değil.
Aslında önemli olan bundan sonra ne olacağı. Yani listeye girdik girmesine, ama bu bizim ne işimize yarayacak? Bu soruya tek cümlelik cevap verecek olsam; Malatya Arslantepe'yi, Arslantepe Malatya'yı kalkındırır derim. Reklamı, tanıtımı güzel yapılırsa Malatya'ya çok sayıda turistin gelmesine katkı olacağı kesin. Hele de aynı listede yer alan; Nemrut Dağı, Göbeklitepe ve Hevsel Bahçelerine yakın bir alanda bulunması, tur firmaları için cezbedici bir özellik. Siyasilere ve Devletimize düşen ilk görev; öncelikle bu alanın yolunu yapmaları, altyapıda sıkıntı olmaması. Sonrasında ise buraya bir sponsor bulmak şart. Şanlıurfa Göbeklitepe sponsor firma sayesinde müthiş turist çekiyor. Arslantepe için de aynı şey mutlaka olmalı.
Arslantepe yeni statüsü ile Malatya ve Malatya Kayısısının tanıtımı konusunda bulunmaz bir nimet! Bütün Malatyalıların bunu sahiplenmesi ve bu bilinçle hareket etmeleri gerekiyor. Aksi halde, "UNESCO benim Neyime?" der dururuz.
MALATYA, FIKRALARA KONU OLACAKTI!..
Tüm ülkede olduğu gibi, Malatya da 2021 yılını sıcak ve kurak geçiren yerlerden biri. Bu yıl neredeyse hiç yağış düşmedi şehrimize. Tek damla yağmurun yağmadığı Malatya’da, neredeyse sel felaketi yaşanacaktı. “Yağış yok, ama selden bahsediyorsunuz” dediğinizi duyar gibiyim. Evet evet söz konusu Malatya ise; kuraklıkta sel, durgun havada fırtına yaşanabilir. Şöyle ki; Çat Barajı’ndan Malatya'ya su taşıyan kanalın önüne kurulmuş Hidroelektrik Santrali’nin kanalı geçtiğimiz günlerde patladı. Ama ne patlama... Çok şükür felaket yaşanmadı. Ama felakete ramak kaldı. Ortaya çıkan su kütlesi, belki büyük değildi. İçinde taşıdığı milli toprak, bir müddet daha aksaydı, Malatyamızın su ihtiyacını karşılayan Kaptaj’ı tıkayabilirdi. İşte o zaman felaketin büyüğünü yaşardık. Şehrimizin aylarca susuz kalması işten bile değildi. Neyse ki durum çabuk kontrol altına alındı.
Asıl mesele; bu olayda kusur kimde olduğudur. “Doğal afet” deyip konuyu kapatmaktan ziyade, “İhmal var” deyip, sorumluların araştırılmasını istemek gerekir.
Ülkemizde doğal olan bütün kaynaklar Devletin malıdır. Su ve toprak buna dahildir. Devletimiz su ile ilgili bütün işleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) eliyle yürütür. Bu sebeple burada sorumluluk DSİ Bölge Müdürlüğü’ndedir. Zannımca o kanal yapıldığı tarihten bu yana kontrol edilmemiştir. Böyle bir durum, büyük bir ihmalin varlığına delalet eder. Yetkililerimizin yaşanan bu hadiseden; "bir musibet, bin nasihatten yeğdir!" düsturu gereği, ders çıkarmaları ve kusuru bulunanlar hakkında gerekli “işlemleri” yapmalarını bekliyorum.
SADECE, ÇIRMIKTI DEĞİLMİŞ!..
Geçen yazımda "Çırmıktı'nın Başkanı Var!" başlığı altında Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'ın, Yeşilyurt'un eski yerleşim yeri Çırmıktı'ya yaptıklarından bahsetmiştim. Bayram öncesinde geldiğim Malatya'da Yeşilyurt Belediyesi’nin hizmetlerinin Çırmıktı'dan ibaret olmadığını, en ücra mahallelere kadar gittiğini görme imkanı da buldum. En uzak mahalle olan Tohma’da bile park ve sosyal donatıların yapıldığını öğrendim. Özellikle, Beylerderesi kenarına yapılan Şehir Parkı veya diğer adıyla Millet Bahçesi, beni ziyadesiyle memnun etti. Burası tam olarak bitirildiği vakit, Doğu Anadolu'nun en cazibeli parkı olacaktır. Çay bahçeleri, lokantaları, düğün salonu, mesire alanları, spor aletleri, Savaş Müzesi, kadın/erkek plajları ve rafting gibi bir çok hizmeti içinde barındırıyor. Aklınıza gelebilecek her türlü aktiviteyi yapmaya müsait bir alan oluşturuluyor. Çevre yolundan Çırmıktı'nın merkezine yedi buçuk kilometrelik yürüyüş alanı planlanmış. Projenin bazı etapları bitirilmiş durumda. Daha şimdiden akşamları yer bulmak mümkün değil. İnşaallah, bir an önce projenin tamamı bitirilerek, ilimiz ve bölge halkının hizmetine sunulur.
PÜTÜRGE LOBİSİNİN GÜCÜNÜ, YABANA ATMAYIN!
Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Battal Kanbay atanınca, “Yıllar sonra genç bir bürokratımız oldu” diyerek sevindik. Battal Kanbay, her ne kadar tecrübe konusunda yetersiz görünse de, çalışkanlığıyla göz dolduran bir isim. Son günlerde özellikle sosyal medyada Battal Kanbay ile ilgili yazılıp çizilen birçok konu var. Henüz asaleten ataması yapılmayan Kanbay'ın görevden alınacağı iddiası da ortalarda geziyor. Bu iddiaların da birkaç sebebinin olduğunu duyuyorum.
Türkiye'de önemli bir cemiyetin Darendeli olan Malatya İl başkanının istediği bir şeyin olmaması sebebiyle; Darende Lobisini kullanarak Kanbay'ı göndermek istediği söyleniyor mesela.
Bir başka iddia ise; Eğitim Bir Sen Malatya Temsilcisinin Battal Kanbay'ı toy görerek, Milli Eğitimi yönetmek istemesidir. Böyle bir oldu-bittiye izin vermeyen Battal Kanbay'ın sert tepkisi, Memur-Sen'e bağlı Adıyamanlı diğer sendika başkanlarıyla beraber hareket ederek, Adıyaman Lobisi kurmalarından bahsediliyor. İddiaya göre bu sendika ağaları, Milli Eğitim Müdürlüğü için Adıyamanlı biri adına Ankara'da PR çalışması yapıyorlarmış.
Battal Kanbay’ın görevden alınacağının söylenmesine bir başka sebep de, bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının oluşturduğu lobilerdir.
Peki, bütün bunlar konuşulurken, birçok hususta Kanbay’ın başarısı neden konuşulmaz? Neden, çalışkanlığından ve dürüstlüğünden bahsedilmez? Battal Kanbay tecrübesiz olabilir, lakin başarılı olduğu gün gibi ortada. Tecrübe kısmı ise zamanla elde edilecek bir şey. Kanbay'ın bugün önü kesilmediği takdirde, yarın Malatyalı üst düzey bir bürokratımızın Milli Eğitim camiası içinde olacağı kesin.
Şahsen ben Battal Kanbay'ın görevine devam edeceğine ve en kısa sürede asaleten atanacağına inanıyorum. Çünkü Kanbay'ı oraya getirenler kendisinden memnun, halk memnun, eğitim camiası memnun. Bütün bunların üzerine bir de Pütürge'li olması hasebiyle arkasında Pütürge Lobisinin olması büyük bir artı. Pütürgeliler her ne kadar Devlet işlerinde çok görev almasalar da, ticaret ve üretim konusunda çok büyük bir güce sahipler. Ayrıca çok fazla STK'ları var. Bu sebeple Pütürge Lobisi, Türkiye'de mikro açıdan en güçlü lobidir. Her şeyi hesap ettiğini zannedenler, bu gücü de yabana atmasınlar.
KANBAY, KENDİNİ GÖSTERECEK İMKÂNI HENÜZ BULAMADI
Battal Kanbay’a verilen kamuoyu desteği, kendisinin bir eğitimci olarak dış dünya ile ilişkilerinin iyi olduğu ve bu konuda karnesinin “pekiyi” bulunduğunun kanıtıdır. Peki, “Kendisinden beklenen ve asli görevi olan eğitim alanındaki başarısı nasıl?” sorusunun cevabı, hali hazırda “meçhul”dür!
Çünkü pandemi dolayısıyla yüz yüze eğitime ara verilmesi, bu sorunun cevapsız bırakılmasına sebep olmuştur!
Tabi ki eğer başarının kriteri, sadece buysa?
Battal Kanbay’ın elde ettiği kamuoyu desteğinden dolayı, kendisini kısmen başarılı bulmaktayım. Kısmen diyorum! Çünkü kendisi Malatya’da önemli bir konunun üstüne gitmedi veya gidemedi. Kim bilir belki de gitmek için zaman kolluyor, lakin henüz bu konu ile alakalı her hangi bir çalışmasına denk gelmedim.
Bu konu o kadar vahim ki, birçok iş bekleyen eğitimciyi adeta “intihar”ın eşiğine kadar getirmiştir. O kadar olaylara şahit oluyorum ki; burada o hikayeleri yazarak geleceğe dair ümitleri tükenen bu çaresizleri rahatsız etmemek adına, inanın elim kaleme gitmiyor.
Ama sıkıntının vahametini anlatmak adına şöyle bir örnek vereyim: AK Parti MKYK Üyesi ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, 2’inci Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir tekstil fabrikasını ziyarete gider. Orada çalışan bir bayanla diyaloğa geçer. Bayanın eğitimli biri olduğu her halinde bellidir. Bu durum Öznur Hanım'ın da dikkatini çeker ve ne mezunu olduğunu sorar. Bayan üniversite mezunu bir tarihçidir. İş bulamadığından ötürü üniversite mezunu olduğunu gizleyip, tekstil fabrikasında çalışmaya mecbur kalmıştır. Hatta fabrika sahibi, bu şekilde eğitimli kırka yakın kişinin bulunduğundan da bahseder.
Peki, buradan Battal Kanbay’a soruyorum; bu insanlar neden iş bulamıyor?
Hadi bakanlık kadro açmıyor, peki özel eğitim merkezlerinde de mi iş bulamıyorlar?
Bu soru, eğitim camiasında ikinci bir sorunu ayyuka çıkarıyor. Çünkü özel eğitim merkezleri şu anda adeta sinek avlıyor. Bunun en büyük sebebi, bu işin de merdiven altına düşmüş olması. Özel eğitim merkezlerinin, merdiven altı iş yapanlarla rekabet etmesi ise, söz konusu bile değildir. İşin asıl şaşılacak yanıysa, burada çalışan kişilerin, Milli Eğitim çalışanları yani öğretmenleri olması... İşin daha vahim tarafıysa, aldığı maaşlara kanaat etmeyen Milli Eğitim çalışanı öğretmenlerin, kendilerine göz yuman okul müdürleriyle aldıkları paraları kırışmalarıdır.
Bakalım Sayın Kanbay, doyumsuz bu tüccar eğitimcileri durdurabilecek mi? Yoksa diğerleri gibi, bu kaçak merkezlere göz mü yumacak? Anlaşılan Battal Kanbay’ın işi çok zor.
MALATYA VALİSİNE VE İL EMNİYET MÜDÜRÜNE AÇIK MEKTUP!..
Sayın Valim ve il Emniyet Müdürüm!
Malatya'da uyuşturucu kullanımı ve tedarik edilmesiyle alakalı çalışmalarınız, takip ve önlem almadaki yeterliliğiniz, maatteessüf tartışmalı hale gelmiştir.
Pandemiyle birlikte uyuşturucu suçlarından hüküm giymiş birçok uyuşturucu tacirinin, şartlı salıverilmesiyle birlikte dışarı çıkan; özellikle Yeşiltepe, Yeşilkaynak, Taştepe, Melekbaba ve Kiltepe gibi mahallelerde köşebaşlarında torbacılık yaptıklarına tanıklık eden, onlarca insan vardır.
Yeşilkaynak mahallesinde tanık olduğum bir vakada, insanların artık dışarı çıkamaz, ses çıkaramaz hale geldiklerini bizzat gördüm.
Bu vesile ile ilimizin emniyet ve asayişinden sorumlu büyüklerimize sormak isterim; Pandemi veya daha önceki yasal düzenleme sebebiyle salıverilen uyuşturucu müptelası veya tacirinin sayısı kaçtır? Elbette, sizde bunun bilgisi mevcuttur. Lakin bunları takip etmek gerekmez mi?
Emniyet müdürümüzden özel istirhamımdır: Lütfen yukarıda saydığım mahallelere sivil bir araçla gidin, durumun vahametini bir de kendi gözlerinizle görün.
Selam ve dua ile
Fiemanillah