Bir Malatya masalı
03 Kasım 2021, Çarşamba 09:32Bir varmış bir yokmuş
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Deve tellal iken, pire berber iken
Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
Saltoğlu, Tahtalı, Belediye, Hacı Hüseyin, Yıldız hamamlarının gazan gapısında ter atıp, dinlenirken “patates öfelemesi ve zehir gibi acı çiğ köfteler yiyip, üstüne de bol asitli, otuz iki dişe keman çaldıran buz gibi Demir Gazozunu bir dikişte bitiren, hamamda sıraya dizilen hizmetlilere bol bol bahşiş bırakan beg gönüllü insanların yaşadığı bir şehir varmış.
Bu şehrin insanları ne yaparsanız yapın, köprü, yaprak ve toprak diyemez, bunların yerine; “körpü, yarpağh ve torpağh” derlermiş.
Bu şehrin eli öpülesi anaları, çocuklarını hastalığı ne olursa olsun, “tere yağıynan bekmezi gızdır iç bir şeyin galmaz” düsturuyla tedavi eder “yüzün güle, yüzün ağ ola, ömrün uzun ola, gadan baa gele”, diyerek işlerine uğurlarlarmış.
Bu şehrin güzel insanları, kuyruk sokumuna “pıstik”, çiviye “mıh”, dere otuna “samut”, naneye “anuğh”, asmaya “ariş “, asma yaprağına “tevek”, havuca “pirçekli”, mısıra “gilgil”, hindiye “culuğh”, hizmetçiye “totaba”, merdivene “ayağhcağh”derlermiş.
Bu şehrin çocukları, hastalıklı beyinlerin ürettiği, uzun süre izlendiğinde insan psikolojisini bozduğu kesinleşen televizyon dizileri yerine çocuk hayal dünyasını geliştiren masallar dinleyerek, kesmece, bastığh, gara üzüm, Besni üzümüyle karıştırılmış leblebi, ceviz, tut gurusu, elma gağhı, armut gağhı gibi tamamen organik çerezler yiyerek, ıhlamurlar, şerbetler içerek gerek bedensel gerekse ruhen sağlıklı bireyler olarak yetişirlermiş.
Bu ruhen ve bedenen sağlıklı yetişen çocuklar, zamane çocukları gibi evde, bilgisayar başında bağımlı kalmaz, gerektiği zaman mahallelerinde arkadaşlarıyla, sülü deynek, develeme, yakan top, hombek, Adıyaman hombegi, uzun eşşek!, köşe kapmaca, gaggılama, golum kıssa, beş taş, hollik, körebe, bilya yani bilye veya misket, saklambaç, yakalamacılık, hayfene kurma, ayak yere basmaz hop cambaz, ip atlama, çizgiye gazoz kapağı atma, istop, ortada sıçan, minyatür kale futbol maçı ve voleybol oynayarak, derelerde çimerek büyürlermiş.
Bu şehirde, “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyen tertemiz, vatansever, gençler yetişir ve bu gençleri yetiştiren birbirini seven ve saygı gösteren edep timsali, adam gibi ebeveynler yaşarmış.
Bu ebeveynler “edep ya hu” düsturuyla yetiştikleri için, çağalarına da edepli olmanın, her şeyden önemli olduğunu "önce edep" diyerek vurgularlarmış, " her şey olmak kolay da adam olmak zordur" ilkesinden hareket ederek "adam gibi adamlar" yetiştirmişler, bunun sonucunda bir çok bilim adamı ve de iki Cumhurbaşkanı çıkaran, mert ve iyi insanların çoğunlukta olduğu bir şehir olmanın gururunu yaşamışlar...
...
...
Bu şehrin adı Malatya imiş...
Onlar ermiş muradına,
Biz çıkalım kerevetine.
Selam olsun bu masalın kahramanlarına...
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...