Boykota ve Filistin hakkında konuşmaya devam edin!
04 Şubat 2024, Pazar 10:37İsrail’in Gazze işgali tüm acımasızlığı ile devam ediyor. Geçtiğimiz günlere damga vuran gelişme ise hiç şüphesiz Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Gazze Şeridi’nde soykırım işlediği suçlamasıyla İsrail aleyhinde Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açılan davanın görülmeye başlanması oldu.
İlk duruşma sonrasında Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa dava açma konusunda öncü oldukları için “Hiçbir zaman bu kadar gururlu hissetmemiştim” açıklamasını yapmıştı. En son yaşanan gelişme ise dava için UAD tarafından İsrail hakkında verilen tedbir kararı oldu. Bu karar davada nihai karar verilinceye kadar tarafların uyması gereken geçici önlemler anlamına gelmektedir.
İlk etapta İsrail’in soykırım suçu işlediğine dair dava açılması bile sevindirici bir haberdi elbette. Mazlum bir halkın kaderini yine mazlum bir halk koruyordu. Ancak alınan tedbir kararı dünyada hala güçlü olanların zalimler olduğunu da gösteriyor. Nitekim Gazze’de günlerdir süren İsrail işgali ve soykırımı en acımasız biçimde devam ediyor. Çocuklar artık korku ve titreme sonucu geçirdikleri kalp krizi sebebiyle ölmekteler. Yine açlık bir insani kriz olarak Gazze’de en şiddetli bir boyuta ulaşmıştır.
Soykırıma tedbir kararı gelinen noktada Gazze halkını yavaş yavaş ölüme terk etmekten başka anlama gelmiyor. Üstelik Uluslararası Adalet Divanı kararını açıkladıktan sonra İsrail 700’den fazla kişiyi katletti.
Uluslararası hukukun verdiği kararlara uymak bu mu?
Meselenin bir diğer boyutu ise boykot. Boykot ediyorsunuz da ne işe yarıyor diyenlere inat boykota devam. Çünkü gelinen noktada görüyoruz ki boykot işe yarıyor. Starbucks ve Coca Cola’nın elde ettiği hasılatlarda ciddi düşüşler yaşanmış ve Fas başta olmak üzere bazı ülkelerde de Starbucks firmaları kapanmıştı. Ve eğer boykot konusunda ısrarcı olur hatta bunu bir yaşam tarzı haline getirirsek daha da güzel sonuçlar alacağız.
Boykot Hz. Peygamber (s.a.v)’in Hayber kalesinde Yahudilere galebe çalmasını da akıllara getiriyor. Ve hadise birebir durumla örtüşüyor.
Yıl 629.Hayber kalesine sığınan Yahudiler yiyecek ve içecek stokları ile Peygamber Efendimizin gitmesini bekliyordu. Hayber kaleleri yüksek ve sağlam yerlerde yapılmıştı. Hayber yıkılmıyordu. Hayber fethedilmiyordu. İslam ordusunun günlerce beklemesinin ardından stokları tükeniyordu. Üstelik moralleri de bozulmaya başlamıştı. Günlerce beklediler. Ancak istedikleri sonucu yani fethi elde edemediler.
Bu uzun bekleyişten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir strateji geliştirdi. Hurma ağaçları kesilecekti. Yani Hayber Yahudilerinin tüm ekonomisi. Servetleri devrilecek gelecekleri kökten kazınacaktı. Ağaçlar kesildikçe Yahudiler kahroluyor ve zihnen teslim oluyorlardı. Nitekim Hayber’de kalmanın anlamı da ortadan kalkmış oluyordu. Sonunda Müslümanlarla anlaşma yoluna gittiler. Ve taşıyabilecekleri kadar yükle başkentleri Hayber’i terk etmek zorunda kaldılar.
İslam Tarihinden bu kesit bugün uyguladığımız boykot meselesini en iyi anlatan örnektir. Ben ne yapabilirim ki bir benim boykot etmemle mi olacak minvalinde türlü bahaneler getirdiğimiz boykot meselesi aslında uzun vadede bir yatırımdır. Çünkü evimize giren her Yahudi malı bir ağaçtır. Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa onun mükafatı Allah katında zayi edilmeyecek. Allah bize bunu taahhüt ediyor.
Yeter ki biz şairin dediği gibi “O selin üstünde bir saman çöpü “olabilelim.
Öyleyse; Gazze’yi konuşun.
Gazze için boykota devam edin!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.