D VİTAMİNİ
29 Mart 2020, Pazar 07:13
SESLİ MAKALE
Sevgili takipçilerim bu hafta sizlere yine çok tartışmalı bir konu olan ve maalesef ülkemizde yetersizliği çok fazla görülen D vitamininden bahsetmek istiyorum.
D vitamini; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta olup aynı zamanda vücutta sentezlenebildiği için hormon olarak da adlandırılır. D vitamini sentezlenme bakımından diğer vitaminlerden biraz farklıdır. Çünkü D vitaminini üretmemiz için sonsuz enerji kaynağımız olan güneşe ihtiyacımız vardır. D vitamini derimizin güneşle teması sonucu güneşten gelen ultraviyole ışınlarına maruz kalmasıyla kolesterolden üretilen bazı moleküller olarak oluşmaya başlar. Ardından karaciğerimizde ve böbreğimizde gerçekleşen bir dizi işlemden sonra aktif D vitamini oluşur. Deride D vitamini oluşabilmesi için vücudun en az %25'lik kısmının (eller, kollar, bacaklar, yüz gibi) 15-20 dakika süre ile güneş ışınlarının dik olarak gelmediği saatlerde güneş ışınları ile temas etmesi gerekmektedir.
D vitamini, metabolizmamızda başta kemik, diş dokusu ve iskelet sistemi işlevleri olmak üzere birçok önemli fonksiyona sahiptir. Vücudumuzda kalsiyum ve fosforun emilimini sağlar. Yani kalsiyumun vücudumuzda kullanılabilmesi için D vitamini gereklidir. İlerleyen yaşlarda osteoporoz oluşumunun nedenlerinden biri de D vitamini yetersizliğidir. Özellikle yaşlılarda fizyolojik birçok olaydan dolayı D vitamini düzeyleri azalmaktadır. Azalan D vitamini ve kalsiyum düzeyleri bu bireylerde ciddi sakatlanmalara ve kırıklara yol açabilmektedir. Otuz binden fazla katılımcının olduğu bir çalışma, günlük diyetlerine D vitamini takviyesi yapıldığında kalça kırığı riskinin %30 azaldığını göstermiştir. Bu yüzden yaşlı bireylerde D vitamini takibi çok iyi yapılmalıdır.
D vitamini sentezi coğrafi konuma, mevsimlere, yaşa, hava durumuna, güneşe direk maruz kalma süresine, ırka, derinin rengine ve giyim şekline göre değişir. Bu yüzden kapalı giyinen kişilerin mutlaka yazın güneşle daha fazla temas etmesi gerektiğini belirtmeliyim. Ayrıca kış aylarında güneşe maruz kalma süresi azaldığı için D vitamini değerlerine mutlak baktırıp doktorunuz uygun görürse ek vitamin desteği kullanmalısınız.
D vitamini eksikliğinin diyabet, hipertansiyon, kanser gibi birçok hastalığa kapı araladığı yapılan çalışmalar sonucu netleşmiştir.
D vitamini gereksinmesi besinlerle yeterli düzeyde karşılanamamaktadır. Yağlı balıklar, karaciğer ve yumurtada bir miktar bulunmaktadır. Ancak bu miktar ihtiyacımızı karşılamamaktadır. Bu yüzden besinlerin devlet eliyle D vitamini ile zenginleştirilmesi ve tüketiminin teşvik edilmesi oldukça önemlidir. Diyetteki D vitamini yetersizliği ve cilt kanseri riski nedeni ile direk güneş ışığı maruziyetinin sınırlandırılması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden, D vitamini düzeyinin yeterli sınırlar içinde tutulabilmesi için doktor tavsiyesiyle D vitamini desteği yapılabilir.
D vitamini yeni doğanlar için de çok önemlidir. Anne sütünün D vitamini içeriği düşüktür. Bu nedenle dünya genelinde bebeklik döneminden başlayarak, D vitamini destek programları uygulanmaktadır. Ülkemizde de 2005 yılından bu yana, 0-12 aylık bebeklere ücretsiz D vitamini desteği yapılmaktadır. Ayrıca gebelik döneminde anne adaylarına da D vitamini desteği sağlanmaktadır.
Ancak bu kadar önemli olmasına ve güneşlenme süresinin uzun olduğu bir ülke olmamıza rağmen Türkiye genelinde ve tüm yaş gruplarında tüketim açığı en yüksek olan besin ögesi D vitaminidir. Bu yüzden sizlere önerilerimi göz ardı etmeyiniz. Her açıdan vücudunuzu çok iyi takip edip, eksiklerinizi doktorunuzun ve diyetisyeninizin önerileri doğrultusunda tamamlayınız. Unutmayın, vücudunuz bir bütün ve bu bütünü oluşturan herhangi bir parçadaki eksiklik ya da bozukluk diğer tüm parçaları etkileyebilir. Bu yüzden size emanet olan bu vücudu çok iyi tanıyıp takibini bırakmamalısınız.
Bireysel diyet danışmanlığı ve merak ettikleriniz için dyt.iremercan instagram sayfamdan bilgi alabilirsiniz.
Sağlık dolu bir hafta diliyorum.
Diyetisyen İrem ERCAN