Dersim’in kayıp kızları!
31 Ağustos 2021, Salı 10:48Bu hikaye, diğer hikayelerim gibi gülümseten hikayelerden değil .!
Gerçek bir hayat hikayesi ve Dersim’in kayıp kızlarından birinin dramı.!
…
İlk defa yakın bir akrabamın evinde tanıdım onu, kara kuru, çelimsiz, ama gözlerinin içi gülen biriydi.
O eve nasıl geldiğini, onu getirenden, bir de evin reisinden başka hiç kimse bilmiyordu.
Onu tanıdığımda beş altı yaşlarındaydım...
Ben büyüdüm, evlendim, çocuklarım oldu, o hala o evde hizmetine devam ediyordu. Oysa o da genç olmuştu, onun da sevmeye sevilmeye, yuva kurmaya, çocuklarının olmasına ihtiyacı vardı, ama maalesef onun bu duyguları kimse tarafından göz önüne alınmadı, hep yok sayıldı ...
Çalıştı çabaladı, hizmetinde bulunduğu ailenin çocuklarını büyüttü, evlendirdi ...
Ama artık yaşlanmıştı, gençliğinde iyi yaşama, kendine bakma şansı olmadığı için normalden daha fazla yıpranmış, yaşıtlarına göre daha fazla çökmüş, tabir-i caizse kimsenin işine yaramaz hale gelmişti.
Bir gün ziyaretine gittiğimde, sıkıntılarını bana üstü kapalı ima etti, öyle edepliydi ki ekmeğini yediği insanların arkasından konuşmak onun kitabında yazmıyordu.
Bu trajediyi kendime vazife edindim, onu huzur evine yerleştirecektim, gerekirse ücretli odalarda onun son günlerini huzur içinde geçirmesini sağlayacaktım .
Fakat hesap edemediğim bir zorluk çıktı karşıma…!
Nüfus kağıdı yoktu!
Maalesef şimdiye dek nüfus kağıdı çıkarılmamıştı, o kadar enteresan bir olaydı ki hayatı boyunca bir gün bile nüfus kağıdı ihtiyacı gerektirecek bir işi, özellikle resmî bir işi hiç olmamıştı.
Ama şimdi nüfus kağıdına ihtiyacımız vardı .
Yeni Nüfus kağıdı çıkarmak için çok uğraştım, Tunceli nüfus müdürlüğüyle görüştüm hatta Tunceli'ye kadar gittim; fakat bir arpa boyu yol alamadım.
Umutsuzluk içindeyken şehrin valisine durumu anlatıp ondan yardım istemek geldi aklıma…
Tek umudum Vali beydi.
Randevu alıp durumu izah ettim, Dersim isyanı sırasında Malatya’ya getirilen kızlardan biri olduğunu, nüfus kağıdının dahi olmadığını, huzur evine müracaat ettiğimizi, kimlik olmadığı için yerleştiremediğimizi anlattım.
Gerekirse huzur evine ücretini benim vermem kaydıyla, ve her türlü kefaleti verebileceğimi belirterek sayın valiyi ikna ettim .
Bu şekilde kimliksiz bir vaziyette huzur evinde iki kişilik bir odaya yerleştirdik.
İsmini vermek istemediğim sayın valimize yaptığı bu hayırdan dolayı ömür boyu müteşekkirim...
…
O kadar mutluydu ki, ziyaretine gittiğimde, sorduğu tek soru şuydu;
-Beni buradan çıkarmazlar değil mi?
Ben de ona korkmamasını, keyfine bakmasını söylerdim.
Öyle zannediyorum ki hayatının en mutlu günleriydi huzur evinde o iki kişilik odada geçirdiği günler ...
Her güzelliğin bir sonu olduğu gibi, karlı bir kış sabahı telefonum acı acı çaldı, açtığımda huzur evinden hazin sonu bildiren hemşirenin sesi kulaklarımda yankılanıyordu, o öldü, diye...
İçimde tarifsiz bir huzur vardı, mutlu öldüğünden zerre kadar şüphem yoktu. Hayatı boyunca kendi odası olmayan birinin üç aylık bir süre için bile olsa "benim" dediği bir odasının, "benim" dediği bir yatağının ve bir arkadaşının olması ve hayatında ilk defa kendinden başka birinin hazırladığı kahvaltıyı, öğlen ve akşam yemeklerini yemesinin, çamaşırlarını bir başkasının yıkamasının onu çok mutlu ettiğinden emindim.
…
Huzur evine gittiğimde cenazeyi alıp defin işlemlerine başlamamı söylediler, normal bir ölüm olduğunda doktor gelip ölüm raporu verdikten sonra defin işlemlerini başlatıyorlarmış, fakat rahmetlinin nüfus kağıdı olmadığı için hiçbir doktor böyle bir sorumluluğu almak istemiyordu.
İş yine başa düşmüştü!
Tamamen yaşadığım duyguları aktarıyorum, sağlık ocağının kapısından girerken nüfus kağıdı olmayan biri için ölüm raporu istediğimde doktorun bana nasıl tepki vereceğini düşünüyor ve içim ürperiyordu.
Fakat Yüce Yaratıcı Allah, işinizi rast götürürse, ne olduğunu dahi anlamadan işleriniz bir bir halloluyor.
Bürokrasiyle yaptığım mücadeleyi anlatıp sizi sıkmak istemiyorum, uzun mücadelelerden sonra nüfus kağıtsız da olsa ölüm raporunu alabilmiştim, fakat tek başıma yapamayacağım bir şey daha vardı, o da cenaze namazı ...
Dediğim tarihte mezarlıktaki defin adedi şimdiki gibi fazla değildi, yani mezarlıkta her an insan bulmak mümkün olmayabiliyordu, ölüm raporuyla uğraşırken öğlen ve ikindi vaktini de geçirdiğim için cami cemaati de yoktu, fakat orada da işimiz rast gitti. Çok sevdiğim bir arkadaşım ve grubu bir defin için oradalardı ve onlarla birlikte cenaze namazını kılıp kimsesizler mezarlığına defni gerçekleştirdik .
Binlerce olduğunu tahmin ettiğim Dersim'in kayıp kızlarından sadece birinin hikayesinin çok kısa ve çok hazin bir bölümünü anlatmaya çalıştım.
Maalesef tarihimiz sonuçlarını düşünmediğimiz için böyle trajedilere sebep olan birçok olaylarla doludur.
Öbür tarafta çok rahat edeceğine hiç kuşkum yok, ruhu şad, mekanı cennet olsun...