Devlet dinden soyutlanamaz!..
16 Aralık 2021, Perşembe 07:25Günümüzde “paralel yapı” diye tabir edilen ve din ile kendilerini kamufle eden örgütlerin müsebbibi; “devleti dinden soyutlama” fikridir. Kısaca din ile devlet işlerini birbirinden ayırdığı söyleyen ve dinsizliği de muasır medeniyet gibi gösteren bu kişiler, toplumun felaketine sebep olmuşlardır. Hayatın her alanında tatbiki, saadetimize vesile olan Peygamberimizin Rabbinden aldığı emir ve yasaklara; milletimiz günde beş defa namaz ile tecdid-i biat ederek; çeşitli bedeller ödemiş, hatta bu uğurda can vermiştir.
IRKÇILIĞIN BİR BAŞKA VERSİYONU!
İslam’ı tatbik edecek tüzel değer, ancak ve ancak devlettir. Devletin bu vazifesini ihmal etmesi; paralel yapıları da beraberinde getirecektir. Nitekim getirmiştir de… Tıpkı FETÖ örneğinde olduğu gibi!
Devlet dinden soyutlanıp, kendisine beşeri kanunları düstur(!) edinirken; ümmeti ırkçılığın farklı bir versiyonu olan cemaatlerin kucağına atmıştır. Burada “cemaat” derken; Kur'an'ı ve hadisi ders vermeyen, sadece işine gelen ayet ve hadisleri kendini ve ideolojisini parlatmak için kullanan; daima şeyhini ve hocasını öne sürüp, bununla birlikte İslamiyetsiz bir Müslümanlığı temsil(!) eden, sözde cemaatleri(!) kast ediyorum.
Günümüzde çoğu cemaat müntesibi, tabisi olduğu şeyh ve hocaların sözünü, Kur'an-ı Kerim ve hadislere göre düşünüp öğrenmiyor. Buna şöyle bir örnek verebiliriz: Kur'an'dan ve hadisten bir şey nakledildiğinde “İyi de benim şeyhim veya hocam bunu şöyle tevil ediyor” şeklinde saçma bir cevap veriyorlar. Hatta Fetö’nün kokuşmuş felsefesini din diye benimseyen birisi, örnek verdiğim ayet-i kerime için “Bu ayet bu zamanda geçerli mi?” diye, ahmakça bir sual(!) edebiliyor. Kur'an'ı ve hadisi mihenk yapmadan şahısları ölçü yapmanın getirdiği sonucun, ne kadar “vahim” olduğunu verdiğim bu örnekten anlayabiliriz.
“HİZMET” DİYE LANSE EDİLEN HAREKETLER…
Bu örneklerle ikna olmayan bir kardeşimiz, söylediklerimin sağlamasını da çok kolay bir şekilde yapabilir. Yakınında bulunan herhangi bir medrese, dershane veya dergâhta; ehli sünnet nezdinde muteber bir tefsirden bir ayetin veya İmam Buhari'den bir hadisin manasını okusun. Eğer her hangi bir tepkiyle karşılaşıyorsa, yanlış yerdedir. Hizmet diye lanse edilen bu hareketler “ve lâ yegurrennekum billâhil garûr” (Fatır-5) ayetinin bildirdiği gibi; “Şeytanın Allah’la aldatmasından” başka bir şey değildir.
Bu hususta Bediüzzaman Hazretleri, hicri 1339 miladi ise 1920 yılında Meclis-i Mebusan'a yazdığı bir hutbede “Şakkul asa”, “İnşikak-ı asa” veya güncel tabirle “Paralel yapı” tehlikesini haber şu şekilde haber vermiştir.
Davet edildiği Mebusan Meclisi'ne asıl vazifesini hatırlatmak için "Ey mücahid-i İslam!" diye başlayan hutbesinde, özetle; “Meclisin şahsı manevisi cihetinde iktidar kuvvetini elinde bulundurmakla “Saltanat” manasını uhdesine aldığı gibi, İslam toplumunu ilgilendiren hükümleri yani “Şeairi” de bizzat kendisi tatbik ederek, “Hilafet” manasını da uhdesine almalıdır. Çünkü Müslümanlar dine; ekmek, su ve havadan daha ziyade muhtaç oldukları için, onsuz yaşayamazlar. Devlet bu ihtiyacı karşılamadığı takdirde, başka yerlere müracaat edecekler. O vakit hilafet manasını gördükleri kişilere, cemaatlere veya örgütlere bağlanacaklar ve haliyle onlara kuvveti de verecekler. Bu hal ise “İnşikak-ı asa” olacaktır. Yani devletin kuvveti bölünecek, iki farklı kuvvet olacak; güncel tabirle “Paralel bir devlet” oluşacaktır.
Hulasa: Kur’an'a göre ikinci bir devlet haramdır!
Selam ve dua ile
Fiemanillah...
DİRİLİŞ POSTASI GAZETESİ