DOST ACI SÖYLER!
26 Haziran 2019, Çarşamba 09:21
(SESLİ MAKALE)
O kadar hızlı bir zamanda yaşıyoruz ki hızımızı anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sürekli ve defaten değişen bir gündemimiz var. Gün geliyor devlet içinde bir çeteden haberdar oluyoruz ve diyoruz ki “devlet bunlardan temizlenirse, daha bizi kimse tutamaz.” Belli bir süre sonra “temizlik yaptık bitirdik ve artık gemlerimizden kurtulduk” derken, daha büyük bir çetenin hatta devlete paralel olarak hareket eden devlet içinde bir devletin varlığından haberdar oluyoruz. Bunlarla mücadeleye başlıyoruz ve içlerinden güçlü kudretli görünen bazılarını derdest edince “daha da kimse bizi tutamaz” diyoruz. Sonra bakıyoruz ki adamlar darbe yapmaya kalkışıyorlar. Millet darbeyi savuşturunca; o kadar kararlı davranıyoruz ki, bunların kıyısından köşesinden geçen herkesi kamudan ihraç ediyoruz. “Bu sistemle olmaz, hele başkanlık sistemine geçelim, o zaman görün bizi” deyip milletin önüne çıkıyoruz ve başkanlık için “olur” alıyoruz. Bakıyoruz ki heyhat birileri hala bizimle savaşmaya devam ediyor. Reis'i Başkan yapmak için varımızı yoğumuzu ortaya koyup başkan seçtiriyoruz ve diyoruz ki “bu defa bu iş tamam, bu defa uçacağız” ama bir bakıyoruz ki ekonomik savaş başladı. Patates, soğan… manav fiyatları her şeyden önemliymiş, sonradan öğreniyoruz. Yerel seçimlere bu ekonomik sıkıntıyla girip, o seçimden de galip geliyoruz ama bir bakıyoruz ki; İstanbul seçimlerinde her türlü iş var. Tam olarak anlamasak bile biliyoruz ki bir takım olaylar olmamış değil. Kazandığımız şehirlerde başa getirdiğimiz yöneticilerin “yelkenler fora, tam yol ileri!” demesini beklerken; gelenler “harç borç içindeyiz” diyerek, “bir şey beklemeyin” mesajı veriyorlar. Partisine bakmadan herkes kendisinden önceki dönemi suçlayıcı yollara tevessül ediyor.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN BORCU...
Malatya Büyükşehir Belediyesinin borcunun büyük olduğunu ve sıkıntı çektiğini gündemi takip eden herkes aşağı yukarı biliyordu. Fakat kimse borcun bu denli büyük olduğunu bilmiyordu. 2 katrilyona yakın açıklanan borç herkeste bir şok etkisi oluşturdu. Son Belediye başkanı Hacı Uğur Polat açıklama yapmasa da ondan önceki başkan Ahmet Çakır'ın açıklamaları milleti tatmin etmedi. Aslına bakarsanız bu borç konusunda eski yöneticilerin haksızlığa uğradığını düşünüyorum. 2031 yılında ödenecek olan bir borcu, bugünün borcuymuş gibi göstermek haksızlıktır. Elbette oda bir borç fakat henüz muaccel hale gelmemiş bir borç. Eğer muaccel hale gelmeyen borçları hesaba katarsak; Türkiye'de borcu olmayan bir tek belediye kalmaz. Buna Malatya Battalgazi Belediyesi de dâhil. Kaldı ki Battalgazi Belediyesinin borçları ile ilgili ortalıkta gezen bir sürü iddia var. Çok büyük rakamlardan bahsediliyor. Yine belediyeden ayrı bir tüzel kişiliği ve özel bütçesi olan Maski'nin borçlarını da Büyükşehir Belediyesine yüklemek mantıksızla bağdaşmayan bir hareket. Özel Hukuk Hükümlerine tabi olan belediye iktisadi teşebbüslerinin borçlarını da eklediğiniz zaman borcun miktarı arttıkça artar. Hâlbuki aslolan Belediyenin muaccel hale gelmiş yani ödeme zamanı gelmiş veya geçmiş olan borçlarıdır. Gerisi için borçlar kanunu “borç” tabirini kullanmaz. Bu hususta adaletli davranmak gerekiyor. Türkiye'de ve Dünyanın birçok yerinde neredeyse bütün belediyeler borçludur. Zaten belediyeler işlerini borç ile yürütebiliyorlar.
BORÇ AÇIKLAMA NEYİ İFADE EDER?
Göreve başlar başlamaz aynı partiden seleflerinin borcunun açıklamanın temelde iki sebebi vardır. Birincisi 5 yıllık görev süresi sonunda ortaya elle tutulur bir icraat çıkmadığı vakit; “elimiz kolumuz bağlı şekilde belediyeyi devraldık, bütün kamuoyu biliyor” diyebilmek için. Diğeri ise belediye insan kaynaklarında köklü bir değişiklik yapmak için. Sonuçta belediye bu kadar başarısız süreçler yaşadıysa bunun müsebbibi belediye bürokrat ve teknokratlarıdır. Selahattin Gürkan kadrolarda değişiklik yapmaya ilk günden başladı. Herkesin istifasını isteyen Gürkan, kadrolaşmaya ise yavaş yavaş başladı. Atadığı kişilerin ehliyet ve liyakat kısmını henüz bilmiyoruz. Gördüğümüz kadarıyla kendisiyle yakın çalışan kişilerle çalışma isteği var. Bu anlaşılır bir şey. Fakat sürekli aynı ekip ile bütün belediyelerde çalışmak örgüt içi körlüğe sebep olur, bunu bilmesi lazım. Malatya Büyükşehir vizyonuyla uyumlu, çalışkan, üretken, tecrübeli, vefakâr ve fedakâr bir ekip olursa başarılı işlere imza atılabilir. Sayın Gürkan'ın ekibini kurarken sadece Battalgazi Belediyesinden tercihte bulunması çok akla yatkın gelmese de başarılı olması için duacı olmak gerekir. Bu arada sırf belediyenin borcu var diye, belediye de bir insan kıyımı da çok mantıklı değil. Veyahutta şucu, bucu diyerek çok başarılı kişileri göndermekte doğru bir iş olmaz. Malatya halkından her kesim Selahattin Gürkan'ın adaylığına çok sıcak baktı. Seçimlerde de çok büyük bir oy oranıyla mührü kendisine teslim etti. Herkes çok büyük beklenti içinde. İnşallah Selahattin Başkan bu istek ve beklentileri karşılar.
GÜRKAN'IN İŞİ ÇOK ZOR!
Ak Partinin seçim öncesi ekonomik sorunlarla mücadele etmesi, milletin cebindeki paranın değerinin düşmesinin seçime etkisini hepimiz gördük. 25 kuruşluk poşet ücreti dahi seçimlere çok büyük bir oranda yansıdı. Selahattin Gürkan'ın göreve başlar başlamaz almış olduğu tasarruf tedbirleri, millette oldukça olumlu karşılık buldu. Hatta heyecan uyandırdı. Fakat tasarruf diyerek her şeyi kısıtlamak çok mantıklı bir yol değildir. Özellikle asgari ücrete yakın ücret alan işçilerin fazla mesailerini ücret vermemek için kaldırmak, sosyal denge tazminatı olarak ödenen ücretleri kesmek, hizmet araçlarını yakıttan tasarruf etmek için garajlara çekmek, tasarruf değil; belediyenin kapısına kilit vurmaktır. Sayın Gürkan'a kim nasıl bir bilgi verdi bilmiyorum ama bu konularda hata ettiğini düşünüyorum. Lüks makam harcamalarını kısmak bir tasarruftur. Balık baştan kokar misali bu işin en başta Başkanlık makamından başlaması gerekir. Aşırı hediyeyi kesmek bir tasarruftur. Temsil ve tanıtım için yapılan gereksiz harcamaları kısmak tasarruftur. Makam aracı uygulamasını kaldırmak bir tasarruftur. Fakat hizmet aracını kaldırmak asla bir tasarruf değildir. Tasarruf yapılacak binlerce kalem dururken, çalışanların ücretlerinde kısıtlamaya gitmek, belediyeyi işlemez hale getirir, benden uyarması.
ÇINAR'IN GÖLGESİ YOK!
Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, soyadından mütevellit “Çınar Başkan” olarak anılmaya başlandı. Seçim sürecinde de sürekli o isimle zihinlere kazındı. Her ne kadar o lakabı soyadından gelse de, yaptığı güzel işlerle de bu lakabı hak ediyordu. Her ne hikmetse Mehmet Çınar 31 Martta yapılan seçim sonrası kendi getirdiği kişilerde dâhil, belediye içinde büyük revizyona gitti. Duyduğum kadarıyla yapılan bu revizyon işi hiç tutmamışa benziyor. Özel sektörden hiçbir kamu tecrübesi olmayan, hiçbir başarısı olmayan kişi/kişilerin idareci olarak atanması, başkan yardımcılarının ehliyet ve liyakatten uzak olmaları gibi nedenler, Çınar'ın hanesine olumsuz olarak yansıyor. Anladığım kadarıyla Çınar dallarını keserek kendisini gölgesiz bıraktı. Bu konuda kime danıştıysa hata ettiğini belirtmek isterim. Buradan açık ve net bir şekilde şu kestirimde bulunmak kolay; geçen dönem Ahmet Çakır ve Hacı Uğur Polat'ın da desteğiyle en büyük yatırımı alan Yeşilyurt için bu dönem biraz fetret halinde geçecek. Bunda Büyükşehir Başkanının değişmesi en büyük etken olsa da Mehmet Çınar'ın tecrübesiz, ehliyetsiz ve liyakatsiz yeni ekibi de büyük etkenlerden birisi olacak gibi. Şahsi kanaatim belki de gelecekte büyükşehir başkanlığı için en büyük aday olan Mehmet Çınar, ekip tercihindeki feci hataları nedeniyle bu fırsatı elinin tersiyle itti. Gerçi çok gecikmiş sayılmaz, sadece doğru kişiler ile çalışırsa yine aynı başarıyı yakalar.
OSMAN GÜDER BİATÇI MI?
Seçim öncesi Osman Güder'in en yakın rakibi olan Ali Ekinci, sürekli ve defaten Battalgazi Belediye Başkanı için bu yakıştırmayı yapıyordu. Seçim sonrası henüz bir faaliyetini görmediğimiz Osman Güder'in biatçı olmadığını düşünüyorum. Yaşananlardan anladığımız sonuç bu. Bana kalırsa bu dönemki başkanlar içerisinde en başarılı olma ihtimali olan kişi Osman Güder. Bunun sebebi borçsuz bir belediye devralması değil. Tam tersine o da borç içinde bir belediye devraldı. Başarılı olabilme ihtimalinin en büyük sebebi, Selahattin Gürkan'ın ekibini belediyeden çekmiş olmasıdır. Bu sözümden Gürkan'ın ekibi iyi değildi sonucu çıkmasın. Osman Güder için boş bir meydan var adeta. Ne kadar ehliyetli ve liyakatli olan kişi getirirse o kadar başarılı olur. Malatya'da ve Malatya dışında olup Malatyalı olan onlarca ehil insan var bu memlekette. Battalgazi Belediyesinin başarılı olmasına sebep olacak bir başka etken Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın Battalgazi'li olması ve daha önce burada başkanlık yapmış olmasıdır. Sayın Gürkan burada başlattığı projelere büyükşehirden katkı sağlamaya devam edecektir. Bu durum Osman Güder'in hanesine olumlu katkı sağlayacaktır elbette.
MALATYA'NIN EN BÜYÜK KAZANCI!
Malatya'nın son yıllarda en büyük kazancı şu anda görev yapan Vali Aydın Baruş. Vali Bey kendinden önceki birkaç Vali'den çok daha farklı bir yönetim anlayışına sahip. Kendisini yakından tanıma fırsatım olmadı ama hakkında edindiğim bilgiler oldukça olumlu. Devletin her kuruşunun hesabını yapan bir kişi. Bütün kurumların çalışanlarına kartlı giriş sistemini şart koymuş. Sistemi bizzat kendisi takip ediyor. Eskiden bir kuruma sabah gittiğinizde ilk karşılaştığınız manzara kahvaltı yapan memurlar olurdu. Sabah acil bir işiniz var ise; “kahvaltımı yapayım, bilgisayar açık değil, sistem henüz açılmadı veya Müdür daha gelmedi” gibi hiçte hoş olmayan bir tepki alırdınız. Yeni sistemde bütün çalışanlar -idareciler dâhil- sabah saat 8'de işlerinin başında olmak zorunda. Üstelik bunu bizzat İlin Valisi takip ediyor. Şehrimizin bütün yatırımlarıyla ve kurumların bütçeleriyle yakından ilgili bir Valimiz var. Alçak gönüllü, mütevazı ve mütedeyyin bir görüntüsü var. Reklamı ya da PR yapmayı sevmiyor. İsraf etmeyi sevmeyen, hak hukuk bilen, adil bir yönetici görüntüsü var. Siyasete karışmayan, siyasilerle kanuni ölçülerde görüşmeler yapan, siyasi bir figür görüntüsü vermeyen bir insan. Bayramlaşma törenini meydanda yapması benim en hoşuma giden uygulamalardan birisiydi. İnşallah uzun yıllar memleketimizde kalır, Malatyamıza hizmet ve yöneticilik yapar.
İKİ ÜNİVERSİTELİ ŞEHİR...
Malatya'mız birçok şehre nasip olmayan bir özelliği içinde barındırıyor. Şehrimizde iki tane devlet üniversitesi bulunuyor. Her ne kadar ikinci üniversitemiz birinci üniversiteden ayrılmış küçük bir üniversite olsa da gelecekte şehre katkısı çok olur umudundayım. İnönü Üniversitesi elli bine yaklaşan öğrencisiyle devasa bir kurum. Son zamanlarda bünyesinde barındırdığı akademisyen sayısını hızlıca arttırdı. Birçok akademisyen ise daha üst unvanlara yükseltti. Ülkemizdeki Devlet Üniversitelerinin tamamının en temel sorunu; akademisyen veya idari personel ataması yapılırken, ehliyet ve liyakat denilen mekanizmanın hiç olmamasıdır. Genel olarak belirli aile/kişilerin çocukları bu tür kadroları işgal ederler. Bu sebepledir ki ülkemiz eğitim konusunda hiçte iç açıcı bir konumda değil. Bu durum İnönü ya da Turgut Özal Üniversitesi içinde aynıdır. Bunun onlarca örneğini sayabiliriz. İnönü Üniversitesi geçtiğimiz haftalarda, aynı anda canlıdan canlıya beş karaciğer nakli ile ülkemizin gündemine oturdu adeta. Hatta uluslararası arenada adından çokça söz ettirdi. Bunun hem ülkemize hem şehrimize olumlu geri dönüşleri olacaktır elbette. Şehrimizin daha bir yaşındaki ikinci üniversitesi de gelecek adına umut vadediyor. Çalışkan bir Rektörü var. Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, eğitim camiası ve bürokratik camiada oldukça saygınlığı olan ve sevilen bir isim. Çalışkan ve üretken bir isim. Rektör hanımın birkaç konuda dikkatli olmasını tavsiye ederim. Öncelikle siyasi bir figür gibi davranmaması kendi lehine olur. Siyasiler gibi her yapılan işi sosyal medyadan duyurmanın telaşına düşmemesi yerinde olacaktır. Özellikle bu konuda profesyonellerden destek alması gerektiğini düşünüyorum. Sayın Karabulut daha çok akademik olarak ön plana çıkarsa iyi olur kanaatindeyim. Ekip kurma ile ilgili daha önce bu sayfadan kendisine kanaatimi bildirmiştim. İnşallah kendisi gibi üretken ve verimli bir ekip kurar. İnönü Üniversitesinin geçen hafta yaptığı nakilleri yaygın medyadan birçok arkadaşımız takip etti. Daha sonra bununla ilgili ulusal medyada çok haberler yapıldı. Malatya Turgut Özal Üniversitesi de yapmış olduğu çalışmalarla ilgili böyle bir yol takip edebilir. Basından takip ettiğim kadarıyla; geleneksel ve alternatif tıp merkezi, apiterapi merkezi, atlı terapi merkezi, kanatlı hayvan üretim tesisi, mantar tesisleri, meyve ve bitki bahçeleri vs. gibi insanı heyecanlandıran birçok merkez şimdiden açılmış durumda. Üniversitenin bu tesislerini basın aracılığıyla tanıtması gerekiyor. Önümüzdeki eğitim-öğretim sezonunda başarılı öğrenci çekmek için bu çok büyük bir fırsat olur. Sayın Rektöre, yaygın ve yerel medya temsilcilerini üniversitede ağırlayarak, bu tesisleri tanıtmasını tavsiye ederim.
Selametle…
Adem İnsanoğlu