Ergenekon ve Balyoz da aynı akıbeti bekliyor
19 Aralık 2014, Cuma 13:24Paralel Yapı'ya yapılan operasyon, Türkiye gündemini derinden etkilemeye devam ediyor. Yapılan operasyon sonucunda son birkaç yıllık gündemimizin de bir balon olduğuyla ilgili bilgiler ele geçiyor. Bu bilgi kirliliği arasında kimin doğru, kimin yanlış söylediğini anlayabilmenin yolu ise itidalli davranmak ve itidalli davranan isimleri dikkate almaktan geçiyor. Görevlerini büyük bir ciddiyet içinde yürüten kamu görevlilerinin varlığı ve objektif basının yaptığı yayınlar olmasa tüm dünyaya rezil olurduk.
Paralelcilere yapılan 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınan insanların içinde bir iki basın mensubu var diye Batı'nın yaptığı “Basın özgürlüğüne dikkat edin” temalı açıklamaları bir kenara not ederek, ülkemizin menfaatine yapılan işlere dikkat çekmek istiyorum.
BALYOZ VE ERGENEKON DAVALARI BİTECEK GİBİ!..
HSYK Baş Müfettişi Yunus Nadi Kolukısa'nın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili soruşturması devam ediyor. Kolukısa'nın sözkonusu davalarla ilgili olarak yaptığı soruşturmanın sonuçlanmasına az bir zaman kaldı. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının yürütüldüğü sırada sahte delil oluşturulduğuyla ilgili iddiaların asılsız olmadığı bilgileri kulağımıza kadar geldi. Söz konusu davaların bilirkişi raporlarında bazı polis ve savcıların delil oluşturulması için özel çaba sarf ettikleri, bazı CD'lerdeki yazıların sonradan ilave edildiğinin kesinleşmesi bence an meselesi. Nitekim dün de söz konusu davanın avukatları delil oluşturulduğu yönünde suç duyurusunda bulunarak basın açıklamasında bulundu. İşini büyük bir ciddiyet ve titizlikle yapan HSYK Başmüfettişi Yunus Nadi Kolukısa'nın önümüzdeki günlerde Balyoz ve Ergenekon davalarıyla ilgili bir açıklama yapmasını bekliyoruz.
“ÖZGÜR BASINI SUSTURANLAR”IN DÜŞTÜĞÜ DURUM
Bugün “Özgür Basın Susturulamaz” diyerek interneti ve medyayı kullanmaya çalışanlar adına “Tahşiye Terör Örgütü” dedikleri grubun içinde bulunan gazetecileri niye görmemişlerdi?
Bu örgüte mensup(!) olduğu iddia edilen gazeteciler cezaevinde çile çekerken “Özgür Basın Susturulamaz” sloganları atmamalarının sebebi neydi?
Sözde Tahşiye Terör Örgütü'nün lideri olduğu iddia edilen MS hastası bir ihtiyarın 17 ay cezaevinde tutulmasını sağlayanların, gazetecileri el Kaideci yaftasıyla manşetlerine basanların bugünkü çelişkileri ayıp olarak kendilerine yeter.
Sözde Tahşiye Terör Örgütü'ne mensup olduğu için gözaltına alınan mazlumların evinde bulunan sis bombalarının Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında bulunan sis bombalarıyla aynı seri numarasına sahip olmasını “Özgür Basın Susturulamaz” diyerek gizleyebileceğinizi zannediyor musunuz?
Ben şahsen, Ergenekon ismiyle olmasa da bir oluşumun varlığına inanıyorum. Ancak bu oluşum sadece bir kesimin, sadece bir grubun veya sadece bir cemaatin içinde değil de ülkemizin derinlerinde yuvalandığını düşünüyorum. Ve Tahşiye, Selam Ergenekon, Balyoz ve belki daha onlarca örgüt ismiyle yapılan ve yöntemleri birbirinin kopyası olan bu algı davaları sayesinde bu yuvalanma ve derin planlarla hesaplaşma fırsatını da kaçırmamızı sağladılar.
BU SENARYOYU, EYLÜL 1980'DE DE GÖRDÜK
Biz bu filmi, bu senaryoyu yıllardır izliyoruz. Eylül 1980'den önce de gördük bunları. Askeri darbenin yapıldığı güne kadar kan gövdeyi götürürken, bir gecede her yer sütliman olmuştu.
Aradan geçen zamanda yapılan araştırmalarda binlerce gencimizin kaybedildiğini gördük. Binlerce insanımıza zulmedildiğini gördük. Olaylarda kullanılan silahların bir gün önce sağcı bir genci, bir gün sonra da solcu bir genci öldürdüğünü gördük.
O zamandan bu zamana değişen tek şey, teknoloji oldu. Eskiden bıçak ve tabanca kullanılırdı, şimdi ise böcekler, kameralar ve montajlar kullanılarak kumpaslar kuruluyor. Ama yöntemin muhtevası aynı…
Şimdi Özgür Basın(!) ve Özgür basıncılara seslenmek gerekiyor: Artık mızrak çuvala sığmıyor. Yaptığınız zulüm arşa dayandı ve nihayet size de bu dünyada hesap soracak birileri çıktı. Darısı diğer zalimlerin başına.