FATURA KİME KESİLDİ?

(Sesli Makale)

Bilindiği gibi ülkemizin 81 ili var. Tabii ki herkesin ilgisini çeken ilk il kendisininkidir. Malatyalı olmamız hasebiyle ilimize olan özel ilgimizi bu satırlardan paylaşmaya çalışıyoruz. Malatya'mızın şirin ilçesi Kale'li bir kaç hemşerimizle geçtiğimiz günlerde bir araya gelmiştik. Bu görüşmede seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler de yaptık. Kaleli hemşerilerim, ikamet ettikleri İstanbul'da 31 Mart ve akabinde 23 Haziranda tekrar edilen seçimlerde oy kullanmışlardı. Siyasi görüş olarak AK Parti'ye sıkı sıkıya bağlı olduklarını bildiğim bu kişiler, “Biz oyumuzu Ekrem İmamoğlu'na verdik” diyerek bende büyük bir şaşkınlığa sebep oldular. Haliyle “Neden?” diye sordum. Aldığım cevap çeşitli sebeplerle bir araya geldiğim diğer birçok insandakine benzer bir şekildeydi; “Yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı. Kale için tercih ettikleri bu adayı kime sordular?”

Evet yanlış anlamadınız, gösterilen adaylarla ilgili katıldığım bir çok sohbette buna benzer tepkiler görüyorum. Çünkü 2014 yerel seçimlerinde AK Parti'nin aday gösterdiği Cemal Akdemir ile yerine tercih edilen Murat Koca arasındaki fark, yüzde 12.96'ydı. Murat Koca'nın aldığı oy, eski başkan Cemal Akdemir'in yanından veya yöresinden de geçemedi. Yüzde 53.64'lük oyla ancak seçimi kazanabildi. Cemal Akdemir'in başkanlığındaki bütün seçimlerde, Türkiye sıralamasında ilk üçe giren Kale'den bahsediyoruz...
 
Şimdi kendi kendime sormayı bırakıp, Ak Parti yönetiminde söz sahibi olan Malatyalılardan cevap bekliyorum: “Acaba, Darende'de Süleyman Eser, Arapgir'de Haluk Cömertoğlu ve Akçadağ'da Ali Kazgan'ın yerine tercih edilen isimlere verilen tepkinin İstanbul'daki yansıması; Ekrem İmamoğlu olabilir mi? Malatya'da yaptığınız yanlış tercihlerin faturası 24 Haziran'da Binali Yıldırım'a mı kesildi?

PUSUYA YATANLAR SÖZÜM SİZE…

Siyaset arenası bir hayli acayipliği de içinde barındırıyor. Bazen kimin eli kimin cebinde, kim kimin aleyhinde ve kim kimin için pusuya yatmış belli olmuyor. 31 Mart seçimlerinden önce çokça duyduğum ve birçok insanın da temennisi niteliğindeki “Öznur Çalık'ın akrabası Hakan Bay, Ak Parti'nin Doğanyol Belediye başkan adayı olmuş. AK Parti'nin kaybedeceği ilçeler olan Akçadağ ve Arapgir'e Doğanyol da dahil olacak” sözlerini hatırladım bir an. Akabinde, takvim yaprakları 31 Mart'ı gösteriyordu. Birçok insan güya yapılan yanlış tercihleri teyit ve te'kit için nefeslerini tutmuş, özellikle Doğanyol'daki sonuçları bekliyordu. Çünkü bu kaybı, Öznur Çalık'ın aleyhinde iyi kullanabileceklerine kani olmuşlardı. Sonuç bekledikleri gibi çıkmadı. Doğanyol'da 2014'te yüzde 33.9 oy alan AK parti, 31 Mart'ta oy oranını yüzde 18.62 oranında artırarak yüzde 52.52'ye yükseltmişti. Bu sonuçla  Hakan Bay aynı zamanda, Malatya'da oyunu en çok artıran kişi olarak bir rekora imza attı.
Hasılı: Pusuya yatan arkadaşlara çok geçmiş olsun(!) dileğimle...

GÜDER'İN BAŞARISI NEDEN GÖRÜLMÜYOR?

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, AK Parti'nin 2014'teki yerel seçimlerinde aldığı yüzde 61.8'lik oy oranını yüzde 68.47'ye yükseltmeyi başardı. Haliyle Malatya siyasetinin en üst noktasına çıkmış oldu. Ayakta alkışlanması gereken bu başarıya birkaç kelam da bizden gelsin. Türkiye sıralamasına baktığımızda Malatya'mız, AK Parti'nin oylarını bir hayli yükselttiği illerimizden biri konumunda. Aslında burada daha farklı bir tespitte bulunmak istiyorum. Belki bu tespitim, Selahattin Gürkan'ın yakaladığı başarıdan daha da yüksek bir başarıyla ilgili. Hikmetini bilmediğim bir sebepten dolayı olsa gerek ama kimse bu başarıdan söz etmiyor. “Nedir bu bahsedilmeyen başarı?” diyecek olursanız, “Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder'in başarısıdır” şeklinde karşılık veririm. Osman Güder, Selahattin Gürkan'ın bir önceki seçimlerde en güçlü rakibi olan Ali Ekinci'ye  ciddi fark atmıştır. Osman Güder, 2014 seçimlerinde Selahattin Gürkan'ın aldığı yüzde 62.5'lik oy oranını yüzde 70.26'ya yükseltmiştir. Sorum şu: Neden bu başarıdan kimse bahsetmiyor?

GÜLER MİSİN, AĞLAR MISIN?

Bugün ağırlıklı olarak yerel seçimi değerlendirdik ya… İşte bir değerlendirme daha. Belki garip görünecek ama AK Parti'nin oy oranının en çok düştüğü ilçe Arguvan'dır. Çünkü, 2014'teki seçimlerde AK Parti'nin Arguvan'daki oyu yüzde 33.7'ydi. 31 Martta da bu oran yüzde 19.1 oldu. Ak Parti'nin oyu yüzde 18.68 azaldı. AK Partili yetkililer, size sesleniyorum: Güler misiniz, ağlar mısınız?.. 

EDİRNE'YE YOLUNUZ DÜŞERSE!..

Bir dost meclisinde, memleketi Edirne olan Malatya Valisi sayın Aydın Baruş, Edirne ciğerinin meşhur lezzetinden bahsetmişti. Malatya'dan gelen kıymetli bir dostum ve TRT'de çalışan bir arkadaşım ile birlikte tuttuk Edirne'nin yolunu. Atalarımızın müstesna mirası Selimiye Camii'nde öğle namazını eda ettik. Merkez Camii ve Üç Minareli Cami'de tahiyatül mescid namazlarını kılmayı da ihmal etmedik.
Tavsiye üzerine gittiğimiz Ciğerci Aydın'daki uzunca bir kuyruğu görünce, hemen karşısında bulunan Kırkpınar Kasap Restaurant'a geçtik. Tek kelimeyle harika olan Edirne ciğerini tatmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL!..
Geçtiğimiz günlerde, internette bir fotoğraf karesi dikkatimi çekti. Fotoğrafta, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile Malatya Milletvekili Ahmet Çakır'ın plaket fotoğrafı vardı. Her iki ismin de tebessüm etmesi ise “Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü” misalini aklıma getirdi. Kimin kimi öptüğünü bir kenara bırakarak, fotoğrafı okumaya çalıştım. Malum olduğu üzere, Selahattin Gürkan'ın “1 milyar sekiz yüz milyon borç bıraktı” mealindeki açıklamasıyla kavga başlamıştı. Açıklamanın, kamuoyunda büyük yankı bulduğunu fark eden Ahmet Çakır, karşı atağa geçmiş, yaptığı açıklamalar ve katıldığı programlar ile tepkileri bir türlü püskürtememişti. Ortada dev bir enkaz duruyorken ve cenazenin daha kırkı çıkmamışken, verilen bu poz, vatandaşın ifadesiyle “Sen bana karışma, ben de sana karışmayayım” şeklinde yorumlanabilir.

EN BÜYÜK BEKA SORUNU “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ”DİR
Dün bir arkadaşımın anlattığı hadise, psikolojimi alt üst etti. Kocasını aldatan kadından bahsediyordu. Birkaç gün önce ayyuka çıkan bu hadiseyi duyunca midem bulandı. Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde imzaladığı, bize zorla dayatılan ve aile müessesesini tarumar eden İstanbul Sözleşmesi aklıma geldi. Allah yuvamıza kastedenleri kahretsin. Eğer devletimiz bu hususta bir tedbir almazsa; yakında aile diye bir şey kalmayacak. Acizane tavsiyem, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin yazdığı ve Tahşiye kumpası mağdurlarından Molla Muhammed Doğan hocaefendinin şerh ettiği “Tesettür Risalesi ve şerhini” herkesin okumasıdır. Bu eserde, Kur'an'ın tesettürle alakalı dört ayeti, muteber müfessirlerin tefsirleriyle terkip edilerek izah edilmiştir. Erkeğin ve kadının birbirlerine karşı haklarının detaylı bir şekilde izah edildiği bu eserin; her kadın ve erkek tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum. Sağlam bir aile yapısı için bu eser Milli Eğitim müfredatına da alınmalı. Bu eser beka tehdidi yaşayan ülkemizi bu yönden gelen tehditlerden uzak tutacaktır. Bu esere, Semendel Yayınevi'nden ulaşabilirsiniz. Gayret bizden tevfik Allah'tandır...

Selam ve dua ile

Fiemanillah