Felaket Zamanlarında Uluslararası Dayanışma
06 Şubat 2025, Perşembe 09:10![Felaket Zamanlarında Uluslararası Dayanışma](https://www.malatyatime.com/images/makaleler/2025/02/felaket-zamanlarinda-uluslararasi-dayanisma-1738822760.webp)
Uluslararası ilişkiler her zaman savaş ve çatışma üzerinde yürümez. Kimi zaman yardımlaşma ve dayanışma da bu işin parçasıdır. Her ne kadar bu tür eylemlerin de çıkarlara hizmet ettiği, yumuşak güç unsuru olduğu konuşulsa da, yine de bu tür politikaların insancıl yönü olduğu inkâr edilemez.
Devletler çeşitli sebeplerle alakadar olduğu diğer ülkelere ve halklarına yardım ellerini uzatabilirler. Bu genellikle kimlik, ortak değerler, paylaşılan geçmiş gibi ahlaki ve manevi umdelere dayalıdır. Örneğin Suriye’den gelen sığınmacılara kapımızı açarken kullanılan Ensar-Muhacir metaforu bu insanlarla İslam ortak paydasındaki ilişkimize atıf yapıyor. Aynı şeyi Filistin için de söyleyebiliriz. Avrupa’nın Suriyelilere sırt dönerken, Ukrayna savaşından kaçanlara kapılarını açması da bu tür bir kimlik politikasının yansımasıdır.
Bazı felaketler ise kimlik politikasını aşarak insan olmanın gerektirdiği hasiyeti ve hassasiyeti yansıtır. Deprem, yangın, sel gibi unsurlar bu gibi olayların başında gelir. Nitekim ülkemizde yaşanan 6 Şubat depremi bu gerçeğin en yakın örneklerinden biridir.
6 Şubatta yaşanan deprem tüm dünyada büyük yankı yapmış ve dünyanın her köşesinden Türkiye’ye yardımlar yağmıştır. 6 Şubat Depremi üzerine 11 ili kapsayan TÜBİTAK projemiz kapsamında bulgularımıza göre 90’ı aşkın ülkeden 11.480 kişi kurtarma ekibi olarak Türkiye’ye deprem bölgesine akın etmiştir. Bu ülkeler tarafından deprem bölgesinde 30 sahra hastanesi kurulmuş, 294.743 çadır ve 12.685 konteyner ev depremzedelere tahsis edilmiştir. Arama kurtarma faaliyetleri içinde 440 özel eğitimli köpek de görev almış, hatta Meksika ekibinin Proteo isimli köpeği bu çalışmalar sırasında hastalanarak ölmüştü.
Komşumuz Yunanistan arama kurtarma ekibinin yanı sıra 500 çadır, 80 ton insani yardım malzemesi göndermiş, bu aralar kanlı bıçaklı olduğumuz İsrail ise arama kurtarma ekibinin yanı sıra 15 yardım uçağı 16 ton insani yardım malzemesi ve bir sahra hastanesi göndermişti.
En çok para yardımı yapan ülke 130 milyon dolar ile Kuveyt, ardından 115,5 milyon dolar ile Suudi Arabistan, daha sonra 100 milyon dolar ile ABD geliyor. Bana göre en dikkat çeken ülke ise arama kurtarma ekibinin yanı sıra, 15 ton insani yardım ve 1 milyon dolar yardım yapan Filistin’dir. Yine yoksul ülkeler arasında yer alan Somali’de 4 milyon dolar yardımda bulunmuştur. Dünyanın ABD’den sonra en zengin ülkesi olan Çin’in yaptığı nakti yardımın 5.9 milyon dolar olduğunu düşünürsek bu küçük ülkelerin fedakârlıklarını daha iyi anlayabiliriz.
Nakti yardım yapan 21 ülkeden 12’sini Müslüman ülkeler oluştururken, 9 ülke ise diğerleridir. Uzun süredir iç savaş yaşayan Yemen 50 ev inşa ederken, çoğumuzun haritada yerini gösteremeyeceğimiz Moritanya hiç olmazsa bir yardım uçağı göndererek zor gününde Türkiye’nin yanında yer almıştır. Komşumuz Irak 26 yardım uçağı, arama kurtarma ekibi, 125 tır malzemenin yanı sıra 30 bin ton akaryakıt göndererek acımızı paylaşmıştır.
Bu ülkelerin dışında Dünya Sağlık Örgütü’nün ve Birleşmiş Milletlerin’de Türkiye’ye yardım gönderen kuruluşlar olarak bu hayır kervanına katıldığını görüyoruz.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki felaketler hem insani yönümüzü hem de insanlığın anlamını ortaya çıkartan zıddıyla amil anların başında geliyor. İnsan sormadan edemiyor, barış içinde yaşamak varken bu kavga niye. Düşünün İkinci Dünya Savaşında askeri malzeme ve mühimmata harcanan para tam 45 yıl boyunca tüm insanları bedava doyurmaya yetecekken, 85 milyona yakın insanın ölümü için harcanmıştır. Demek ki Kuran’ın ifadesiyle insan gerçekten zalim ve cahildir.
“İnsanda Yıkıcılığın Kökenleri” isimli kitap yazan Erich Fromm diğer canlılarda bulunmayan iki özellikten söz eder. Biri sadizm diğeri nekrofili yani ölümü yüceltme. Bu her iki duygu savaşlara doğru giderken insanlar arasında köpürtülen şeylerin başında gelir. Oysaki tüm kutsal kitaplarda yaşam ve yaşama hakkı kutsaldır, özgürlükle birlikte atiye-i rahmandır. Maalesef yaşama değer vermediğimiz için yaşama taalluk eden şeylerde de insafsızlığımızın önüne bir şey geçemiyor. O nedenle şu hayat pahalılığını sadece ekonomi ilmiyle açıklamak eksik kalır.
Dilerdim ki yaşadığımız bu büyük felaketlerden büyük dersler çıkartalım. Fakat maalesef o muhteşem insancıl yönümüz en fazla birkaç hafta kendini gösterirken, şeytani duygularımız tekrar prim peşine koşmakta gecikmedi.
6 Şubat depreminin sene-i devriyesi münasebetiyle eğer Malatyalılar izin verirse Türkiye’nin dört bir yanından Malatya’ya yardım gönderen, yetmeyip kendisi koşup gelen güzel insanlarımıza ve insanlığımıza minnettarlığımı bir Malatyalı olarak buradan ifade etmek isterim. Keşke gündelik siyasetimiz ayrıştırma yerine ortak yönlerimiz ve insani cihetimizi güçlendirecek şeylere odaklansa. Bence toplumumuz hayır yönü ağır basan bir toplum, fakat beslenen şey içimizdeki kurt olunca kendimize bile yabancılaşıyoruz.
Neticede “sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”.
Depremde vefat eden tüm vatandaşlarımıza rahmet diler, geride kalanlara sabırlar dilerim. Allah bu acıları yaşatmaz, ta ki biz fiillerimizle felakete davetiye çıkarmadığımız sürece.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Mehmet Bahadır Birbaş
06-02-2025 11:57Anlayana kalemin daim olsun Allah'a emanet ol