Gülün... Güldükçe, Güzelleşir Dünya!
02 Mart 2022, Çarşamba 11:22Efsane geri mi döndü, bilmem?.. Etrafımdaki herkes bilir ne kadar neşeli olduğumu. Güler yüzlü olduğumu. Bulunduğum ortama neşe ve enerji saçtığımı. Bunu bir görev gibi, başkalarını güldürme görevi gibi yaparım. Bu görev bana verilmiş. Kim vermiş? Niye vermiş? Bilmiyorum, ama uzun süredir gülmediğimi ve güldürmediğimi hatırladım. Aynalar da söylemediler. Oysaki dost bilirdim onları. En azından bir hatırlatsalardı.
Hayatın rutinine o kadar dalmıştım ki; geçip giden bir trenin vagonunda sıkışmış, hep bir yerlere gitmeye, yetişmeye çalışan masum insanlar gibi… Ne yaptığımdan, ne yapacağımdan hayır gelmiyordu. Sanki elimi attığım her şey elimde kalıyor. Nazar mı var? Artık ne bilmiyorum. Sadece kendi halimde ayakta durmaya çalışıyorum. Ona bile laf var, ama sevenlerimin varlığı beni güçlü tutuyor. Her düşmemde onların elini omuzumda, dualarını ise; yüreğimde hissediyorum. “İyi ki…” diyorum. İnsanoğlu yalnız kalmamalı. Hâşâ, yalnızlık Allah’a mahsustur.
Ben ne yaparım, yoksa etrafa bakıp… Varoluşumuza, ağaçlara, insanlara, tabiattaki her şeye anlam yüklemeye çalışırken, daha anlamlı bakmak lazım. Hepsinin bir gayesi olmalı bu hayatta. O halde neden unuttum ki acaba sevdiğim şeyleri? O bir kahkahanın 1 kg pirzolaya denk geldiğine, neşe ve mutluluğun vücudumuzdaki hastalıklara karşı direncimizi arttırdığını, bir ufak tebessümün bin umut olduğu günlere dönmeliyim adeta…
Gülmenin nasıl bir tedavi yöntemi olduğunu, ruhumun, aslında beslenmeye ihtiyacı olduğunu hatırladım ve gülünce güldürünce ne kadar da mutlu olduğumu anladım. Bunu biraz geç de olsa, yaşarken öğrendim. Toplum olarak gülmeye ihtiyacımız var, artık çok sıkıldık. Güldürmek daha zordur çünkü ince ve kıvrak zekâ İster. Neden gülmüyoruz? “Kendi kendine gülene deli mi derler?” Desinler.
Kabul ediyorum. Beynimizi kandıralım. Ne dersiniz? Beyin aptaldır.
-“Beyin lütfen kızma, lafın gelişi canım, seni seviyorum, sen olmasan ne yaparız?”
Söylemek istediğim; kahkaha atmaya, gülmeye çalışın. Bu konuda çok değerli dostlarım var. Onlar kahkaha terapistleri… Kahkaha atarak kilo bile verenler var. Yapacağımız şey çok basit; ortada sebep yokken birkaç kahkaha atın. Varsın “deli” desinler. Bir süre sonra halet-i ruhiyeniz değişir. “Ya bu kız niye gülüyor, mutlaka güzel bir şey olmuş, olmalı?” diye düşünür beyin. İçinizde sebepsiz bir heyecan, kıpırtı olur. Zavallım gerçek sanır ve mutlu olur. Bu gaz ona yeter. Artık güzel bir güne başlamak için ilk adım atılmıştır. Bugün yine tedavi modundayız. Bazen aklıma bir şeyler gelir ve siz değerli dostlarımla paylaşma ihtiyacı hissederim. Hem belki anlattıklarım size de fikir verir. En azından benim uzun zamandır unuttuğum gülmek fiilini, sizlere de hatırlatayım istedim. Bütün unuttuğumuz şeyler gibi küçük bir hatırlatma…
Tarihler 22 Şubat’ı gösteriyor. 22 02 2022 bugünün uğruna özel bir gün olduğuna dair varsayımlar var. 22 Şubat 2022 palindrom sayı günü. Tedavim ile ilgili pet vs çektirmem gerekiyordu. Kontrol için ve enfeksiyonun sebep verdiği rahatsızlıklar sebebiyle uzun süre antibiyotiklerden faydalanmaya ve iyileşmeye ihtiyacım vardı. Doktorum pet için randevumu yedisinden 22’sine değiştirerek o zamana kadar iyileşmemi umut etti. 22 Şubat’ta kontrol amaçlı pet çekilecek diye beklerken, meğer o gün için Allah’ım bana başka sürprizler hazırlamıştı ve kendimi ameliyat masasında buldum. İlacın yan etkileri diyelim, çokta ayrıntı yazmayayım. Dün ve önceki günlerde karın ağrısı ile oluşan sorunlardan palindrom gününde (tersten okunuşu da aynı olan sayı sözcüklere denir bu arada …) şifa bulmaya çalıştım. Peki, nedir 22 Şubat 2022 kehaneti? Bugün ne olacak? Bu tarihte evlenmeyi, doğum yapmayı hedefliyor insanlar. Uğurlu olduğuna inanıyor, inanılıyor. Ah bu Çin takvimleri yok mu her şeye bir anlam yüklüyorlar. 22 02 2022 rakamlarını toplayınca üç titreşim olmasına dikkat ediliyor. Hepimizin kendimizi ifade etmeye yönlendiren üç titreşim söz konusu. Var oluşumuzun, yapmak istediklerimizin belki de artık yapmamız gerekenleri yapıp hızlı bir geçişle yeni bir enerjiye dönmeliyiz bugün. Bugün o gün. Yani; sevdiğimiz kişilere, sevdiğimizi söyleyerek işe başlamalıyız mesela…
“Seni seviyorum” iki kelime olsa da sevdiğimiz kişilerle bağlantı kurabilir ve sadece “seni seviyorum” demek bile hem bizi hem sevdiklerimizi mutlu eder. Tabi bu günün takvim değerini unutmuş, karın ağrılarından nefes alamaz hale gelmiş durumdaydım. 22 Şubat kontrol günümü beklerken birden 22’sine doktorumun verdiği ameliyat kararı ile hayatın silsilesinden bir kez daha geçtim. Duvara toslamış gibi. Neyse ki çabuk toparladım. Hamdolsun iyiyim. İyi olacağım. Ameliyata girdiğimde pozitif enerjim çalışanları çok mutlu etmiş olmalı ki ne zamandır benim gibi bir hastaya ihtiyaçları olduğunu hissettim. Hastanın da hayırlısı… Güzel doktorum, iyi kalpli Ebru İnci Coşkun hocam geldi ve Ahmet Selim Özkan isimli hocamız ile güzel, hoş bir sohbetten sonra anestezi ile beni uyutacaklardı. En son elime bayıltıcı maskeyi aldım. “Ebru hocam seni seviyorum” deyip, elimle ağzıma kapatıp taktım. Maske ile saniyeler içerisinde uyumuştum bile. Kendime geldiğimde başarılı bir ameliyat olduğunu, her şeyin iyi olacağını söyleyen güzel doktorum ve onun şefkatli sözleriyle uyandım. Birbirimize sarıldık. Doktorum da çok duygulandı. “Seni seviyorum. Hadi ben gidiyorum” diye daha önce kendini bayıltan bir hastası olmamıştır herhalde. Umarım 22 Şubat‘ın bereketinden ben de nasibimi almışımdır ve hiç bilmeden de olsa bugünüme ameliyat randevusu almamda da bir uğur olduğuna inanıyorum. İnsanlar belki çok öncesinden evlenmelerini, doğumlarını bugüne ayarlamışlardır. Benimki tamamen tesadüf, Allah‘tan… Biz bazen bir şeyler planlarız, hayaller kurarız, isteriz, ama bizim planlarımızın yanında hayatın da bizimle ilgili planları vardır. Vakti gelince hiçbir şey engel olamaz. Neyse günüme bilmeden de olsa “Seni Seviyorum”la başlamışım. Uyandığımda kendimi toparlamak için biraz süre geçtikten sonra yürüyüş için ayağa kalktım. Sevgili arkadaşım, komşumun refakatinde Gülnare Hanım ile kadın doğum servisinin koridorlarında volta atarken hastaların yanında minik bebekleri görünce içimi sevgi sardı. Ne kadar güzel meleklerle doluydu. Servisteki hemşire hanımların deskine yaklaştım. Deskte oturan “ne isteyecek acaba” diye bana bakan bir sürü gözle karşı karşıya geldim. Son zamanlarda sağlıkçılara şiddet o kadar artmıştı ki bunu da onlardan biri sandılar.
- “Sizi şikâyet edeceğim. Bildiğim her yere. Bu yaptığınız çok yanlış” diye gayet ciddi bir tavırla ve ses tonuyla bağırdım.
İnandırıcı olabilmesi için sinirli gibi tavır takındım. Rol kabiliyetim de vardır hani. Garibim 36 saatlik nöbete gelmiş, güne yeni başlamış, daha uzun bir gece var önünde, sonrasında da tüm gün performans göstermeleri gerekiyor. İçinden diyorlar “bu kadın niye bu kadar kızdı?” diye… Neyse onları çokta üzmeyeyim, sağlık çalışanlarımız en güzel şekilde muameleyi hak ediyorlar.
-“Bütün herkesin yanında bir bebek var. Bana niye vermediniz?” diye sinirli bir şekilde konuşmaya devam ettim.
İçlerinden akıl sağlığımın yerinde olmadığını düşünmüş olabilirler. Sonrasında hepsinin yüzünde bir gülümseme oluştu. Başarmıştım. Beş dakika sürmeden meleklerden birisi kucağımdaydı. Geçirdiğim ameliyat sonrası teselli ikramiyesi gibiydi. Huzur bulmuş, minicik elleriyle parmaklarımı tutarak içimi ısıtmıştı minik bebek. Ne hikmetse doktorumla aynı isme sahip, Ebru İnci’nin bebeğiydi. . Toprak Aras’a ilk hediyelerini ben vermek istedim. Umarım 22 Şubat 2022 palindrom da doğmuş olmak güzel bir yaşam sunar, şansın bol olur güzel bebek… Bu arada deskte oturan Yağmur, Derya, Zülfiye, Lümayet, Birgül, Nuray, Sermin, Fidan, Kerim ve ismini bilmediğim bütün sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Evlenmesini, doğumunu palindroma ayarlayanlara nispet, benim de ameliyatım ilahi bir güç ile palindroma denk geldi. Umarım ben de nasibimi alırım bu güzel enerjilerden. Gülmek sağlığa iyi gelir, yüzünüzden gülücükler eksik olmasın. Hep gülün. Güldükçe, güzelleşir dünya…