Gündüzbey gerçekten ’’Dünyanın en güzel köyü’’ müdür? 

 


Şimdi Gündüzbey meselesini masaya yatırmalıyız. 
Neden Gündüzbey?
Neden “dünyanın en güzel köyü” unvanını hak ediyor? 
Dünyadaki diğer köylerde olmayıp da Gündüzbey’de olan nedir? Biz Gündüzbey’i methederken karnımızdan mı konuşuyoruz, kendi memleketimiz diye belgesiz ve duygusal mı yaklaşıyoruz? 
“Herkesin kendi memleketi kendine güzeldir” Doğru, itiraz etmiyoruz. “Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş” Bu da doğru. “Kirpi yavrusunu pamuğum diye severmiş”. Eh bu da doğru… 
Peki, biz Gündüzbey’i anlatırken, dünyanın birinci sırasına koyarken böyle mi düşünüyoruz? Öyle ise, Gündüzbey’e gelen binlerce yabancı neden aşık olur, hayran kalır ve gittiği her yerde anlatır?
Yerli ve yabancı yüzlerce misafir gezdirdim, herkesin ağzı açık kaldı. “Sahi dediğin gibi varmış… Artık inandım ki, dünyanın en güzel köyü imiş” İtiraflar hemen geliyor. 
Köylerin güzelliği derken salt “güzellik” açısından bakmıyoruz. Gündüzbey;  şehre yakınlığı, suyu, meyveleri, tarihi, kültürü, doğası, havası, yaban hayatı, endemik bitkileri, dereleri-kanalları ve bunun gibi sayısız kriterlerin hepsine aynı anda sahip tek köydür. 
Şimdi şu gördüğünüz sonbahar fotoğrafını yakından sesli okuyalım. Bu fotoğraf bize ne anlatıyor? 
İlkbaharda açan çiçeklerin yeşili, pembesi, beyazı bambaşkadır, canlıdır. Sonbaharda ise renklerin çeşidi ve canlılığı ile dikkat çekidir. Başka yerde göremezsiniz bu renk cümbüşünü… 
Neden?
Çünkü bu emsalsiz coğrafyanın toprakları dünyanın en kutsal ve temiz suyuyla sulanır: “Dermesih suyu”… Yani bugünkü adıyla Pınarbaşı Derme suyu… (Şimdi suyun hepsi şehir şebekesine verildiği için Çat Barajı suyu ile sulanmaktadır) 
İkincisi havası… Şehre çok yakın olmasına rağmen, sanki Kaz Dağları’nın havası esiyormuş gibi çarpılırsınız. Kirli havadan aniden temiz havaya geçiş yaparsınız. (Mesafe 10 km) 
Üçüncüsü toprağı… Şifa niyetine tüketilen envaı türlü meyveler (Kiraz, üzüm, şeftali, elma vs.) işte bu temiz su, hava ve toprağın birleşiminden yaratılır. 
Böyle olunca onlarca çeşit meyve ve ağaç türünün sonbaharda rengi işte böyle sanki cenneti andıran bir görüntüye bürünür. Karşımıza çıkan bu manzarayı ancak Kur’an’daki cennet tariflerinde görebiliriz. 
İki yüksek dağın arasında bir gerdanlığı andıran Gündüzbey vadisi sonbaharda birbirinden canlı, parlak ve doğal renklere bürünür. Seyrine doyum olmaz. O kadar ki güzelliği karşısında yorgun düşer, kalbiniz ve beyniniz bu güzelliğe alışık değilse sarhoş olursunuz. 
Bu kadar belgeden ve açıklamadan sonra sanırım Gündüzbey’in dünyanın en güzel köyü olduğu konusundaki tartışma son bulmuştur. 
Hayırlı olsun.