Gündüzbey’i diğer köy ve kasabalardan farklı kılan nedir? 

Renklerin bu kadar canlı, aynı kare içinde bu kadar renk türü olan başka bir belde gösteremezsiniz… Baharın çiçekler açtığında Gündüzbey’i baştan aşağı renklerin her tonu ile boyanmış gibi görürsünüz. 
Ağaçlardaki, otlardaki, çiçeklerdeki renklerin en doğalına burada rastlarsınız…  Bu çiçek polülasyonu aynı zamanda Gündüzbey’in havasına olağanüstü bir rayiha katar. Temaşa ve koklamaya doyamayacağınız müthiş bir iklim vardır artık Gündüzbey topraklarında… Serin esen rüzgar bütün bir Gündüzbey atmosferini güzel ve hoş kokularla besler. 
Gündüzbey’in bahçeleri yeryüzündeki meyve ağaçlarının çoğuna ev sahipliği yapar. Armut, elma, ayva, kiraz, şeftali, erik, ceviz, kızılcık, dut, asma, hurma, vişne… Bu kutsal ve bereketli topraklarda bütün meyveler, hem de her meyvenin bütün çeşitleri yetişmektedir. 
Dolayısıyla baharın çiçek açtığında tam bir renk cümmüşü yaşanmaktadır tabiatta… Cıvıl cıvıl, içimizi ferahlatan bir görüntü çıkar ortaya… Arıların vızıltısı, kuşların ötüşü, derelerin coşmasıyla birlikte tabii senfoni tamamlanır. Artık oturur seyreder, koklarsınız bu cennet köyü… Burada bir ömür boyu hayat sürerken nerdeyse “Cennet dedikleri burası mı acaba?” dersiniz. 
Belki da burasıdır. 
Neden?
Gündüzbey neden cennetten bir köşedir?
İşin bütün sırrı Gündüzbey Pınarbaşı kaynak suyundadır. 
Şimdi bu kaynak suyun tamamı şehir içme suyu şebekesine verilse de, bundan yaklaşık 30-40 yıl öncesine kadar Gündüzbey’in bütün bahçeleri Pınarbaşı kaynak suyu ile sulanıyordu. Kayanın dibinden çıkan berrak tertemiz su… Düşünün bütün ağaçlar ve sebzeler bu suyla besleniyor. 
Toprağı temiz, suyu temiz, havası temiz…
Sonuç: İşte bu fotoğrafta gördüğünüz mucize… Allah’ın mucizesi… 
Allah Gündüzbey’e bu kadar nimet, güzellik ve bereket vermiş… Bize düşen, en çok da Gündüzbeylilere düşen şükürdür, bu nimeti veren Allah’a karşı vazifemizdir, hamd etmektir, bu nimetlerin kadrini bilmektir, takva sahibi olmaktır.