Hakan Kahtalı neden listenin dördüncü sırasında?
11 Haziran 2018, Pazartesi 06:20AK Parti aday listelerini hazırlarken, pür dikkat ve teenni ile hazırlandığının en büyük delili; Malatya'daki seçmenin önüne arz-ı endam ettiği adaylarını konumlandırdığı sıradır. Mesela; Hakan Kahtalı bilinçli olarak listenin dördüncü sırasında aday gösterildi.
Bu durumda şunu anlıyoruz:
•AK Parti Malatya'da Hakan Kahtalı'nın “karşılığının” olduğunu bildiği için; listenin “dördüncü” sırasında aday gösterdi.
•Mesela, listenin dördüncü sırasında bulunan Hakan Kahtalı yerine; listenin ikinci sırasında bulunan Öznur Çalık veya üçüncü sırasında bulunan Ahmet Çakır aday olarak gösterilseydi, AK Parti hâlâ Malatya'da dördüncü vekili de çıkartmak için mücadele eder miydi?
•Hakan Kahtalı'nın dördüncü sırada gösterilmesi aynı zamanda AK Parti'nin Malatya'da beş milletvekili çıkartma ümidini çoktan yitirdiğini göstermiyor mu?
HEM GADDAR, HEM İNSAFSIZ, HEM DE UTANMAZ...
Çok gaddar, insafsız ve utanmaz bir asırda yaşıyoruz. Eskiden dinen “meşru” olmadığı halde sırf oruç tutanlara saygılı olduklarını göstermek adına lokantaların camına perdelerle çekilirdi. Şimdi ise aleni bir şekilde yenilip içilmesi bir tarafa; oruç tutmayanlar, oruç tutanlardan saygı(!) bekliyor. Nasıl bir asırda yaşıyoruz? anlamış değilim....
DOSTLAR “VELİ”Yİ PAZARDA GÖRSÜN...
CHP Malatya'da ikinci vekili çıkartmaya çok yakın durduğu halde; CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, sırf “Dostlar pazarda görsün” misali kendisinden beklenen performansı göstermemesi, “CHP'nin Malatya'daki tek adamı olma hevesinden” başka bir şey değildir. Bununla birlikte CHP'nin üçüncü sıra milletvekili adayı Soner Gökçe ise ciddi efor sarf ederek; sanki “CHP Malatya'da üç vekil çıkartacakmış” gibi bir gayret ile çalışıyor. Aynı gayreti Veli Ağbaba gösterse, CHP'nin Malatya'da iki vekil çıkartması işten bile değil.
SELAHATTİN GÜRKAN “YALANCI” DEDİ...
Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın geçenlerde bir haber ajansına verdiği mülakata denk geldim. Mülakat kısaca üç başlık halindeydi. Bunlar:
- “Yaptığımız hizmetlerden rahatsız olanlar var...”
- “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar...”
- “Yaptığımız hizmetleri herkes görüyor. Malumu ilam etmeye ne gerek var?”
Yani Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan demek istiyor ki: “Ben hizmet yapıyorum amma ve lakin yaptığım hizmetlerden rahatsız olan ve elinden geldiği kadar da bu hizmetleri engellemeye çalışanlar var. Bu kişiler Malatya'ya hiç bir hizmete katkı sunmadıkaları halde; yalan, dolan, hi'le ve hud'a ile bizim eserlerimizi hırsızlayıp kendilerini pazarlıyorlar. Benim ise kendimi pazarlamak gibi bir derdim yok. Yaptığım hizmetler ulu ortada. Ve bu hizmetlerimi anlatmama da hiç gerek yok. Çünkü bu hizmetleri anlatmam malum-u ilamdan başka bir şey değildir”
ABDESTSİZ NAMAZ KILANLAR, ORUÇSUZ İFTAR EDİYORLAR...
Daha önceleri “abdestsiz cenaze namazı kılanları” çok duymuştum ama muhafazakar kisve altına girerek “oruç tutmayanları” ise yeni duydum. Baksanızda öyle bir enerjiye sahiplerki; hurmayı bir iftarda, suyu diğer bir iftarda, yemeği ise bir başka iftarda yiyen milletvekili adaylarımız var. Bir iftarda bir kaç yerde bulunmakla “Hızır'ı” bile solladılar desek yeridir.
FETÖ ŞÜPHELİSİ MİLLETVEKİLİ ADAYI...
Bugünlerde bir milletvekili adayının FETÖ şüphelisi olarak ifadesine başvurulacak. Bakalım hakkındaki iddialara nasıl cevap verecek?
MÜSLÜMANLARIN BAYRAMI...
Müslümanların, Ramazan bayramı ile Kurban bayramının dışında kutlayacakları başka hiçbir bayramları yoktur. Bu iki bayramın dışındaki bayramlar, sonradan çıkarılmış bid'at bayramlardır ve bu bayramları kutlamak, dinen câiz değildir. Nitekim Enes B. Mâlik'ten rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (hicretten sonra Mekke'den) Medine'ye geldiklerinde, Medinelilerin (Nevruz günü ile Mehricân günü diye) eğlendikleri iki günleri vardı.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Bu günler nedir? Diye sordu.
Medineliler:
- Biz (İslâm'dan önce), câhiliyet devrinden beri bu günlerde eğleniriz, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu
- Şüphesiz Allah size, o iki günün yerine daha hayırlı olan iki bayramı: Kurban bayramı ile Ramazan bayramını vermiştir." (Ebu Davud; hadis no: 1134. Nesâî; hadis no: 1556. Elbânî de; "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha"; hadis no: 2021)
Şimdiden “Fıtır bayramınızı” tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
ZEKAT İLE ALLAH'IN “NURUNU” SÖNDÜRMEK İSTİYORLAR...
Cenab-ı Hak, Tevbe Suresi'nin 34. ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Ahbar ve ruhbanın çoğu (Resul-i Ekrem'den (asm) önce Peygamberlerinin dini olan İslam'ı tahrif edip muharref bir dini kabul edenler, Hazret-i Muhammed (asm) geldikten sonra da Risalet-i Muhammediyeyi ve Kur'an'ı tasdik etmeyenler), gayr-ı meşru' yol ile insanların mallarını yerler ve Allah'ın yolundan insanları o mal ile men ederler. Onlar altın ve gümüşü biriktirip onu Allah yolunda infak etmezler. Belki Allah'ın yolundan insanları men etmek için sarf ederler. Onları (o ahbar ve ruhbanı), azab-ı elim ile müjdele!”
İşte bu ayet-i kerime bildiriyor ki; Yahudilerin din adamları, Hazret-i Musa (a.s)'dan sonra ve Hıristiyanların din adamları da Hazret-i İsa (a.s.)'dan sonra batıl yolla topladıkları servetleriyle hak dinlerini tahrif ve seddettikleri gibi; Kur'an geldikten sonra da yine topladıkları servetleriyle O'nun nurunu söndürmeye çalışıyorlar ve Allah'ın yolu olan İslamiyet'e set çekiyorlar. Bu sebeple Allah (c.c), bu ayet-i kerimede “Ey iman edenler!” hitabı ile ehl-i imanı teyakkuza sevk edip dikkatlerini şu noktaya çekiyor:
Detaylar: https://m.aksam.com.tr/pazar/zekat-ile-allahin-nurunu-sondurmek-istiyorlar/haber-743806