Hakan Kahtalı Yeniden AK Parti İl Başkanı mı Olacak?

Malatya siyasetinde son günlerin en çok konuşulan sorusu: “Hakan Kahtalı geri mi dönüyor?” 2015-2018 yılları arasında “AK Parti Malatya İl Başkanlığı” görevini yürüten Hakan Kahtalı, halkla güçlü bir bağ kurmuş, parti teşkilatını birleştiren bir siyasetçiydi. O dönemde Malatya’da herkes derdini anlatabilir, çözümler bulabilir, partinin kapısından kolayca içeri girebilirdi. 

Ancak “2018 yılında Hakan Kahtalı milletvekili oldu” ve İl Başkanlığı görevini “İhsan Koca’ya devretti”. O günden sonra, AK Parti Malatya teşkilatında bir boşluk oluştu. “İhsan Koca” ve ardından “Namık Gören’in” dönemlerinde partinin halkla olan bağı zayıfladı. İnsanlar artık İl Başkanına ulaşamıyor, dertlerini anlatacak birini bulamıyor. Malatya’daki dört milletvekili bile kendi aralarında bir koordinasyon kuramıyor, belediye başkanları ise kendi başına buyruk hareket ediyor.

İşte tam da bu noktada AK Parti Genel Merkezi, Malatya’da siyaseti yeniden birleştirecek, halkla yeniden güçlü bir bağ kuracak bir “ağabey” figürüne ihtiyaç olduğunu fark etti. “Genel Merkez”, bu ismin “Hakan Kahtalı” olduğuna inanmış durumda. Partiyi toparlayacak ve teşkilata yeniden düzen getirecek bir isim olarak Kahtalı’yı görüyorlar. Bu yüzden, “Hakan Kahtalı’nın yeniden il başkanı” olması konusunda ısrarcılar. Kahtalı’nın bu görevi kabul edip etmeyeceği merak konusu, ama Malatya’da siyaset sahnesinde dengeyi sağlayacak bir “ağabey” figürüne ihtiyaç olduğu açık.

KALİTELİ EKİP Mİ, GÖREVDEN ALINAN KADRO MU?

Malatya’da Büyükşehir belediye başkanımız Sami Er, seçim kampanyasında sürekli “kaliteli ekibinden” bahsedip durdu. “Ekibim şahane, ekibimle Malatya’yı uçuracağız” diye her fırsatta dile getirdi. Peki sonra ne oldu? Eylül Ayı’nın başında yaptığı basın toplantısının mürekkebi kurumadan, Malatya Büyükşehir Belediyesi’nde üst düzey bir operasyon yapıldı! Öve öve bitirilemeyen o “kaliteli ekip” ne hikmetse bir anda görevden alındı! Mesela, Genel Sekreter Murat Altundağ ve yardımcıları Nurhan Demir ile Salih Uzun, kısa bir süre içinde paketlenip gönderildi. Şimdi sorarım:Bu kadar kaliteli olan ekip ne oldu da bir anda gözden düştü?

Bir de, neden görevden alındıkları konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. Yani seçim zamanı “şahane” olan ekip, üç gün sonra mı “kalitesini” yitirdi? Bu durum haliyle akıllarda soru işaretleri doğuruyor. Herkes kendi çapında bir dedikodu çıkarıyor: “Sami Er ekibiyle rahat çalışamadı, ondan aldı” diyen var, “Genel Sekreter ihaleleri kendi yandaşlarına veriyormuş” diyen de var. Peki, bunların hangisi doğru? Sami Er, kaliteli(!) ekibini niye bu kadar çabuk harcadı?

Başkanımız bir zahmet çıkıp iki çift laf etse de işin aslını öğrensek. Yoksa bu dedikodular alıp başını gitmeye devam edecek. Hem görevden alınanlar da bu şaibenin altında ezilmeyecek. Başkanım, ekibin mi bozuktu yoksa hikayenin başka bir tarafı mı var? Açıklayın da bilelim!

ŞİRE PAZARI’NDA KİMİN SÖZÜ GEÇİYOR?

Malatya’da, özellikle eski Şire Pazarı çevresinde ortalık fena karıştı. Şehirde herkes “yıkım olacak mı, olmayacak mı?” diye soruyor. Vekilimiz Abdurrahman Babacan ise sosyal medyada çıkıp “söylenti” diyor. Diyor da, Malatya Valiliği’nin “can ve çevre güvenliği riski” nedeniyle tebligat gönderdiği binalar ne olacak? Eski Şire Pazarı’ndaki bazı binaların “ağır hasarlı” olduğunu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bile kabul etmişken Babacan çıkıp “burası yıkılmayacak” diyor. O zaman sorarım: Vali başka bir devlette mi, Babacan başka bir ülkede mi yaşıyor? Devlet yıkılacak diyor, vekilimiz “yok öyle bir şey” diyor.

Peki bu durum sadece “bir yanlış anlaşılma” mı? Yoksa siyasetin kendi ajandası mı var? Hadi diyelim Babacan dedikoduya karşı savaşıyor. Ama aynı Babacan, bu kararı diğer milletvekilleriyle neden paylaşmadı? Yoksa Abdurrahman Bey, “yalnız kovboy” gibi mi takılıyor? Öte yandan, esnafın da yıllardır kayıt dışı ticareti sürdürmek için o eski binalara sıkı sıkıya tutunduğunu biliyoruz. Bu inat neden?

Şire Pazarı artık kayısının değil, dedikodunun merkezi olmuş durumda. Malatya’nın kayısısı dünyada markalaşırken, pazarın hali içler acısı. Yurt dışından gelen bir kayısı müşterisi o pazarı görse, kaçar gider. Abdurrahman Babacan neden bu işte yalnız hareket ediyor, diğer siyasilerle neden istişare etmiyor? Vali ve vekil arasında bu kadar büyük bir görüş ayrılığı nasıl olur? Yoksa Malatya siyaseti kendi içinde mi çatışıyor? Gerçek şu ki, siyasetin, devletin gösterdiği ihtimamı göstermediği ortada.

Anlaşılan o ki, eski Şire Pazarı sadece kayısı ticareti değil, siyasi oyunların da sahnesi olmuş.

REKTÖRLÜK YARIŞI: BEKLEME SALONUNDA KALANLAR

14 Temmuz’da 11 ilin rektör adayları belli oldu ama Malatya İnönü Üniversitesi rektör adayları hâlâ bekliyor, bekliyor, bekliyor… Herkes kendisinin olacağını zannediyor tabii. Ama gel gör ki, o koltuk bir türlü sahip bulamıyor! Zaman geçtikçe bu bekleyiş iyice kabusa dönüyor. Rektör adaylarının saçları beyazlıyor, gözaltı torbaları şişiyor, stresleri tavana vuruyor. Hani derler ya, “Zaman her şeyin ilacı” diye. Yok, öyle bir şey! Aksine, her geçen gün onları daha da meraklandırıyor, daha da strese sokuyor, psikolojilerini bozuyor!

Sanki bir tiyatro sahnesinde gibiler: “Hani benim koltuğum? Hani benim atamam?” diyen gözlerle ortada dolanıyorlar. Bir türlü açıklanmayan bu rektörlük kararı, adayları adeta “beklemenin dayanılmaz ağırlığı” ile eziyor. Şimdi onlar düşünsün! Bakalım bu bekleyişten kim galip çıkacak? Kısacası, Malatya İnönü Üniversitesi’nde rektörlük yarışı resmen bir sinir harbine döndü, izleyelim görelim!

“TRAFİK POLİSİ KENDİ KENDİNE CEZA KESTİ!”

Geçen gün yazarımız Alişan Hayırlı, motosikletiyle Sıtmanıparı’ndan evine doğru yol alırken, Özalper civarında tatsız bir olay yaşamış. Yol gayet sakinmiş, her şey yolunda giderken, aniden bir araç önüne fırlamış! Ne yapsın, hemen frene asılmış ama 4-5 metre sürüklenmiş. Motor bir yana gitmiş, kendisi de bir yana. Allah’tan başında kask, elinde eldiven varmış da daha kötü bir kaza yaşanmamış. Sol kolu dirsekten yara almış, bileği ve ayak bileği de incinmiş.

Peki, bu trafik ihlalini yapan kim dersiniz? Trafik polisi aracı! Yanlış duymadınız, bir trafik polis aracı, yolun boşalmasını beklemeden yan yola girmeye çalışınca olanlar olmuş. Neyse ki polisler hemen inip, Alişan Bey’i kenara almış, su vermişler. “Bir şeyin var mı?” diye sormuşlar. O da “Sabah belli olur!” demiş.

Bu arada çevredeki vatandaşlar olayı görünce trafik polislerine tepki göstermeye başlamışlar: “Siz trafik ihlali yaparsanız vatandaş ne yapsın?” demişler haklı olarak. Alişan Bey de, “Bir trafik polisi çağıralım, tutanak tutsun!” deyince, polislerin cevabı: “Biz zaten trafik polisiyiz, buradayız!” olmuş. Alişan Bey ne demiş dersiniz? “O zaman kendi kendinize tutanak tutun, bir de ceza kesin!”

Hayat işte, hem trajik hem komik…

LAF EBESİ: Deprem oldu, rezerv alanı dedik, devlet adım attı; biz itiraz ettik, sonra da “niye işler bitmiyor?” diye sormaya başladık. Hem yerimizde sayıyoruz, hem de şikayet ediyoruz!

FİSKOS MASASI:

    •    Malatya Valisi Seddar Yavuz, planlanan süreçte bir aksilik olmazsa şehrin bir yıl içerisinde toparlanacağını söylemiş.

    •    Malatya Valisi Seddar Yavuz, asayiş olaylarının üzerine azimle ve ihtimamla gitme kararı almış.

    •    AK Parti Malatya milletvekilleri kendi aralarında koordinasyonu sağlayamıyormuş.

    •    Malatya’nın eğlence merkezi diye bilinen Cezmi Kartay, rezerv alanından çıkartılmış.

    •    Rezerv konusu, Malatya’daki vatandaşları rahatsız ediyormuş.

    •    Vatandaş, yine aynı yerinde ve aynı ölçüde ev ve iş yerine sahip olmak istiyormuş.

    •    Malatya Büyükşehir Belediyesi’nden eski genel sekreterin görevden alınmasında “akçeli işler” olduğu iddia ediliyormuş.

Not: FİSKOS masasında yazılanlar, Malatya’da kulaktan kulağa dolaşan dedikodulardan ibaret. Gerçek mi, değil mi? Orasını artık siz karar verin!

Selam ve dua ile
Fiemanillah