HASBİHAL
10 Eylül 2016, Cumartesi 15:33Ülkemiz ve memleketimiz hakkındaki gelişmeler hakkında kısa değerlendirmelerde bulunacağım bu yazılarım sohbet havasında olacak. Bu sohbetlerimiz sırasında sürç-ü lisan edersek af ola…
ALLAH, BİZİ AR DAMARI ÇATLAYANLARDAN ETMESİN
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde, FETÖ elebaşının iadesi için ABD'den gelen heyetle 17 saatlik bir görüşme yapılmıştı. Görüşmelerde Türkiye'nin elindeki tüm belgeler sunuldu. İlginçtir ABD'li heyet sadece iki dosya için "İade için yeterli" yorumunu yaptı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı çatı iddianamesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki “Tahşiye Kumpası” iddianamelerinin çok önemli olduğuna dikkat çekildi. Hatırlarsanız herkesin FETÖ elebaşına methiyeler dizdiği anlarda, terör örgütü ve başındaki şahısla mücadele etmiştim. Bugün görüldü ki Cenab-ı Allah'ın inayetiyle haklı çıktım.
Yukarıdaki bilgileri malumat niteliğinde sizinle paylaştıktan sonra diyorum ki; İnsanda biraz utanma olur. Daha dün FETÖ'ye methiyeler yağdıranlar, sanki FETÖ ile senelerdir mücadele ediyor. Gerek siyaset ehlinden ve gerekse medya camiasından kimin FETÖ elebaşı için neler söylediği bir anekdot olarak yanımda mahfuzdur.
Hasılı: Allah bizi ar damarı çatlayanlar dan etmesin...
MAZLUMUN AHINI ALMA!..
Sırf Risale-i Nur'a şerh ve izah yaptığı için FETÖ tarafından hedef haline gelen Tahşiye Yayınevi müellifi ve müdavimleri, 17 ay suçsuz bir şekilde cezaevi tutulmuştu. "Men dakka dukka" yani eden bulur kaidesi gereği, “Tahşiye Kumpası”na bakan emniyetçi, savcı ve hakimlerin hepsi ihraç edildi. Demek ki neymiş? Mazlumun ahını alırsan, kaderin tokadını yersin.
DEĞERLİ HEMŞERİM YUNUS NADİ KOLUKISA…
Tahşiye davasında mazlumların mağduriyetine inanan tek isim HSYK Başmüfettişi Yunus Nadi Kolukısa'ydı.. Ahirette mükâfatını kat be kat alacağına inandığım Yunus Nadi Kolukısa için diyeceğim tek şey; Allah gönlünde geçeni hakkında hayırlı kılsın. Allah ne muradı varsa versin.
KUR'AN VE HADİSTEN UZAKLAŞIRSAN, BELANI BULURSUN
Geçenlerde Akkem tekstil yönetim kurulu başkanı Ramazan Atay beyefendiyi ziyaret ettim. Konuşmamız herkesin de gündemi olan FETÖ'ye geldi. FETÖ'ye bulaşan kişilerin durumunu irdelerken; kişilerin Kur'an ve hadisten uzaklaşmasının böyle bir çirkefe düşmesine sebebiyet verdiğine kani olduk. Mesela;
Kur'an der "İnneddîne ındallâhil islam" yani; Allah katında tek din İslam'dır. FETÖ ise "Dinler arası diyalog" diyerek Hristiyanlık ve Yahudiliği hak din olarak görüyordu.
Kur'an der "Lâ tettehızûl yehûde ven nasârâ evliyâe" yani ; Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. FETÖ ise tam aksine Yahudi ve Hristiyanların dost olduklarını savunurdu.
Kur'an der “Yudnîne aleyhinne min celâbîbihinn(celâbîbihinne)" yani ; Onlar (kadınlar) üzerlerine cilbablarını örtsünler. FETÖ ise tam aksine testtürün füruat meselesi olduğu safsatasını avenelerine telkin ederdi.
Kur'an der “İnnellezîne yekfurûne billâhi ve rusulihî ve yurîdûne en yuferrikû beynallâhi ve rusulihî” yani; Resulullahsız Allahı kabul etmek, Allah'ı ve Resulünü inkardır. FETÖ ise Muhammedun Resulullah demeden cenneti girmenin mümkün olduğunun telkin eder.
Bunun gibi çok misal var. Demek “FETÖİZİM” denilen hastalığın altında Kur'an ve hadis okumamak yatıyor...
FERASET SAHİPLERİ YUTMUYOR
Bu arada birçok cemaat “Şimdilik” FETÖ ile birlikte hareket etmiyormuş gibi kendini gösterse de; feraset sahibi insanlar yutmuyor. Çünkü çoğu Kur'an ve hadis okumuyor.
“NE DEMİŞ?” DEĞİL, “NE ANLAMIŞ?” DİYE BAKMAK LAZIM
Geçenlerde Malatya'da arkadaşlar ile birlikte oturmuştum. Yine mel'un gündem olan FETÖ zamanımızı işgal etti. Arkadaşlara dedim :
Müslümanlar Kur'an'a ve hadise dayanmadıkça böyle tuzaklara düşmeye mahkumdur.
Benim sözümü teyit amaçlı mali müşavir olan arkadaşım İsmail Çınar ise meseleyi şöyle analiz etti.
Evet Kur'an meali okumak lazım…
İsmail beye dedim ki:
Ben Kur'an meali demiyorum. Evet oda sakat bir anlayış. Kişi Kur'an meali (Ki Kur'an meali tefsir ile birlikte okunmalı) okuyarak Kur'an'ı anlayamaz. Kur'an okumaktan murat Kur'an'ı bize ders veren müfessirlerin eserlerine kulak vermektir. Mesela Konya'lı Mehmet Vehbi hazretlerinin yazdığı “Hulasatul Beyan” eseri kendi öz dilimizle yazılmış. Hakeza sadeleştirilmemiş "Elmalı Hamdi Tefsiri" kendi öz lisanımızla yazılmış. Ya da "Risale-i Nur Külliyatı" hakikaten sahasında mümtaz bir eser. Fakat tefsir okurken de şuna dikkat etmek lazım. Müfessirlerin yazdığı eserler Kur'an'a ayine olmalı vekil ve gölge olmamalı. Mesela Bediüzzaman'ın herhangi bir eserini okuduğumuz zaman, “Bediüzzaman ne demiş?” diye değil, “Bediüzzaman Kur'an'ın bu ayetini nasıl anlamış?” diye bakmak lazım.
Bu hususta Bediüzzaman Said Nursi hazretleri "Sünuhat" isimli eserinde şöyle buyuruyor: "Cumhûru, burhandan ziyade, mehazdeki kudsiyet imtisale sevk eder. Müçtehidînin kitapları vesile gibi, cam gibi Kur'ân'ı göstermeli; yoksa vekil, gölge olmamalı."
Selam ve dua ile...