İmam Hüseyin Kalbimizdedir...
14 Temmuz 2024, Pazar 15:4216 Temmuz Salı, "Aşure" günü olması dolayısıyla siz değerli okuyucularımla bilgi paylaşımında bulunmak istedim.
Ancak, yeni bir makale yazmak yerine, İstanbul'da ikamet eden, büyük davetçi hadis alimi Prof. Dr. Abdulvahhab Et-Tureyrî hocamıza bir vatandaşın, Hz. Hüseyin ve Aşure günü ile ilgili yazılı sorusunu ve hocamızın verdiği cevabı tercüme etmeyi daha uygun ve yeterli gördüm.
Şii bir vatandaş sordu, o da cevapladı. Ben de sizin için tercüme ettim. İstifade etmeniz dileğiyle...
Soru: Ben Şiiyim, İmam Hüseyin ve Aşure Günü hakkında ne bildiğinizi sormak istiyorum:
Cevap:
Hazreti Hüseyin bin Ali r.a. Peygamberimiz efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin torunu ve dünyadaki sevgilisi idi. O'nunla en çok benzerlik gösteren kişi hz. Hüseyin olup, peygamberimizden bir parça idi. O ve kardeşi Hasan, Cennet gençlerinin efendileridir. O, Allah ve peygamberini seven, Allah ve peygamberinin sevdiği Emirü’l Müminin Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Onun sevgisi iman, nefreti ise münafıklıktır. O, Allah'ın kötülüklerden arındırdığı ve saf kıldığı Nebi'nin kızı, dünya kadınlarının hanımefendisi ve peygamberimizin cigerparesi olan Fatıma Zehra'nın oğludur. O, Allah'ın dünya pisliklerini kendilerinden uzaklaştırdığı ve onları tertemiz kıldığı peygamberimizin ailesindendir. Peygamberimiz "Gadir Hum"da "Ehl-i Beytimi Allah adına size hatırlatıyorum" demiştir.
O, peygamberimizin oğlu ve bizim efendimizdir. Onu severiz ve ona bağlıyız. Onun sevgisi, iman bağlarının en güçlülerinden olduğuna ve Rahman olan Allah'a en çok yaklaştıran şeylerden biri olduğuna inanırız. Peygamberimiz "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurmuştur. Onu seven peygamberimizi sevmiş, ondan nefret eden peygamberimizden nefret etmiş olur. Hz. Ömer'in ona dediği gibi: "Saçın yeşerdiği başımızın üzerinde önce Allah, sonra da sizden başka kimse var mı?"
Hz. Hüseyin'in zalimce öldürüldüğüne inanırız ve onu öldüren, yardımcı olan veya bunu hoş gören her kötü kişiden Allah'a sığınırız. O'nun başına gelenlerin Allah tarafından bir onur olduğuna ve onun derecesini yükselttiğine de inanırız. Peygamberimiz "En ağır belalar peygamberlerin, sonra sırasıyla diğerlerinin başına gelir" buyurmuştur. Bu bela ile Allah, onu şehitler makamına ulaştırmış ve kendinden önceki ailesinden, islam davetinin başlangıcında belalarla karşılaşıp sabredenlerin yanına almıştır. Hz. Hüseyin, sabır göstererek şehitlikle Allah ona olan nimetini tamamlamıştır. Zira Allah'ın yüce makamlarına sadece bela ve sabırla ulaşılabilir.
Müslümanlar, Hz. Hüseyin'in şehit edilmesinden bugüne kadar onun kadar büyük bir musibetle karşılaşmamışlardır. Biz, Hz. Fatıma'nın torunu Hz. Fatıma bint Hüseyin'in dedesinden aktardığı "Bir adam bir musibetle karşılaşıp sabrederse, Allah ona ilk günkü sevabı verir" hadisiyle musibeti her andığımızda "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz) deriz. Allah'ın şu ayetini umarak: "Sabredenleri müjdele: Onlar bir musibetle karşılaştıklarında 'Biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz' derler. İşte onlara Rablerinden dua ve rahmet vardır ve işte onlar hidayete erenlerdir."
Bununla birlikte, peygamberimizin "Beni aşırı övmeyin, ben sadece Allah'ın kuluyum ve peygamberiyim" dediği gibi, onu yüceltmede aşırıya kaçmayız. Dua ve yardım istemek gibi sadece Allah'a mahsus olan ibadet çeşitleriyle onu yüceltmeyiz. Peygamberimiz ve ailesiyle ilgili olarak Hristiyanların hz. İsa ve annesine yaptığı gibi şirk koşmayız. Onun ve Ehl-i Beyt'in özelliklerini peygamberlerin özellikleriyle karıştırmayız. Onlar -Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- peygamberin en doğru tebliğcileri ve onun yolunun en büyük takipçileridir. Onların insanlar arasında en üstün makama sahip olduklarını bilsek de, sadece peygamberin akrabası oldukları için değil, dini ve şeriatı en iyi şekilde takip ettikleri için övülmüşlerdir. İmam Zeynel Abidin Ali bin Hüseyin'in dediği gibi: "Bizden iyilik yapanın iki kat sevap alacağını, kötülük yapanın ise iki kat ceza alacağını umarım."
Peygamberimizin yasakladığı ağlamayı, yüzleri dövmeyi ve elbiseleri yırtmayı yapmayız. Peygamberimizin, amcası Hamza'nın şehit edilip vücudu paramparça edildiğinde bile en büyük musibet olarak kabul ettiği günlerde bile bunu yapmamıştır. Hazreti Ali, peygamberimizin vefatında böyle yapmamış, Hasan ve Hüseyin de babalarının şehit edilmesinde böyle yapmamışlardır. Biz de bu peygamberi metodu takip ederiz.
Aşure günü ise;
Allah'ın hz. Musa'yı ve kavmini kurtardığı gündür. Peygamberimiz, Allah'a şükür olarak bu günü oruç tutmuştur. Biz de ona uyarak oruç tutarız. Ayrıca, peygamberimizin torunu hz. Hüseyin'in şehit edildiği gündür. Bu gün, sabır ve sebat günü olarak Allah'a yaklaştığımız bir gündür. 17 Ramazan'da Bedir savaşının olduğu gün ve Emirü’l Müminin hz. Ali'nin şehit edildiği gün gibi!. Rabiul Evvel ayında pazartesi günü, peygamberimizin doğum ve vefat günü gibi!. Bu gün, hz. Musa'nın kurtuluşuna şükür ve peygamberimizin torunu hz. Hüseyin'in şehit edilmesiyle sabır günüdür. Bu günlerde Allah'a şükür orucu tutar, Hz. Hüseyin'in şehit edilmesine sabır gösteririz.
Bu soruyu soran kişinin ise, hakikati aradığını ve buna yönelik bir çaba içinde olduğunu görüyorum. Hz. Ali'nin gençliğinde yaptığı gibi, cahiliye zamanından vazgeçip Allah'ın nurunu ve hidayetini takip etmesini dikkate alarak düşün!. Ömrün kısa olduğunu ve kararsızlık içinde geçirilmemesi gerektiğini unutma!. Hepimiz hakikati arayıp Allah'a dua etmeli, O'ndan bizi doğru yola iletmesini ve O'nun hoşnutluğuna götüren yolu göstermesini istemeliyiz. Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle birlikte olmamızı istemeliyiz.
Allah, peygamberimizin ve ailesinin sevgisiyle bize yollarını takip etmeyi ve onların yanında olmayı nasip etsin. Biz de bu yolda, Allah'ın bizi Peygamberimize ve ailesine ulaştırması için dua ediyoruz...
Fi Emanillah.
Ebuzer AYDIN
"Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni"