İnönü Üniversitesi'nde Yeni Rektör Kim Olacak? Prof. Dr. Ramazan Özdemir İddialı Aday!
07 Mayıs 2024, Salı 12:52Son günlerde akademik kulislerde dolaşan dedikodulara bakılırsa İnönü Üniversitesi’nde rektörlük için koltuklar ısınıyor. Mevcut rektör Ahmet Kızılay'ın görev süresinin dolmasıyla birlikte, yeni adaylar ve potansiyel liderler gündeme geliyor. İsimler geçiyor, geçiyor ama en çok konuşulanlardan biri Prof. Dr. Ramazan Özdemir.
Peki, kim bu Ramazan Özdemir? Bezm-i Alem Üniversitesi'nde dekanlık yapan bir isim. İstanbul'un iş dünyası tarafından destekleniyor. Neden mi? Çünkü adam işini biliyor, idari tecrübesiyle tanınıyor. Ama Özdemir'in cazibesi sadece bu değil. Malatya'dan İstanbul'a uzanan doktor kaçışını, deprem sarsıntılarını yönetme becerisiyle dikkat çekiyor. İşte bu yüzden, Turgut Özal Tıp Merkezi'ne, İnönü Üniversitesi'ne yeni bir soluk, yeni bir vizyon getirebilir.
Bu bağlamda, Özdemir'in rektörlüğü sadece bir idari değişim olmayacak, aynı zamanda Malatya için bir dönüm noktası olabilir. Turgut Özal Tıp Merkezi, zaten bir marka; ama Özdemir ile birlikte bu merkez, ulusal hatta belki uluslararası bir çekim merkezi haline gelebilir. Tıpkı Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve ekibinin uluslararası alanda elde ettiği başarılar gibi...
Ancak bir soru kalıyor: Ramazan Özdemir, gerçekten İnönü Üniversitesi'nin yeni rektörü olacak mı? Yoksa bu sadece akademik koridorlarda dolaşan bir fısıltı mı? Elbette, bu soruların cevabını zaman gösterecek. Fakat şunu söylemek gerekirse, eğer Özdemir bu göreve gelirse, hem İnönü Üniversitesi hem de Malatya için yeni bir sayfa açılacak. Bu sayfa hem bilimde hem de sağlıkta yeni başarı hikayeleri yazacak.
Malatya'nın ve İnönü Üniversitesi'nin geleceği için heyecan verici günler bizleri bekliyor olabilir. Her şey bir yana, akademik dünyanın bu tür dönemlerdeki dinamikleri, hepimiz için önemli dersler ve ipuçları barındırıyor. Önemli olan bu süreçten, kurumlar ve bireyler için en verimli sonucu çıkarabilmek.
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ'NDE KİM 'REKTÖR OLACAK BENİM' DİYE FISILDIYOR?
Üniversitede koltuklar ısınırken, İnönü Üniversitesi'nin akademik koridorlarında hafiften bir rüzgar esiyor. Rektörlük için isimler sahneye çıkıyor, kulislerden sızanlar ise gündemi belirliyor. Prof. Dr. Ramazan Özdemir, Prof. Dr. Hamdi Onay ve Prof. Dr. Gökhan Tuncel gibi isimler, geçen hafta Hüccetullah Hakder’in köşesinde yer aldıktan sonra herkesin dudaklarında.
Ancak bu adaylardan bazıları, adlarının haberlerde geçmesinden dolayı pek de memnun değil. "Sözde rahatsızlar ama yan cebime diyorlar," dedikleri duyuluyor. Evet, akademik dünya bazen bir “trajikomedi” sahnesine dönüşebiliyor. Bilim adamları işlerini sıkı fıkı tutmayı tercih ederken, akademik kulislerdeki bu hareketlilik, aslında bir perde arkası etkileşimin yansıması.
Gazetecilik, kamuoyunu bilgilendirme görevi taşır ve bu durum, üniversiteler gibi bilgi ve yenilik merkezlerindeki dinamikleri daha da önemli kılar. İnönü Üniversitesi'nde kimin rektör koltuğuna oturacağı sadece bir isim meselesi değil, aynı zamanda bu kurumun geleceğini şekillendirecek bir karar. Bu yarışta kimler gerçekten "yan cebime" diyecek? Zamanla ve akademik etkileşimlerle bu sorunun cevabını bulacağız.
BELEDİYE KOLTUKLARI: YETENEK Mİ YOKSA SİYASİ BAĞLANTILAR MI?
Daire başkanlarının performansını geçen hafta köşemde işlemiştim ve bu konu etrafında hızla savunmalar gelmeye başladı. "Başkan deprem sırasında canlar kurtardı, bu yüzden görevine devam ediyor!" Evet, kabul, depremdeki liderlikleri takdire şayan. Ancak bu durum, benim ele almak istediğim konunun yüzeyini sıyırıyor.
Açık konuşalım: Belediyede bir pozisyona sahip olmanın liyakatle her zaman doğru orantılı olmadığı bir gerçek. Görevden alınan 20 daire başkanı ve dört genel sekreter yardımcısının durumu, bu tezi destekliyor. Bu kişilerin ayrılıkları, “performans yetersizlik”lerinden değil, “siyasi referans” eksikliklerinden kaynaklanıyor. Yeni atananlar ise, öncekilerden daha nitelikli oldukları için değil, siyasi kulislerde uygun görüldükleri için seçiliyor.
Bu sorun yalnızca Malatya veya belli partilerle sınırlı değil, tüm partili belediyelerde geçerli bir durum. Keşke belediyelerde atamalar yalnızca liyakate dayalı olsa. Fakat gerçekler bunun çok ötesinde. Liyakat, ideal bir dünyada belirleyici olurdu ancak mevcut sistemde çoğu zaman siyasi bağlantılar ağır basıyor.
Bu nedenle, ne “giden”lerle ne de “gelen”lerle şahsi bir meselemiz var. Eleştirimiz, sistemin işleyişine yönelik. Gerçekleri kamuoyuna sunmak, tartışmak ve sorgulamak ise bizim asli görevimiz.
MALATYA’NIN KAYIP RÜYASI: BAKANLIK KOLTUKLARI ÜZERİNE BİR ÇIRPIDA KAYBOLAN İHTİŞAMLAR
Malatya’nın “bakanlık” meselesi geçen hafta masamıza düştü ve ah, keşke düşmeseydi! Çünkü gelen tepkiler, "benim olsun, çamurdan olsun, benim olmayacaksa kimsenin olmasın" mantığını ne acı bir şekilde gözler önüne serdi. Bu, bizim toplumsal dokumuzu, kardeşliğimizi nasıl zehirliyor, nasıl içten içe kemiriyor; işte bunu görmemek için kör olmak gerek.
Bakın, size Malatya’nın dünü ve bugünü arasında “mekik dokuyan” iki kıssa anlatacağım. Bir zamanlar, Bülent Tüfenkci Gümrük ve Ticaret Bakanı iken, Malatyalılar için Ankara'da kapılar ardına kadar açıktı. Bir Malatyalı oraya adımını attığında sanki herkes “esas duruş”a geçiyordu, öyle bir saygı, öyle bir ihtişam... Turgut Özal’dan sonraki en parlak dönemimizdi belki de. Malatya'nın 'altıncı bölge' oluşunda onun emekleri büyüktü. Demek ki birimiz orada olunca, hepimiz nasıl istifade ediyoruz, neden bunu göz ardı edelim ki?
İkinci kıssa ise Öznur Çalık zamanında yaşanıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemlerde, AK Parti Genel Merkezi, Ankara’da adeta Malatyalıların evi gibiydi. Çalık, “devletin işleyişi”ni, “siyasi süreçler”i iyi bilen; esnafın, işçinin, iş adamının dilinden anlayan bir kişiydi. Şimdi O da orada yok. Artık Ankara’ya girişler zor, kapılar daraldı. Git gidebiliyorsan, gir kapıdan gidebiliyorsan... Bu bize, Malatyalı olarak kendi sinerjimizi, kendi enerjimizi oluşturma zorunluluğunu hatırlatıyor. Daha önce de belirttiğim gibi, bizim STK'larımız, iş dünyamız, bürokratlarımız, siyaset ve bürokraside etkin olabilmek için güçlü lobi faaliyetleri yürütmeli. Aksi takdirde Ankara’nın çözüm odaklı kapılarına girmek hayal olabilir.
MALATYA'NIN KAYISI KARNESİ: MODERN PAZAR YERLERİ VE ESKİ ALIŞKANLIKLAR ARASINDA BİR ŞEHİR
Malatya, “kayısı kenti” olarak bilinir; fakat son zamanlarda bu özelliği, şehrin hem “umudu” hem de “sıkıntısı” haline gelmiş gibi görünüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca bir hayal gibi duran, ancak bir türlü hayata geçirilemeyen Dünya Kaysı Ticaret Merkezi, sonunda açıldı. Ancak, bu yeni başlangıç, eski Şire Pazarı'nın gölgesinde bir şekilde “soluk kalmış” gibi. Pazar yerindeki esnafın yeniliklere “direnç” göstermesi, adeta bir trajediye dönüşen modernleşme sürecinin sancılı yüzünü gösteriyor.
Siyasetin ve siyasetçilerin bu süreçteki rolleri ise daha da karmaşık. Yerel seçimler öncesi verilen vaatler havada kalmış, Şire Pazarı esnafına atılan kazıklar yerini bulmuş gibi. Şimdi ortada, eski pazarın yıkık dökük binaları ve yeni pazarın bir türlü canlanamayan enerjisi var. Şehrin iki büyük ticaret noktası arasında kalmış siyasetçiler, esnaf ve kayısı tüccarları, bir çözüm arayışı içinde. İddia odur ki, eski pazarda 7 orta, 3 ağır ve 11 az hasarlı bina var ve bu durum, o alanın ne denli sağlıksız koşullarda olduğunu gözler önüne seriyor.
Önümüzdeki günlerde, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan ile konuşacağım ve yeni Dünya Kaysı Ticaret Merkezi'nde dükkanların kimlere satıldığına dair iddiaları ele alacağız. Aynı zamanda, eski Şire pazarında satışların kısıtlanması gerektiği ve yeni merkeze yumuşak bir geçişin sağlanması gerektiği konusunda esnafın görüşlerini paylaşacağım. Yeni merkez, Malatya için bir fırsat olabilir, ancak bu geçişin nasıl yönetildiği kritik öneme sahip.
Siyasetçilerin bu süreçte, oy kazanma umuduyla eski Şire pazarındaki esnafla yaptıkları anlaşmalar, Malatya'nın geleceğini tehdit ediyor. Bu, şehrin ticari ve kültürel geleceği için bir handikap oluşturuyor. Yaklaşan yeni kaysı sezonu öncesinde, acilen bir çözüm bulunmalı. Malatya bu ekonomik ve kültürel karnesini düzeltebilecek mi, yoksa eski alışkanlıkların kurbanı mı olacak? Bizler, bu süreçte şehrin ve esnafın yanında, doğruyu arayan bir kalem olarak kalmaya devam edeceğiz.
MALATYA BORÇ POLEMİĞİ: SAMİ ER HAKLI MI, YOKSA PERDE ARKASI MI?
Malatya'nın “mali durumu”, Sami Er ve Selahattin Gürkan arasındaki tartışmalara sahne oluyor. Sami Er, Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin önceki dönemde 17 milyar borçla devralındığını öne sürerken, Gürkan bu rakamların şişirildiğini ve borçların uzun vadeli yapılandırmalarla yönetildiğini savunuyor. Gürkan'ın canlı yayında belgelerle donanarak yaptığı savunma, kamuoyunda dikkat çekici bir gövde gösterisi olarak değerlendirildi.
Ancak Sami Er, "Pozisyonumdan taviz vermiyorum, iddialarımın arkasındayım" diyerek duruşunu koruyor. Bu durum, Malatya'nın siyasi ve idari kulislerinde belirsizlik meydana getiriyor . Gerçekten de, iddiaların doğruluğu ve borçların detayları kamuoyu tarafından merak konusu.
Sami Er’in iddialarını desteklemesi gerekiyor; çünkü böylesi ciddi suçlamaların belgesiz, sadece sözle kalması, şüpheleri artırıyor. Yöneticilerin şeffaflığı ve hesap verebilirliği, yönettikleri topluluklar nezdinde güven inşa etmenin temelidir. Malatya Büyükşehir Belediyesi'nde borçlar hakkında gerçek bilgilerin açığa çıkması, sadece bir idarecinin değil, tüm şehrin meselesi haline gelmiştir.
Malatya Time olarak, Sami Er'in bu konuda açık ve belgeli bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkması ve bu mali kargaşanın son bulması için belgelere dayanan bir açıklamanın şart olduğunu düşünüyoruz. İddialar desteklendiğinde, bu meselede bir sonraki adımı atmak daha sağlıklı olacak. Malatya'nın, bu borç meselesinde netlik kazanması ve gerçeklerle yüzleşmesi, şeffaflık adına atılacak en önemli adımdır.
SAMİ ER VE İSTİFA SENFONİSİ: ANKARA'YA YOLCULUKLARIN PERDE ARKASI
Ankara'nın politik koridorlarından yansıyan sesler, Malatya'nın kulislerine kadar ulaşıyor. Bu kez konumuz, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er'in istifası. Telefonlarım susmak bilmiyor, herkes aynı soruyu soruyor: "Sami Er istifa etti mi?" Cevabım kısa ve net: Asparagas! Ama gelin bu asparagas haberlerin ardındaki ironiyi birlikte irdeleyelim.
Sami Er, istifa etmeye meyilli bir profil çizmiyor. Neticede kendisi, bugüne kadar hep “ikinci adam” olmuş biri; yani yönetim dairesindeki teknik adamlardan biri. İstifa, onun karakter kartelasında yazılı bir kavram değil. Peki, o zaman neden bu kadar istifa dedikodusu etrafta pervazlanıyor? İşin aslı, dedikoduların ötesinde bir gerçek var: Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilmiş bir başkan! Evet, doğru duydunuz. Kendisinin söylediğine göre Sami Er, Cumhurbaşkanı'nın kendisine "Git, aday ol" dediği bir göreve baş koymuş. Soruyorum Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen bir belediye başkanı neden koltuğunu bıraksın ki?
Ancak, sarcı bir şekilde, Sami Er'in Ankara'ya son ziyareti istifa değil, bir nevi "fırça yemek" turu olmuş gibi görünüyor. Nitekim, selefi Selahattin Gürkan da benzer bir durumla karşılaşmıştı. Gürkan, Ahmet Çakır'ın bıraktığı borç bataklığını açıkladığında Ankara'dan gelen tepkilerle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Şimdi, Sami Er de aynı sahneye çıkıyor: "Kardeşim, sen niye böyle yapıyorsun? AK Partili bir isimden, AK Partili bir belediyeyi devraldın. Neden kendi içimizde bizi tartışılır hale getiriyorsun?" diyen sesler yükseliyor.
Sadi Şirazi'nin dediği gibi, "Yanlış üslup doğru sözün celladıdır." Sami Er, doğruyu söylediğini iddia etse de yanlış üslup peşinde. Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirildiğini söyleyerek, "Ben, 31 Mart seçimlerinde mücadele ettim, zor da olsa kazandım. Ama devraldığım bu enkaz ve 17 milyarlık borç yükü altında ne borcumu ödeyebiliyorum ne de hizmet yapabiliyorum. Desteklerinizi arzederim…" diye Cumhurbaşkanına demesi gerekirken, durum farklı bir yöne savrulmuş.
Hatırlatmakta fayda var, Selahattin Gürkan da bu durumdan dolayı teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı Erkan Kandemir tarafından aranıp teselli edilmiş. Bu durum, politikanın "kaza" metaforuyla, iki araba çarpışırsa ikisinin de zarar göreceği gerçeğini bizlere hatırlatıyor. Kavgada kazanan olmaz; özellikle de bu kavgalar aynı partinin neferleri arasındayken.
Bu yüzden, Sami Er ve onun politik serüveni, Ankara'nın derin koridorlarından Malatya'nın sessiz sokaklarına kadar uzanan bir hikâye olarak karşımızda duruyor. İstifa dedikoduları, fırça yemek için yapılan ziyaretler, ve iç çekişmeler... Hepsi, bu politik dramın ayrılmaz bir parçası. Her hareket, her söz, kendi içinde bir sonraki adımın zeminini hazırlıyor; politika, bu dinamikler üzerine kurulu bir satranç oyunu gibidir. Sami Er'in her adımı, hem kendi geleceğini hem de partisinin iç dengelerini şekillendiriyor.
Sami Er, sanki siyasi bir labirentin içinde ilerliyor. Her köşede bir başka sürpriz, her açıklama sonrası yeni bir tepki dalgası. Bu labirentte yolunu bulmak, yalnızca siyasi beceriyle değil, aynı zamanda büyük bir sabır ve stratejik düşünme yeteneğiyle mümkün. Ankara'nın soğuk rüzgarları Malatya'nın sıcak sokaklarını nasıl etkiliyor, bu etkileşim içinde Sami Er nasıl bir pozisyon alıyor?
İronik bir şekilde, istifa iddiaları ve fırça yemek için yapılan ziyaretler, Sami Er'in siyasi kariyerinde birer dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor. Her iddia, her dedikodu, onun liderlik kabiliyetini “sınamak” için bir fırsat sunuyor. Acaba bu fırsatlar, onu daha güçlü bir lider mi yapacak, yoksa politik arenada bir figüran mı kalacak?
Bir yandan partisiyle olan ilişkilerini güçlendirmeye çalışırken, diğer yandan Malatya'nın ağır yükünü omuzlamaya çalışan bir belediye başkanının dramı, Shakespeare'in trajedilerini aratmıyor. Bu dram, aynı zamanda, bir liderin hem halka hizmet etme idealine, hem de siyasi beklentilere nasıl cevap verdiğinin bir göstergesi.
Sonuç olarak, Sami Er ve onun etrafında dönen istifa dedikoduları, siyasi bir oyunun parçaları gibi dönerken, bu oyunun sonunda kimin galip geleceği veya kimin sahneden silineceği henüz belirsiz. Politikanın sert rüzgarları esmeye devam ederken, Sami Er'in nasıl bir yol izleyeceği, Malatya'nın ve belki de daha geniş bir çerçevede ülkemiz siyasetinin geleceğini şekillendirecek. Ancak bir şey kesin: Politikada hiçbir şey göründüğü gibi değil ve her adım, çok daha büyük oyunların bir parçası.
MALATYA'DA TYP FIRTINASI: İŞÇİ ARAYIŞI VE YAŞLILARIN ÇIKMAZI
Malatya'nın tozlu sokaklarında, toplum yararına çalışma projeleri (TYP) adı altında esen bir fırtına var. Hem işverenleri hem de yaşlı çalışanları bir çıkmazda buluşturan bu durum, Malatya'nın gündemindeki en sıcak mesele. Peki, nereden başladı bu kargaşa? Hükümetin 8600 kişiyi istihdam ettiği bu projeler, kentin işgücü dinamiklerini altüst etmiş durumda. İş adamları, bir yandan "Çalışacak adam bulamıyoruz!" diye feryat ederken, diğer yandan yaşlılar için bir umut kapısı aralanıyor.
Bir kere durup düşünmek lazım: Acaba Malatya'da işverenlerin bu vehamet naraları ne kadar haklı? Evet, iş gücüne ihtiyaç var, ama hükümetin bu projeyi hayata geçirmesiyle işverenler adeta işçiye muhtaç hale gelmiş. İronik değil mi? Ancak işverenlerin gözden kaçırdığı bir nokta var ki o da TYP'de çalıştırılanların fabrika ortamı için uygun olmayan yaş gruplarından olması. Burada bir çelişki var: 40, 45 ve 50 yaş üzeri insanlar. Bu insanlar, zaten kent ekonomisinde göz ardı edilen bir kesim. Peki, TYP sona ererse ne olacak bu insanların hali?
TYP, özellikle 40 yaş üzerindekiler için bir “can simidi” görevi görüyor. Malatya'da iş bulma umudunu yitirmiş olan bu insanlar için projenin devamı, adeta hayatta kalma mücadelesinin bir parçası. Eğer bu proje sona ererse, bu insanlar ne yapacak? Malatya'dan göç etmek dışında bir seçenekleri kalır mı? İşte burada, deprem bölgesi olan ve işini, aşını, evini kaybetmiş olanlar için projenin sürdürülmesi zaruri bir hale geliyor.
Bu durum, Malatya'nın işverenlerine ve yaşlı nüfusuna karşı adil bir çözüm bulma zorunluluğunu ortaya koyuyor. Malatya'nın işgücü pazarını canlandıracak, hem işverenleri hem de yaşlı çalışanları mağdur etmeyecek adil bir denge kurulmalı. Burada bir “kördüğüm” var ve çözüm, yalnızca tek bir kesimin değil, tüm Malatya'nın yararına olacak şekilde tasarlanmalı.
Sonuç olarak, TYP fırtınası, Malatya'nın ekonomik ve sosyal yapılanmasında ciddi bir rol oynuyor. İş adamlarının endişeleri ile yaşlıların ihtiyaçları arasında bir köprü kurmak, bu meseleyi çözmenin anahtarı olacaktır. Malatya'nın gündemi bu ve çözüm, herkesin sesine kulak verilerek, her kesimin hakkının gözetilmesiyle mümkün olacak.
LAF EBESİ:Herkesin olaya kendi açısından baktığı ve kendine göre yorumladığı bir durumda, herkesin memnun olmasını beklemek mümkün değildir. Gerçek memnuniyet, kişisel çıkarları bir yana bırakıp, toplumun yararını düşünmekle sağlanabilir.
FİSKOS MASASI:
- Malatya Ak partili milletvekilleri kendi aralarında ihtilaf içindeymiş.
- Malatya Valisi siyasetçilerden rahatsızmış. Malatya siyasetçileri Vali Bey’in çalışmasının önünü engelliyormuş.
- Ak Parti Malatya il başkanı Namık Gören, il başkanlığı değişim konularının gerçeği yansıtmadığını vurguluyormuş.
- Malatya’da konteynerlerde yaşayanlar asayiş olaylarından dolayı şikayetçilermiş.
- Malatya’da uyuşturucu satışında patlama yaşanmış.
- Malatya’da vatandaş milletvekillerinin telefonlarına ulaşma konusunda sıkıntı yaşıyormuş.
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Mehmet
20-06-2024 13:26Mehmet Aslan Nusret akpolat adil başkıran gibi üniversiteyi ve hastanesini geriye götüren insanlar olmasında kim olursa olsun. Hakan parlakpınar iyi biri ama oda siyasilerin gölgesinde kaldığı için istifa etti başhekimlikten. Bence en doğru aday Sami Akbulut hoca sanki.
Hasan
10-06-2024 19:37En iddialı aday en etkili bilim insanı olmadır. Oda Bilimsel verilere göre tabiki Ahmet Sami Akbulut hocadır. Ramazan hoca sadece tanınmış iyi bir kardiyologdur. Sami hoca sadece iyi bir cerrah değil aynı zamanda iyi bir halk sağlıkçı iyi bir istatistik uzmanı açın bakın uzmanlık alanlarına ayrıca dünyanın sayılı dergilerinde editörlükleri var
Murat
10-06-2024 16:33Eğer İnönü Üniversitesine vizyon katmak istiyorsanız akademik anlamda tanınırlığı olan ve uluslararası camiada bilindik birini atamalıdır cumhurbaşkanımız. Üniversiteler böyle ilerler. İnönü Üniversitesinin en tanınan ve bilenen akademisyeni Ahmet Sami Akbulut hocadır. En doğru aday bence o.
Mehmet
10-06-2024 16:27Ya arkadaşlar el vicdan iyi cerrah olmak iyi bir akademik donanım veya yönetim anlayışı getirmez. Bugün gidin sezai yılmaz hoacaya sorun akadmeik çalışmalarınızın arkasında kim var diye adam hiç düşünmeden Sami akbulut var der. Onu bırak Kaliforniyanın hatta ABD nin en köklü üniversitesi Stanford bile bunu tescil etmiş. İnönü üniversitesinin en etkili akadeisyeni diye. Bence İnönüye bir rektör atanacaksa o Ahmet Sami Akbulut hoca olmalıdır. Dünyada tanınırlığı projeleri ile en uygun aday o.
Basri
10-06-2024 16:23Birileri ne hikmetse ortaya ramazan hocanın ismini atıyor. Ramazan hoca iyi bir cerrah. Fakat bilimsel aktivite ve uluslararası tanınırlık için akademik çalışmalar şart ve bu konuda ramazan hocanın sci indexli dergilerde tanınırlığı yok maalesef. Bunun için en doğru aday Prof Dr. Ahmet Sami Akbulut hocadır. Ben merkezciliği ve sırf malatyalı olmasını bir köşede bırakalım. Çünkü ahmet kızılay birşey sağlamadı üniversiteye. Sami Akbulut hoca Stanford üniversitesinin yapmış olduğu araştırmada bile son 3 yılda hep birinci geliyor. Fakat malatya ya nedense basiretsiz rektörtler atanıyor.
Hasan
11-05-2024 15:38Malatya artık eski Malatya değil insanı da esnafı da vekili de siyasetçisi de tükenmişlik hissi veriyor bu durumda vatandaş çaresizlik içinde olan biteni izliyor. Çok zor bir dönemden geçiyor memleketimiz.
Tıbbiyeli
09-05-2024 08:58Ali Beytur, Nusret Akpolat gibi kendi fakültelerinin sorunlarını çözemeyenler rektör olmasın da kim olursa olsun.
Muhammed Birkan şahin
08-05-2024 18:20Sami Er dürüst ve doğru bir insan bir şeyler aciklamissa bu Malatya içindir.
Muhammed Birkan şahin
08-05-2024 18:18Prof. Dr. Ramazan özdemir isminin konuşulması bile beni heyecanlandırdı. harika bir adam, bir bilim insanı üniversitenin vizyonu kesinlikle değişecektir.
Bilal
08-05-2024 08:24Ramazan Özdemir harika olur..Malatya yı tanıyan İnönü yü bilen bilen akademisyen...
Neşe
07-05-2024 16:39Sami Er belediyenin borcunu girişe assın! Bütün CHP'li belediyeler öyle yapıyor!?
Vural
07-05-2024 16:36Sami Er niye istifa etsin ki? Topu zaten Gürkan'a atmadı mı? Gün gelir de dersek ki "Başkan sen bize 1 ya da 2 yılda kenti ayağa kaldıracağım diye söz vermedin mi?" O da demez mi ki "Ben geldiğimde zaten borca batmıştık Bu bütçeyle nasıl ayağa kaldırayım"
Nilüfer
07-05-2024 16:31Malatya'da uyuşturucu ortaokula indi! Sigara ilkokula! Vay halimize...
Sinan Yapraklı
07-05-2024 16:30Malatya’da vatandaş milletvekillerinin telefonlarına ulaşma konusunda sıkıntı yaşıyormuş.Ne zaman yaşamadı ki Murat bey? Bu konu her zaman gündemdeki sıcaklığını koruyor.
Can Taner
07-05-2024 16:28Hafta sonu şehir dışından misafirim geldi. Malatya'ya girince biraz kentin merkezinde ufak bir gezinti yapmış. Eve geldiğinde Malatya'ya şöyle bir göz gezdirdi. Bundan aylar önce geldiğimde de durum aynıydı. Şu bölgede bulunan enkaz yığınları bile aynı yerinde duruyordu. Oysa ki bu memlekete herkesin gönül borcu var. "Neden bu şekilde oldu, anlayamadım" diyerek fikirlerini paylaştı. Biz her zaman buradayız, belki kaçırdığımız noktalar vardır diye iyi niyetli davranmaya çalışıyoruz. Ama gördüm ki kentin dışından gelenlerin gözünde Malatya güzel bir çağrışım yapamıyor. Yine eşi bulunmaz mı? Bunu görmek de şimdilik çok uzak!
Aycan Yılmaz
07-05-2024 16:24"Gerçek memnuniyet, kişisel çıkarları bir yana bırakıp, toplumun yararını düşünmekle sağlanabilir." demişsiniz; ancak bunu uygulayacak siyasiler olduğunu de düşünüyor musunuz? Şahsen ben düşünemedim. Öyle olsa bugün Er ve Gürkan kavgasını izlemezdik.
Cüneyt Burak Aslan
07-05-2024 16:22Karikatürler özenle çizilmiş. Kasım Özkan Bey'i tebrik ederim. Her kalem darbesi Malatya'nın içinde bulunduğu durumu özetlemiş
Yavuz Ayhan
07-05-2024 16:21Malatyalıların kendi kalıplarından çıkmamalarını bir türlü anlamıyorum. Daha temiz ve modern yerler yerine eskiye takılı kalmak ne derece doğru? Eski Şire Pazarı konusundaki çekişmeler yersiz ve gereksiz. Sadece gündemi meşgul ediyor. Öte yandan bu konuyla ilgili belirttiğiniz gibi Ramazan Özcan ile yapacağınız görüşmelerden neler çıkacak Şimdiden merak etmeye başladık!
Ömer Faruk Tekin
07-05-2024 16:20Sami Er hakkında sürekli istifa dedikoduları çıkması, Malatya'daki siyasi istikrarı sorgulatıyor. Yönetimin bu konuda daha açık ve net bilgilendirme yapması gerektiğini düşünüyorum.
Canan Aydın
07-05-2024 16:19TYP'nin devam etmesi, kırılgan nüfus için önemli bir destek kaynağı. Ancak Malatya'nın genel istihdam sorunlarını çözme adına daha kapsamlı politikalar gerekiyor.
Burak Erdoğan
07-05-2024 16:19İnönü Üniversitesi'nin akademik başarısını daha ileriye taşıyacak bir rektör seçimi yapılması gerekiyor. Prof. Dr. Ramazan Özdemir'in adaylığı bu açıdan umut verici.
Selin Uzun
07-05-2024 16:18Malatya'nın ekonomik ve sosyal yapısını iyileştirmek için Sami Er'in projelerini desteklemek gerek. İstifa iddiaları yersiz ve zaman kaybı.
Ali Toprak
07-05-2024 16:18TYP kapsamında çalışan yaşlılarımızın işlerinin devam etmesi gerektiğine katılıyorum, ancak iş dünyasının çektiği sıkıntıları da göz ardı etmemeliyiz. İş dünyası ve hükümet arasında işbirliği şart.
Necla Bulut
07-05-2024 16:18Malatya son seçimlerden sonra hiç hak etmediği kadar bakanlığı hak etti. Ancak bu pek mümkün görünmüyor. Ne hikmetse Malatya hizmetlerden bir türlü faydalanamıyor. Seçimlerde oy almak için kenti 1-2 yılda ayağa kaldıracağını belirten Sami Er, göreve gelir gelmez belediyenin borcunu gündeme getirdi. Borç hizmetlerin önüne geçti. Kişisel hesaplaşmalar her zaman bu şehrin çıkarlarından önce geldi Böyle olmaya da devam edecek gibi görünüyor.
Fatma Özcan
07-05-2024 16:17Rektörlük seçimleri her zaman akademik kulislerde yankılanır, ama umarım bu seferki seçim gerçekten üniversitenin iyiliğine olur. Ramazan Özdemir gibi deneyimli bir adayın olması heyecan verici.
Emre Gönül
07-05-2024 16:17Sami Er hakkındaki sürekli istifa dedikoduları, yönetimsel belirsizliği gözler önüne seriyor. Şeffaflık ve açıklık her zaman iyidir ve Malatya'nın bunu hak ettiğini düşünüyorum.
Zeynep Kaya
07-05-2024 16:16Sami Er'in istifası hakkındaki dedikoduların son bulmasını sevindim. Şehrimiz için istikrar önemli ve umarım yönetim bu istikrarı sürdürebilir.
Ayşe Demir
07-05-2024 16:16Prof. Dr. Ramazan Özdemir'in İnönü Üniversitesi'ne rektör olarak atanması üniversiteye yeni bir vizyon katacağını düşünüyorum. Umarım bilim ve eğitim alanında yaptığı çalışmalarla üniversiteyi daha iyi yerlere taşır.
Mehmet Yıldız
07-05-2024 16:15TYP programının sürmesi, yaşlı nüfus için büyük önem taşıyor, ancak işverenlerin iş gücü bulamama sorununa da bir çözüm bulunmalı. Belki farklı sektörlerde gençler için daha fazla eğitim ve istihdam fırsatı yaratılabilir.
Necdet Tuna
07-05-2024 16:11Ramazan Özdemir, Malatyalılar tarafından sevilen sayılan ve başarılarıyla da göz dolduran bir bilim insanıdır. Hümanist kişiliğiyle takdir gören Özdemir'in öğrencilere iyi bir örnek olacağını düşünüyorum. Zaten bu şekilde eşine az rastlanır bir bilim insanını İstanbul'a kaptırmamız Malatya'nın büyük bir ayıbıydı. Umarım Ramazan Özdemir hak ettiği yere gelir. Bu vesileyle kendisine selam ve saygılarımı iletiyorum.