İstanbul'da Bir Malatya Sabahı
22 Eylül 2012, Cumartesi 23:40Malatya Üniversite Öğrencileri Derneği; geçtiğimiz mayıs ayında düzenlediği ve “İstanbul'da Bir Malatya Sabahı”ismini verdikleri sabah kahvaltısı toplantısında “Menüde Kariyer Var” dı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Turizm Koordinatörü Sayın Tülin Ersöz, İstanbul Arel Üniversitesi Rektör Danışmanı Sayın Yüksel Çengel ve MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Yunus Akdaş'ın yer aldığı birbirinden değerlikonuklar, Burak Ünaldı'nın moderatörlüğünde hayat hikayelerini, yapmış oldukları işleri ve tavsiyeleri ile bir sohbet havasında geçen çok güzel, keyifli bir ortamda yapıldı.
Sayın Tülin Ersöz; eğitimin önemine dikkat çekerek, mimarlık eğitimini müteakip işinin siyaset olmamasına rağmen; 1980 öncesi CHP, 12 Eylül Yönetimi, Anap, SHP, Refah ve Akparti Yönetimlerinde İstanbul'un hem Büyükşehir hem de çeşitli İlçe Belediyelerinde çok verimli çalışan siyasiler ile birlikte yapmış olduğu çalışmaları bizlere aktardı. Bu çalışma yaşamında yanlış yapmadan, doğru, disiplinli ve sosyal adaletten ayrılmadan, çok zorluklarla mücadele ederek faydalı, anımsanacak - iz bırakan işler ile Yöneticilik hizmetleri 37 yıl boyunca sürdürdüğünü, işini çok sevdiğini, severek yaptığını ve yapmaya da devam ettiğini belirtiler.
Sayın Yunus Akdaş, yaptığı konuşmada yaşam mücadelesinden çeşitli örnekler verdi. 1980 den önce Türkiye'nin kapalı bir ekonomi olmasından dolayı sanayisinin ve ticaretinin gelişmediğini, bu ülkemize yapılmış olan çok büyük kötülük olduğuna temas etti. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal uygulamaya soktuğu ekonomik modeller ile ülkemizin inşaat, sanayi ve pazarlama alanlarinda dışa açılmasının ve sektörlerin gelişmesinde önemli katkı sağladığının altını çizdi.
Sayın Akdaş, Türk gençliğin dünyadaki gelişmeleri ve trendleri izleyerek kendi hedeflerini doğru ortaya koyması gerektiğini, işini sevmesini, başkalarından yardım beklemeden hayat geçirilirse çevresine ve yakınlarına karşı mahcup olunmayacağını, çekingen olmadan cesur, atak ve kendine güvenle verilecek mücadelenin başarıya götüreceğini anlattı. Bununla birlikte mücadele alanın iyi seçilmesi, plan program dahilinde çalışılması, enerjinizi kontrol ederek maraton koşucusuna gibi olunması, daima iyi ve büyük düşünen insanlarla vakit geçirilmesi, bugün yapılan işlerin sonuçlarını yarın göreceğini unutmaması gerektiğiniş belirtti. Yaşanılan her problemde çareyi, çözümü yine kendinizin bulması, olumsuzluklar ve beklenmeyen bir durumla karşılaşıldığında bu olumsuz durumda takılıp kalınmaması, mümkün olduğunca çabuk bu durumdan çıkmanın çarelerinin bulunması gerektiği, sosyal hayata önem verilmesi ve bu yaşam boyunca işinizin dışında toplumsal sorunlarında olduğunu vurgulayarak bu alanda insanlığa vereceğiniz hizmet için zaman ayırmak gerektiğini vurgulamıştır.
Sayın Yüksel Çengel konuşmasında; üniversiteli arkadaşların azimli ve kararlı çalışmalarından dolayı kutladığını ve bu tür cemiyet çalışmaların zor işler olduğunu belirtti. Kendi hayat çizgisinin alışılmışın ve yaşanmışlığın çok dışında, bazen iradesi ile bazen de iradesi dışında olan olayların yönlendirmesiyle geliştiğini, Allaha şükrettiğini, Malatyalı olması, ailesinin, komşularının, hemşerilerinin dürüst terbiyeli iyi insanlar olması ve yol göstermeleriyle iyi yetiştirildikleri, bu sayede hayatın olumsuzlarından ve kötü etkilerinden korunarak ne ailesine, ne hemşerilerine ne ülke insanına karşı “yüz karası” olacak hiçbir hukuksuzluğun içinde olmadığını vurguladılar.
Sayın Çengel; Milli Türk Talebe Birliği, Belediye Başkanlığı, Milletvekilliği (önseçim dahil), İl Başkanlığı, v.b. görevlere hep seçilerek geldiğini, atanmışlığının hiç olmadığını vurguladığı konuşmasında, iş ve cemiyet yaşamı da dahil bulunduğu her görevde; ailesini, yakınlarını, seçmenlerini ve hemşerilerini utandıracak hiçbir şiddetin ve kanunsuzluğun içinde olmamasına rağmen 1960 (İhtilal'den sonra bir an önce seçimlerin yapılması konusundaki Milli Türk Talebe Birliğinin görüşünü açıklamalarından dolayı henüz öğrenci iken ve askerlik için karar alınmamışken 2,5 yıl zorunlu askerlik hizmeti yaptırılması), 1971 (Ankara da 1968 yılından itibaren 3 yıldan fazla süre kendi işleri ile uğraşırken, 20 aya yakın suçsuz yere tutuklu kalması) ve 1980 (1977 yılında Avcılar Belediye Başkanlığına seçilmiş 1 yıl sonra Yerel Yönetimler Bakanlığı tarafından en iyi yatırımcı Belediye Başkanı seçilerek Avrupa Konseyinde Türkiye'yi temsil ile görevlendirilmiş olmasına karşın 1980 ihtilalinde 3 kez gözaltına alınmış ve belediyecilik ile ilgili tek bir soru sorulmadan serbest bırakılmış) askeri yönetimlerce hep haksızlığa uğramasına ve mağdur edilmiş olmasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında hiçbir olumsuz açıklamada bulunmadığını, yanlışları yapan yöneticilerden dolayı kurumlara zarar verilmemesi gerektiğine inandığını belirtti. Konuşmasında gençlere “Düşündüklerinizi söylemekten sakınmayın, söyledikleriniz doğru ise başkaları faydalansın, yanlış ise siz faydalanın, kendinizi düzeltin, hep doğruları söyleyin, kendinize emek verin, hizmet edin, kendinizi sürekli yapılandırın. Hayatta başınıza ne gelirse gelsin kendinize güveniyorsanız mücadele etmekten kaçınmayın, küsmeyin. Eğer mücadele etmezseniz zarar görür üzülürsünüz. Bu durumdan dolayı dostlarınızın da “Yüz Karası mı var? mücadeleden neden kaçıyor” ‘ diye düşünerek, üzülebileceklerini hiç unutmayın” tavsiyelerinde bulundular.
Sayın Yüksel Çengel'i dinleyince; 1980'li yıllar gözümün önünden geçti. Ben ne yaşadım diye kendi kendime sorma ihtiyacı hissettim. Sultanahmet Meslek Lisesindeyken sık sık okulda boykot olur. Boykot sonrası okula döndüğümüzde bütün okulun saygı duyduğu Elektrik Bölüm Şefimiz Allah Rahmet eylesin Sayın Sezai Oral hocamız bütün sınıfı toplar “Ulan kelekler, ben boykot yapmasını bilmiyor muyum? 40 yıllık hocayım. Sizleri yetiştirip mezun ediyoruz. Gidip bizlerden fazla maaş alıyorsunuz. Gelin doğru dürüst mesleğinizi öğrenin” gibi nasihatleri hala kulaklarımdadır. Ait olduğunuz grupla bir araya geldiğinizde “karşı taraf bize saldırırsa çantalarımızda bir sopa taşıyalım kendimizi koruyalım” diye görüşler ortaya atılırdı. Üniversite sınavları için hazırlık kurslarına gidiyordum, en yakınım “Ne güzel mesleğin var. İyi de para kazanıyorsun, üniversite'ye gidip de Anarşit mi? olacaksın” diye tepki göstermişti. O yakınıma da kızamamıştım. Çünkü o dönemde ülkemizde her gün 20-25 kişi hayatını kaybediyordu.
12 Eylül den sonrasında da okulla iş hayatını birlikte devam ettiriyordum. Avcılar Dokusan'da elektrikçi olarak çalıştığım dönemde arkadaşlar arasında güncel ülke sorunları hakkında konuştuğumuz zaman Yönetim Kurulu Başkanı veya Genel Müdürümüz “Bilgin siyasi propağanda yapmasın” diye haber yollardı. Daha sonra ülkede siyasi partilerin ve sendikaların faaliyetlerine izin verildi. Fakat öğrenci olduğumuz için ne siyasi partilere ne de sendikaya üye olamamıştım. Kısacası 12 Eylül 1980 sonrası Üniversite Gençliğine “Özürlü”muamelesi yapıldı.
1980 öncesi ülkemizdeki kaosun önlenmesi için Sayın Korkut Özal, Sayın Ahmet Karaaslan ve Sayın Mehmet Emin Sungur'un çabalarını ve 1983 sonrası oluşan Meclis ile iktidarda Rahmetli Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal, Sayın Hüsnü Doğan, Sayın Metin Emiroğlu, Rahmetli Sayın Yusuf Bozkurt Özal ve Sayın Galip Demirel, Ana muhalefette ise Rahmetli Sayın Prof. Dr. Erdal İnönü, Sayın Seyfi Oktay ve Sayın Yüksel Çengel gibi Malatyalı büyüklerimiz siyasal düzenin tekrar kurulması ve demokrasimizin gelişmesi için gösterdikleri çabalarını da saygıyla anmaktayım. Bu büyüklerimizin İktidar ve Ana Muhalette büyük hizmetler yaparak 80 yıllarda Malatya'yı ve Malatyalıları Türkiye'nin Öznesi yaptılar.
Büyüklerimizin izinde yürüyen Malatya'lı Üniversite Öğrencilerinin bu büyük heyecan ve gayretleri ile ülkemize gelişmesine inşallah büyük katkılar sunacaklardır.